20

88 13 9
                                    

Sabah yoongi ile alışverişe çıkacağımıza dair sözleştik ve işleri olduğunu söyleyip bir kaç saatliğine dışarı çıktı.
Yoongi gidince,
Bende jimin ile beraber bir kaç saat boyunca yemek yedim.
Evet saatler boyunca yedik ve yedik.

Elim midemin üzerinde kıvranırken, jimin neden böyle olduğumu anlamaz gözlerle bir eli belinde etrafımda dolanıyordu.
Bu hareketi midemi daha fazla alt üst ederken yerimde iyice küçüldüm.

Endişeli gözlerle yanıma oturdu,

"Hamile falan olmayasın?"

Başımı hayır anlamında salladım ve yüzümü buruşturdum,

"Henüz iki gündür evliyiz ne saçmalıyorsun jimin-ah!"

Omuzlarını silkti ve önüne döndü,

"Ben bekarım kızım ne bileyim."

Mide bulantısıyla yerimde sarsılırken, ellerimle ağzımı kapadım ve sol ayağımla hafifçe kalçasına vurdum.

"Sadece kes sesini!" diye mırıldandım ve yerimi sağlamlaştırıp gözlerimi kapattım. Uyursam belki geçerdi.

Jimin ayaklarımı dizinin üzerine alırken, bedenimi rahat bıraktım ve biraz iyi olmayı dileyerek uykuya  daldım.

-

Yoongi 'nin avcunun içindeki elimi sıkılaştırıp kazağının üzerinden omzuna bir öpücük kondurdum ve başımı yürümeye devam ederken olabildiğince omzuna yasladım.

Bana verdiği güven paha biçilemez bir değerdeydi.
Beni geçmişimden çekip kurtarmış kolları arasına saklamıştı.

Kokusu, gülüşü, dokunuşları üzerimde öyle bir etki yaratıyordu ben bile şaşırıyordum.

Ben uyandığımda yanımda uyukluyor du, bana kıyamadığı için uyandırmadığını söylese de, biraz uykuya daha her zaman yeri olduğunu biliyordum.

Bir gün ayrılmamız gerekirse ne durumda olacağımı düşündüm ama bu sadece saniyeler sürdü.
Sırtımı Yoongi ye öyle bir yaslamıştım ki, yanımdan ayrılırsa bu sefer ölürüm gibi hissediyordum.

Kaybetmenin ne demek olduğunu zaten çok küçükken anlamıştım.
Düşüncesi bile acı veriyordu.

Saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu ve yüzünü buruşturdu.
"Yunmi neyin var sevgilim?"

Meraklı bakışlarına karşı, kaşına bir öpücük daha kondurdum, öpmeye doyamıyordum resmen, yoongi mükemmel bir adamdı.
Kaşını, gözünü, ağzını, burnunu yeme şansım olsa hiç düşünmeden yerdim.

"Bir sıkıntı yok hayatım" dedim, doğal olmaya çalışarak.

"Yalan söylüyorsun" diye mırıldandı şikayetini belli edecek bir ses tonuyla.

"Yalan söylemiyorum, yalancı mıyım ben?" dedim onun ses tonunu taklit edip.

"Konuyu değiştirmeye çalışıyorsun" dedi, düz bir sesle.
Bu beni yorma, kendin dökül demek oluyordu. Kısaca.

Gizleyerek bir yere varamayacaktım belliki. Fakat söylesem nereye varacaktımki.
Yoongi nin bunun peşini bırakmayacağına emin olunca bende düşünmeyi bıraktım.

"Sadece, ayrılmak zorunda kalırsak ne olur diye düşünüyordum" diye itiraf ettim.

Adımları yavaşladı ama yürümeye devam etti. Bende ona ayak uydurmaya çalıştım.

"Yunmi böyle şeyler düşünmeyi bırakamaz mısın?" dedi çatallaşmış sesiyle.

"Elimde değil"

"Öyleyse elinde olsun" dedi elimi biraz daha sıkarken.

Verdiği tepki beni afallattı, her zaman beni rahatlatmaya çalışırdı.
İlk defa tek başıma birşeylerin çaresine bakmamı istemesi morelimi bozdu, onun aksine avucunun içerisindeki elim gevşerken, elimi anında hissedip canımı yakabilecek şekilde tekrar sıkıca kavradı.

Elimi çekmeye çalıştım ama izin vermedi. Ben ısrarla elimi kurtarmaya çalışırken olduğu yerde durdu ve benide savurarak omuzlarımdan sıkıca yakaladı.
Göğsüm göğsüne değecek kadar yakınımdaydı.
Gözlerindeki ifade ilk defa şahit olduğum bir adamın ifadesiydi.

"Yoongi neyin var?" dedim irkilerek.

"Sadece ayrılık ile ilgili bir konu açma olur mu? Canını yakmak istemiyorum."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 01, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SUDDENLY Where stories live. Discover now