14; Forbidden (M)

617 40 38
                                    

(Medyada Euphoria editim eşliğinde Conan Gray - Wish you were sober )

Bazen bizim için çok değerli olan birini kaybetmenin hissini çok geç fark ederiz. Jisoo gibi. Boş olan yanına bakıyordu önce. Ardından iç çekiyordu. Fakat arkadaki Jennie'ye bakmaya cesareti yoktu. Ve onunla konuşmasına ise gururu engel oluyordu. Özlemişti ve kızgındı. Bobby için söyledikleri, kendisini öpmesi.

Jisoo'nun zihninde binbir çeşit cümle ve anı yüzüyordu. Mesela o gün, yani Jennie'nin kendisine sarı lale verdiği gün. Dışarı çıkmıştı Bobby ile. Hâlâ çiçeği okşuyordu. Sonra Bobby'ye uzatıp "Koklasana, çok güzel kokuyor." demişti.

Bobby çiçeği eline almadan önce ilgisizce sormuştu. "Kim verdi bunu sana?"

"Jennie."

Bobby çiçeği eline alıp yüzünü buruşturmuştu. "Sarı lale platonik aşkı simgeler. Yoksa Jennie senden mi hoşlanıyor?"  Ardından laleyi yere atıp ayağıyla ezmişti.

O böyle dediğinde şaka yaptığını düşünmüştü Jisoo. Bir türlü ihtimal vermemişti, Jennie'nin kendisine o tip şeyler hissedebileceğine. Ama işte hissediyordu.

Başı ağrıdı Jisoo'nun. Neden bu kadar kafasına takıyordu ki? Jennie yalnızca onun ilişkisini kıskanan kötü bir arkadaştı. 

Yine de onu özlemekten kendisini alamadığı gibi, arada bir Jennie'yle Lisa'yı birlikte gördüğünde canı acıdı. Jennie'yi Lisa'yla mutlu görmeye dayanamadı.

"Sen çıkmıyor musun? İyi misin?"  Jennie'nin sesini duyduğunda şaşkınca ona baktı. Onunla asla konuşmayacağını düşünmüştü.

"Hayır. Bobby'nin antrenmanı var basketbol takımıyla. Onu bekleyeceğim."  Aslında çıkış zili çalmasına ve sınıf iki kişi haricinde boşalmasına rağmen olduğu yerde beklemesinin sebebi bu değildi. Sadece fazlasıyla dalgındı. Fakat Bobby'yi hatırlayınca güzel bir bahane bulmuştu.

Jennie sessizce kafasını sallayıp çantasını sırtına geçirdi.
"Hey bebeğim!"  Kapıya sırtını dayamış bekleyen Lisa'yı görünce ona koştu. Jisoo'nun gözlerinin önünde Lisa'nın dudaklarına bir öpücük bıraktı.

Bu Jisoo için çok fazlaydı. Sinirle yerinden kalkıp sınıfı terk etti. Bobby'ye gitmeliydi. O kendisini mutlaka güldürürdü.

Spor salonuna indi. Tüm takım oradaydı. Aradığı kişi hariç. Jisoo onu soyunma odasında bulacağını düşündü. Evet, orada da buldu. Ama yalnız değildi Bobby. Bir erkekle öpüşüyordu.

Jisoo bağırıp çağırmadı. Hesap sormadı. Bobby ve Hanbin'in şaşkın bakışları eşliğinde arkasını döndü. Hızlı adımlarla çıktı gitti.

#

Bazen çağırdığınızda gelmez misafirleriniz. Hiç beklemediğiniz bir anda kapınızda biterler ve siz onları kovamazsınız. Jennie gibi.

Kapı  çalar aniden , gece vakti. Ev sahibi meraklanır. Bu saatte gelebilecek bir tanıdığı yoktur çünkü. İki şey haber vermeden gelir oysa. Aşk ve ölüm.

Gelen ilkiydi. Jennie kapıyı açtığında önce onu gördüğüne şaşırdı. Ardından onu öyle gördüğüne. Öyle...Ayakta durmakta zorlanan, tamamen yıkılmış bir vaziyette. Endişe tüm bedenini sardı.

"Jisoo bu hâlin-" Sorusunu tamamlayamadan Jisoo bedenini onun kollarına bıraktı. Jennie burnuna dolan ağır alkol kokusu sebebiyle yüzünü buruşturdu başta. Ardından kızı sıkıca kavrayıp içeri çekti.

Yavaş adımlarla oturma odasına geçtiler. Jennie onu dikkatlice koltuğa oturttuktan sonra su getirmek için ayrılmaya hazırlanıyordu ki, Jisoo onun elini tutup gitmesine engel oldu.

We Loved | BlackpinkWhere stories live. Discover now