Bölüm 18

7.9K 696 24
                                    

Leo, sesin dediklerine cevap vermemeyi yeğledi. 50 siyah altın dehşetengiz bir paraydı. 50 milyon altına denk geliyordu ki, bunu şuan başlasa bile toplaması imkansız gibiydi. Bu yüzden sadece,

''Bunu daha sonra konuşuruz. Şimdi canavarları yollamaya başlasan daha iyi olur.''

dedi. Sesi oldukça özgüven dolu çıkınca buna kendisi de şaşırmıştı. Sanki ses ile konuştuktan sonra kendisine güveni artıyormuş gibiydi. Ses cevap vermeye tenezzül bile etmemişti. Leo bir anda etrafında beliren 200 canavarı görünce küçük dilini yutacakmış gibi oldu. Saniyesinde böyle belirmeleri oun için çok tuhaf bir durum olsa da, anladığı kadarıyla kendisini korumaya gelecek bir görevli olmayacaktı.

Kendisi göremese de, büyük ihtimalle ses çoktan etrafını bariyer ile kaplamıştı. Aynı geçen gün olduğu gibi 200 canavarı öldürmediği sürece bu bariyer kalkmayacak gibiydi. Yani şuan kendi başınaydı. Asasını çağırıp, onu sımsıkı tutarak bir anda ileriye atıldı.

Nedenini bilmediği bir durumdu bu. Eskiden olsa canavarlardan kaçarak savaşırdı. Fakat 1 ay boyunca asasıyla eğitim yapıp, sesin ona öğrettiği teknikleri düşündüğünde içine cesaret doluyordu. Kendisini yenilmez gibi hissediyor, sadece öldürmekle ilgileniyordu. Şuanda yaptığı şey ise tam olarak buydu. Etrafını saran 200 tane 17. seviye canavar da, onun bir anda atılmasına karşı şaşırmış gibi hareketsiz kalmışlardı. Tabii bu durumda bir kaç tanesi hayatlarını kaybetmişlerdi. Leo bir anda saldıracağı canavarları tespit ederek onların önünde belirdi ve asasını var gücüyle savurdu. Canavarların onun böyle bir hamle yapmasını beklemedikleri belliydi. Asası ilk hedefine geldiğinde sanki bit kılıçmış gibi canavarı belinden ikiye ayırarak yoluna devam ettiğinde, bu olaya kimin şaşırdığı belli değildi. Leo'nun mu? Yoksa canavarların mı?

"Vücuduna enerjini yaydığında asana da bu enerjiden vermiş olmalısın. Buda asanın sana uygun olduğu asıl şekilden küçük bir parçayı kullanmasını sağladı. Bir kaç canavarı ardı ardına doğramasına bakılırsa, oldukça keskin bir silah olmalı. Pala, çift elli kılıç veya kısa kılıç olabilir. Belki de çok daha başka bir silahtır. Tırpan gibi silahlar oldukça enderdir. Senin silahının ne olacağı ise ileride ruhuna göre belli olacak. Fakat keskin bir şey olacağı belli, onu söyleyebilirim.''

Leo, sesin açıklamasını aklına yatmasa da kabullenmek zorunda olduğunu biliyordu. Ses hala ismini ve zihninde ne aradığını söylemeye tenezzül etmese de, kendisinden binlerce kez daha bilgeydi. Seviye atlamasını kısıtlamayı çocuk oyunu gibi bahsetmişti. Vücudunu enerji ile kaplamayı da ondan başka kimse öğretmemişti elbette..

Fakat bunu şuan düşünmeye vakti yoktu. İlk önce etrafında duran canavarları yok etmeliydi.

--------------------------------------------------------

"BU İMKANSIZ!"

Cass kendisine hakim olamadan, bağırarak bu cümleyi kurduğunda iş işten geçmişti. Fakat bu onun umurunda değildi. Hayır, onun umurunda olan tek bir şey vardı. Oda Leo'nun nasıl bariyer kurmayı öğrendiğiydi. Bariyer kurmak kendisi için bile şuan için imkansızdı. Kurucu Kraldan beri bariyer kurabilen tek bir kişinin varlığı dahi duyulmamıştı. Fakat şuan karşısında sağlam bir bariyer olduğunu görebiliyordu. İçini elbette göremiyordu. Fakat böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi? Nasıl?

"Efendim, sorun nedir?"

Cass, soruyu soran Call'a bakmadan cevap verdi.

"Burada bariyer bulunuyor. Yani bunun iki anlamı var. Ya Leo Kurucu Kraldan sonra gelen en güçlü kişi olacak yada bizim hiç bilmediğimiz bir kişi o savaşırken, onun etrafını bariyer ile çeviriyor."

"Küçük müdür ne kadar da zekiymiş!"

