[26]

2.3K 140 17
                                    


"Hee Ji"

"SeokJin"

"Seok Jin koymayacağız!"

"Nedenmiş!?"

"Çünkü istemiyorum!"

"Neden ki? Söylesene!"

"Bizim gruptaki bir üyenin ismi Seok Jin...
Ve bizi çok shippliyorlar, isminin Seok Jin olduğunu duyunca temelli delirecekler"

"Pekii...
Hee ji'de fena değil.
Ama bence uyumlu isimler koyalım.
Mesela....
Ji Hoon, Ji Eun "

"Ohh bu zor olacak...
Ama imkansız de-"

Diyemedi çünkü telefon çalmaya başladı, Nam joon'da hemen cevapladı aramayı...

"Efendim?
...
Oh...
...
Ama -
...
Tamam
...
Tamam
...
Görüşürüz"

Kaşları çatılmıştı, benimkiler gibi.

"Kim aradı?"

Dedim merakla.

"Aşiret.
Beni çağırıyorlar,
Bir kaç konu çözülmesi gerekiyormuş"

"Ne konusu ?"

"Şimdi söyleyemem,
İlerde söylerim.
Hadi uyu, iyi geceler hayatım"

Dedi ve anlıma bir öpücük bıraktı.

18:00 | Kim Dairesi

Nam joon bu sabah saat 5:30 civarı evden çıkmıştı.
Yani yaklaşık 13 saatir evde değil.
Aslında böyle geçikmeler olurdu ama o;

-Gereğinden erken çıktı
-dün geceki konu yüzünden çıktı
-beni bir kere aramadı bile

Bunlar Nam joon'un yapacağı şeyler değil.
Geç kalacağı zaman hep arardı, endişelenmemem için.

"Dingdong"

Kapının çalma sesiyle beraber uçak hızıyla yerimden fırladım ve kapıya doğru hızlıca yürüdüm.
Kapıyı hızlıca açmam ile üstüme bir bedenin düşmesi bir anda beraber oldu...

Giysilerinden anladım düşen bedenin kim olduğunu, o....
13 saatir beklediğim adam...

Ayaklariçım titremeye başladı, yerle bir olmamda fazla sürmedi.

"Nam joon!!"

"Ae ra...."

Dedi muhtaç bir sesle.

"Bugün sadece benimle ilgilensen nasıl olur?"

Dedi sırıtarak; kanlı dişlerini bana göstererek...

"B-bekle!"

Dedim ve ayaklanıp ilk önce
dış kapıyı örttüm, sonrada
Nam joon'u odamıza götürmeye çalıştım.

Ağlıyordum, farkında
olmadan...

Onu bu şekilde görmek beni mahvetmişti, ayaklarım tutmuyordu ama bunu onun için dayanmalıydım...

En sonunda onu yatağımıza yatırmayı başardım.

"Yapma dediysem niye hala beni buraya getiriyorsun!?
Hamilesin bir de!
Üçünüzede bir şey olacak!"

Bu halinle bile bizi düşünüyorsun ya, senin gibisi yok Nam joon.

"Sus! Boş laflar için kendini yorma! Şimdi ilk önce banyo yapacağız"

Dedim ve üstündeki kanlı eşyaları soymaya başladım.

Aklımda bir sürü soru var, kim yaptı, neden yaptı...!?
Ama boş vereceğim, seni daha fazla sinirlendirmemek için...

Üstünde sadece iç çamaşırı kaldığında yine bin bir güçle onu yataktan kaldırdım ve banyoya doğru ilerledim.

-

"Çok soğuk..."

Demesiyle birlikte çeşmeyi sıcak yöne doğru çevirdim.

"İyi be karı, şimdide yakma beni!"

Gülümsemiştim, göz yaşlarımın arasında... Piskolojim şu an bir deliden farklı değildir kesin...

"Nam joon, neren ağrıyor?"

Diye sordum elimde lifi hafifçe kanlı derisine ovalarken.

"Burası"

Dedi ve eliyle sol göğüsünü gösterdi, yani kalbinin üstününü.

"Gururunu mı kırdılar?"

"Yok, döktüğün göz yaşların yüzünden ağrıyor"

Demesiyle birlikte göz yaşlarımı saklamaya çalıştım ama olmadı, durduramıyordum.
Cevap vermedim çünkü bu efsane sözün yanına hiç bir sözüm yakışmazdı...

Yarı ölü gibi durmana rağmen, hala beni düşünüyorsun ya
Nam joon...
Kim bilir nasıl ağrıyor yaraların ama sen beni üzmemek için bir çit bile çıkartmıyorsun...
Sen dünyadaki en iyi eş ve en iyi babasın Kim Nam Joon...

Yolculuk | Kim NamJoon :: RM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin