11.Bölüm

1 0 0
                                    

Asi'den(Alya'dan);

Hayatta hiç bir zaman bir yol arkadaşı aramamıştım, aramayacaktım da. Ben tek başıma bütün sorunların, dertlerin, üstesinden gelebilecek bir soğukkanlılıkla büyümüştüm, bundan sonra da tek başıma dertlerime karşı boyun eğmemiş, eğmeyecektim. Yıllardır bir erkeğe yaklaşmamış, kalbimi birine vermemiştim. Çünkü eğer verirsem biliyordum ki tüm soğukkanlılığım, intikam için kor ateş gibi yanan kalbim artık başkası için yanacak, her duyguyu tadacaktım. Benim tek bir duyguya ihtiyacım vardı, oda nefret. Biliyordum, bu hayatta öyle kolaylıkla her şeyin üstesinden gelemezdim, zor olurdu, ama yinede kimseye bağlanmayacaktım. Bu yüzden Meriç'in bana sarılmasından ürpermiş, içimde hafif bir duygu oluştuğundan sinirlenip, hırsla daha fazla hızlı sürmeye başladım. Gün geçtikçe ona bağlanıp, kendimi bir ateşte yanarken bulmayı istemiyordum. Azıcık içmeye ihtiyacım vardı, içince sanki herşeyi unutuyormuş, kuş gibi hafiflediğimi hissediyordum. Bu yüzden arada sırada ya tek başımla ya da Ege ile sahilin orda oturur Galip Amca'nın bize hazırladığı sofrada oturup hem içer, hem dertlerimizi dökerdik. Bu sefer Yeşilliyle gitmek hafif bir kalbimde bir şeyler hissetmeme neden olsa da, ben artık umut etmeyi bırakalı yıllar olmuştu. Bu yüzden kalbimin dışında kalırdı beni sevenler.  Zaten ruhu kırılmış, kalbi parçalanmış, umutları sönmüş, gülmeyi unutmuş bir kızla nasıl mutlu olurlardı ki! Onlara bu hüznü neden vereyim ki? Bu yüzden tüm soğukkanlılığımla yola devam ederken aklımda tek bir şey vardı," Sorgulamak".

Sahile geldiğimizde yavaşça motoru parkedip inmek istediğimde Yeşillinin belimde olan kollarını yeni farketmiştim, o da yeni farketmiş gibi benden ayrılıp indiğinde "Neden geldik ki buraya?" Dediğinde umursamadan yürümeye başladım ve "Dağıtıcam biraz, istemiyorsan git ben toparlanırım yine Yeşilli!" Dedim. O da bir şey söyleme gereği duymadan yanımdan yürümeye başladı. Galip amca beni görür görmez yüzünde bir tebessüm oluştu. Ardından gözleri Yeşilliye döndüğünde "Hoşgeldin Asi kızım, bu yeşil gözlü oğlumuz kim?" Diye sorduğunda gülerek Yeşilliye baktım."Lan ne taktılar bunlarda gözüme." Diye mırıldandığını duymuştum Meriç'in. Bunu duymamla sevimli bir şekilde gülümseyip Galip amcaya döndüm ve "Amca boşver sen ben dağıtmaya geldim, beni toparlamayı başarabilirse bundan sonra onunla geleceğim hep buraya." Dedim muzipçe gülerek. Galip amca da benim yüzümdeki ifadeyi görüp sırıttı. Çünkü biliyordu ki herkes öyle kolay kolay beni ayıltamazdı, zordu. Ben bir içtim mi bir daha ancak ayılırdım. Sabaha da kim toparlamış, kim ne söylemiş hatırlardım. Değişik bir kızdım. Hem içince toparlanamayan, ama sabaha en ufak ayrıntıya kadar hatırlardım.

En sonunda masaya geçtiğimizde Yeşilli çaktırmadan da olsa bana tedirgince bakıyordu. Bu haline kahkaha attım ve " Korkma çok zorlamayacağım, fazla içmem. Sadece biraz kafanı şişiririm sende beni ayıltmaya çalışırsın. Ama ben anca sabaha ayılıyorum." Dedim gülerek. O da tebessüm edip " Seni dinlerim dinlemesinede, sanırım bu gece benim için baya zorlu geçecek!"

Ay'ı Sakladım AvuçlarımaWhere stories live. Discover now