Cass konuşan kişinin üstlerinde durduğunu gördüğünde uzun zamandır hiç hissetmediği bir duygunun kendisini ele geçirmesine engel olamadı. Korku!

Kendisinin bile fark edemediği bir kişinin ne kadar güçlü olduğunu tahmin edemezdi. Bu kişi her ne kadar çirkin olsa da....

"Küçük Cass, Leo Clast'ı bir ay sonra akademiden atacak. Griffon Birliğine kabul edilmeyecek. Eğer bu emirlerimi yerine getirmezsen tüm krallığınız yok edilecek."

Çirkin adam açık açık onu tehdit ettiğinde oldukça rahat gözüküyordu. Üstelik tüm krallığın yok edileceğini söylediğinde..

"Ben emirleri Kraldan alırım!"

Call öne çıkarken, adam gözlerini kendisinden öğrencisine çevirdi.

"Böceklerin konuşmaya hakkı yok! Küçük Lux'ta bana saygısızlık yaptı. Demek ki bu Krallık güçlüyü tanımıyor."

Adam bunu söyledikten hemen sonra Call bir anda yere düşmeye başladı. Cass şaşkınlıkla düşen öğrencisine bakarken gözleri fal taşı gibi açıldı. Call'ın göğsünün tam ortasında delik oluşmuştu. Daha bir saniye önce konuşan öğrencisi, şimdi ölü bir halde yere düşerken, 

''Küçük çocuklar efendilerine saygı göstermeliler. Şimdi bu aptal çocuk öldüğüne göre benim dediklerimi yapacaksın. Yoksa tüm Krallığınız yok olacak. Leo Clast'ı akademiden ve krallıktan kovduracaksın. Nasıl yapıyorsan yap. Yine de Küçük Cass, onu haksız yere kovduğunuzu düşünmesini istiyorum. Eğer bunu başaramazsan, ölüp gideceksiniz.''

Adam bunu söylerken, sanki kendisine Call'ı kimin öldürdüğünü kanıtlamak istermiş gibi elini uzattığında, Cass gözlerine inanamadı. Adamın kolu kanla kaplıydı.

''Sizin gibi aptalları öldürmek için düşünmem bile yeter. Bir daha bana saygısızlık yaparsanız, benim gerçek gücümü görürsünüz!''

Cass, adamın bir anda ciddi bir şekilde konuşmasından sonra, kendinden geçmesine engel olamadı.

---------------------------------------------

Leo sürekli olarak her gün 200 canavar öldürürken, ormanda kaldığı son güne gelmişti.. 3 seviye atlamayı başarmış, şuan ise 20. seviyeye meydan okuyordu. Görevliler onu 200 canavar öldürdükten sonra bulabildikleri için kendi başına olduğunu anlamıştı. Sesten ise hiç bir iz yoktu. Ona en son silahı hakkında bilgi verdikten sonra sırra kadem basmıştı. Bugün ise 200 canavarı öldürdüğünde 20. seviye olacaktı. 1 ayda 4 seviye atlamayı başardığı için oldukça iyi bir durumdaydı. Tabii bu depoları yaptırmasaydı, hergün 1 seviye alabilirdi. Ama bu depolar onun için çok daha iyi olmuştu. En azından öyle düşünüyordu.

20. seviyede olan bir kişi 200 kilogram kol gücü bulunurken, onun her dolan deposuyla birlikte bu ikiye katlanıyordu. Yani Leo 1 tonu aşan bir kol gücüne sahip olacaktı ki, bu kendisinden 4-5 hatta 6 seviye üstün kişilerle savaşabilmesi anlamına geliyordu.  

Buda daha önce hiç duyulmayan bir şeydi!

Son canavara asasını savururken, umursamaz bir ifadesi vardı. Artık çok daha güçlü ve tecrübeliydi. Canavarlardan çekinmesi için bir sebep kalmamıştı. Elbette çok daha güçlü canavarlar vardı. Fakat kendisinden 1 seviye üstü örümcek türünde olan canavarlarla o kadar fazla savaşmıştı ki, hepsinin saldırı stilini öğrenmişti. Bu yüzden kısa sürede gelişeceğini biliyordu. Asıl sorun insanlarla savaşmaktı. Hepsinin birbirinden farklı savaş stilleri vardı. Üstelik bir çok evrim sınıfı olduğundan dolayı, bin türlü tehlike vardı. 

''Hepsini -''

''Satıyorum.''

Leo bir anda konuşan görevlinin cümlesini bitirmesine izin vermeden, direk olarak konuşmuştu. 1 ayda sanki çok daha olgun olmuştu. Görevli 20 altını ona uzattıktan sonra yerdeki 200 canavar bedeniyle birlikte gözden kayboldu.

-------------------------------------------------

''Bunun olmasına asla izin vermem!''

Elçi 1-2Where stories live. Discover now