9

92 16 8
                                    

Dükkanda son işlerimi halledip çıkmaya hazırlanıyordum son yarım saatte pek giden gelen olmuyordu. Çantamı tezgahın altına bırakıp reyonladaki bir kaç bozuk kıyafeti düzenlemek için hareketlendim.

Merdivenlerden gelen adım sesleriyle doğrulup "Hoşgeldiniz." dedim bir kaç genç kata giriş yaparken. Akşamın bir kör vakti alışverişe niye çıkıyorsunuz diye içimden sofranırken. Yüzümde memnuniyetsizlikle karışık sahtelerin sahtesi bir gülümseme vardı.

"Merhaba" dedi içlerinden uzun boylu olanı.

"Merhabalar" diye karşılık verdim "Ne bakmıştınız?"

Diğerine göre daha kısa boylu olan gömlekleri karıştırırken yüzüme bakmadan cevap verdi "Aslında sana bakmıştık ?"

Uzun boylu olan kısa boylu olanın omzuna bir tane geçirirken mırıldandı "Yunmi sensin değilmi?"

"Pardon siz kimsiniz?" dedim suratım düşerken. Adımı nereden biliyorsun uzun oğlan(namjoon). Neden bana bakmıştınız cücük oğlan(jimin). Ve sen neden beni kurbanını kesecek bir katil gibi süzüyorsun anlamsız çocuk(taehyung).

"Yoongi ile görüşen kız sen misin?" dedi uzun boylu olan.

"Sizin kim olduğunuzu sordum?" sesim hakim olamadığım bir şekilde sert çıkmıştı. Evet madem müşteri gibi davranmıyorsunuz. Bende öyle davranmam gençler.

"Yoongi nin arkadaşlarıyız." dedi ilk defa konuşan uzaylı.

Omuzlarımı silkip çantama uzandım.
"Yani bunun beni bağlayan kısmı nedir?" dedim umursamazsa.

Kısa boylu olan çocuk burun kıvırdı. Tam ağzını açmış birşey söyleyecekken telefonum çaldığı için öpüp alnıma koyacaktım neredeyse. Hayır ben niye durduk yere yeni yeni insanlar tanıyorum onu anlamadım.
Yoongi arıyordu. Çağrıyı cevaplayıp kulağıma götürdüm.
"Yoongi?"

"Dükkanın önündeyim çıkacak mısın?"

Sahte bir öksürükle cevap verdim. "Bir kaç arkadaşın burada yoongi"

Kısa boylu oğlan alnına vururken. Uzaylı göz devirdi. Bende yoongi nin değişen sesine kulak verdim. Bu gerginlik neyin nesiydi.

"Benim arkadaşım mı?" sanki sesi birşeyi teyit etmek istiyormuş gibiydi.

"Evet yoongi" dedim bıkkınlıkla anlaman için yüz kere mi söylemem lazım be adam.

"Adlarını sordun mu?"

"Yok, bananeki" dedim. Görmeyeceğini bildiğim halde omuz silkerken. Telefon yüzüme kapanırken sanki kimse yokmuş gibi çantamı kavrayıp merdivenlere yöneldim. Banane ki yani.

 Banane ki yani

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
SUDDENLY Where stories live. Discover now