3; Me, You, Him

650 73 39
                                    

Jennie

Jisoo arayıp benimle okulda buluşmak ve bana bir şeyler anlatmak istediğini söylemişti. Sesi oldukça neşeli geliyordu ve düşündüğüm şeyden dolayı olmasını ümit ediyordum.  Jisoo hem benim en yakın arkadaşım hem de âşık olduğum kızdı.

En yakın arkadaşıma âşık olduğum için beni suçlayamazsınız. Kim Jisoo çok farklı bir kız. Okulda onunla tanışmamızın üzerinden çok bir vakit geçmemişken pek hazzettiğim söylenemezdi. İtiraf etmem gerekirse, bazen çocuk gibi davranırdı ve buna gıcık olurdum.

O bana yaklaşmaya çalışıyordu. Bunu fark ediyordum. Aslında herkese karşı çok sıcakkanlıydı ama okulun ilk günü tesadüfen yanyana oturduğumuzda, benimle arkadaş olabilmek için daha çok çabaladığını fark ediyordum. Garip garip şakalar yapıyordu. Ben tahtaya yazı yazarken koluma vurup yazımı bozuyor ve çok komik bir şey yapmışçasına gülüyordu.

Benimle böyle alay etmesi ondan gerçekten nefret etmeme sebep olmuştu ama zamanla her şey değişti.
O değişti. Ben değiştim. Biz değiştik.
O daha güzel oldu. Aynı şakaları, aynı gülüşle yapıyordu belki ama gözüme daha güzel görünüyordu. Onu gülerken izlediğimde, bir meleğe bakıyormuşum gibi hissediyordum.

Sonra, saçma şakalar yapmaktan ibaret olmadığını gösterdi bana. Bazen ağlıyordum, anne-babamın sorunlu ilişkileri yüzünden. Tek destekçim Jisoo'ydu. Bana uzunca sarılırdı, saçlarımı okşardı. Her şeyin iyi olacağını söylerdi. Sonra komik suratlar yapıp beni güldürürdü.

Birgün değiştim. Belki de değişeli çok daha uzun süre olmuştu, farkında değildim. Bilmiyorum. Birgün sürekli onu düşündüğümü, onun hayaliyle mutlu olduğumu fark ettim. Anne babam yan odada tartışıyor, ben Kim Jisoo adında sinir bozucu bir kızı hayal edip gülüyordum. Artık Jisoo, ben tahtaya yazı yazarken elimi ittirdiğinde...Dokunuşuyla titriyordum ve kalbim ritmini bozuyordu. O zaman anladım ona âşık olduğumu.

Ona hiç belli etmedim aşkımı.
Sadece daha iyi davrandım, daha çok mutlu etmeye çalıştım. Daha güzel görünmek için uğraştım. Hep yanındaydım. En yakın arkadaşıydım. Ona âşık olan en yakın arkadaşı...

Son zamanlarda dayanamıyordum. Onu rahatça kollarıma almak, kokusunu içime çekmek istiyordum. Korkuyor; bana nasıl davrandığını, umut verip vermediğini düşünmeye çalışıyordum. Başını omzuma neden yasladığını düşünüyordum.
Neden bana öyle gülümsediğini.
Neden bana Jendeukie diye takma ad verdiğini.
Neden ben ağlarken beni o kadar güzel teselli ettiğini.
Yaptığı en ufak bir hareketin altında bile bir anlam arıyordum. Yavaşça kendimi inandırmaya başlamıştım. O da beni seviyordu tabii!

Böylece cesaretimi topladım. Ve ona bir mektup yazmaya karar verdim. Ama mektuba adımı yazmadım. Nasıl olsa el yazımdan anlardı. Gerçi heyecandan biraz değişik yazmıştım ama...Sonra kalp şeklinde bir kutu aldım. İçine onun en sevdiği jelibonlardan ve çikolatadan yerleştirdim. Jelibon ve çikolatanın üzerine de çift yüzüğünün bir tekini koydum. En kenara da mektubu.

Jisoo  bugün ek derse kalacaktı okulda.
Kutuyu tüm gün ondan gizledim. Ardından okulu terk ederken kutuyu da çaktırmadan sırasının altına koymuştum. İşte şimdi, okuldaki öğrenciler ek ders bitiminde çıkışa doğru yürürken, ben okula yani Jisoo'ya doğru yürüyordum.

Dindar bir insan olmadığım hâlde, o kısa süreçte bir sürü dua ettim. Ve dualarımın gerçekleşeceğine neredeyse emindim.
Kutuyu mutlaka görmüş olmalıydı.
E gördüyse hemen buluşmak istemesinin ve sesindeki heyecanın sebebi ne olabilirdi ki? Önceki düşüncelerimi hatırladım, zaten onun beni sevdiğine emin değil miydim? Daha bir özgüvenle gülümsedim.

We Loved | BlackpinkWhere stories live. Discover now