Bölüm 1

1.1K 50 42
                                    




"Hunkkkk! Kıyafetimi bulamıyorum." Telaşla odasında oradan oraya koşuşturuyordu esmer oğlan. Mantık çerçevesinde kıyafetinin olabileceği her yere bakıyordu. Belki gözümden kaçmıştır diyerek her yere üç - dört kere baktı. Seslendiği kişiden cevap gelmeyince tekrar bağırdı.

"Hunkkkkk!" İri oğlan içeriden sesi ve tıkırtıları duyunca arkadaşının odasına gitti.

"Ne oldu Lance?" Hunk'un kapıyı açıp odaya girmesiyle koşarak yanına gitti. Yakasına yapışarak dizlerinin üzerine çöktü esmer oğlan. Ağlamaklı bir ses tonuyla konuştu.

"Hunk kostümümü hiçbir yerde bulamıyorum." Endişeyle devam etti. Hunk'un aklına gelen şeyle yüzü düştü.

"Şimdiye kuru temizlemeden gelmiş olması gerekiyordu. Ama bulamadım odamda." Yakındığı arkadaşının üzerindeki kostümü görünce sevinçle parladı mavi gözleri. Heyecanla kalktı yerinden.

"Kendi kostümünü giymişsin. O zaman kostümleri kuru temizlemeciden sen mi aldın? Benimkini nereye koydun?"

İri oğlan elini başının arkasına götürüp zoraki bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

"Şey Lance... O konuya gelirsek eğer..." Esmer oğlanın gözlerindeki ışık kaybolmuştu. Çünkü arkadaşının bu hareketlerini çok iyi biliyordu. Kesinlikle kötü bir şey söyleyecekti.

"Lance ben sana söylemeyi unuttum çok üzgünüm..." Cümlesini yarıda kesip derin bir nefes aldı.

"Hunk n-noldu? Korkutma beni..."

"Beni bugün kuru temizlemeden aradılar. Senin kostümünün kumaşı bizimkilerden çok farklıymış." Lance meraklı gözlerle devamını bekliyordu. Az çok ne olacağını tahmin etmişti ama yine de inanmak istemiyordu düşüncelerine.

"Bu yüzden bir işlem daha uygulamışlar ve bugüne yetiştirememişler. Çok üzgünüm Lance sana söyleyecektim ama mezuniyet işleri ve projeler derken aklımdan çıkmış. Çok üzgünüm." Bir çırpıda söylemişti her şeyi. Kafasını eğerek arkadaşından özür diledi. Ses gelmeyince kafasını kaldırıp baktı arkadaşına. Gözleri dolmuştu esmer olanın. Öylece bakıyordu karşısına düşündüğü gibi kıyafeti yoktu. Dolmuş gözünden iki damla yaş düştü. İki adım geri giderek kendini yere bıraktı. Hunk, arkadaşının omzuna elini koyarak destek olmaya çalıştı. Ama demesi gerektiği hakkında fikri yoktu.

"Bu partiye gitmem lazım. Bu benim son şansım. Bir daha onu göremeyeceğim. Ama kostüm partisine kostümsüz gidemem." Lance ellerini saçına götürmüş sürekli bu kelimeleri tekrarlıyordu. Hunk arkadaşı için endişelenmeye başladı. Yavaşça ellerini saçlarından alarak dizlerine koydu. Bu halinin sorumlusu kendisiydi. Söylemeyi unuttuğu için kendini çok hissediyordu. Bu parti Lance için çok önemliydi. Uzun zamandır bu parti için hazırlanıyordu. Çünkü okulun ilk senesinden beri sevdiği çocuğu son kez görecekti. Mezun oluyorlardı ve bir daha onunla görüşme şansı olmayacaktı. Arkadaş değillerdi bu yüzden onunla görüşmek için bir bahane bulamazdı. Son kez görüp sevgisini kalbine gömecekti. En azından planı bu şekildeydi. Ama duruma bakılırsa böyle olmayacaktı. Mavi gözlerinden akan yaşlar ellerine düşünce fark etti ağladığını. Hemen üstüne sildiği elini yüzüne götürerek gözyaşlarını temizledi. Lance'i bu şekilde görmek Hunk'u daha da berbat hissettirmişti. Olacağını bilse çıkarır kostümünü ona verirdi. Bir yolu olmalı diye düşündü.

"Lance lütfen üzülme bir yol buluruz." Umutsuzca baktı iri oğlanın gözlerine.

"Saat 10'u geçti bu saatte açık bir mağaza bulamayız." Arkadaşını suçlamıyordu. Çünkü biliyordu bilerek veya isteyerek böyle bir şey yapmayacağını. Şu an suratına baktığında onun kadar acı çektiğini görebiliyordu. Muhtemelen kendini suçluyordu. Kendi için bir şans yoktu, ama arkadaşının eğlencesini de mahvetmek istemiyordu. Bu yüzden hemen kendini toparladı.

"Sorun yok Hunk. Siz eğlenmenize bakın. Zaten bir beklentim falan yoktu. Sadece son kez görmek iyi olurdu." Gülümseyerek oturduğu yerden kalktı.

"Seni burada bu halinle bırakıp eğlenmeye gideceğimi mi sanıyorsun? Hem de benim yüzünden bu haldeyken." Tam tahmin ettiği gibi kendini suçluyor.

"Gitmezsen eğer kendimi daha da kötü hissederim. O kadar giyinip hazırlanmışsın. Sen de gitmezsen Pidge partide tek başına kalır. Ayrıca bu harika kostümü insanlardan mahrum bırakmak istemem." Neşeyle küçük bir kahkaha attı. Arkadaşının arkasına geçti ve onu sırtından ittirmeye başladı. İtiraz etmek için ağzını açan arkadaşına izin vermeden tekrar konuştu.

"Hadi git ve hazırlanmana devam et geç kalacaksın yoksa." Hunk başıyla istemeyerek onaylayıp odadan çıktı. Arkadaşının odadan çıkmasıyla kendini yatağına bıraktı.

"Çok şansızım... Telefonunu alarak galeriye girdi. Dört senedir gizlice çektiği ve sosyal medyadan topladığı Keith koleksiyonuna bakmaya başladı. Farkında olmadan yüzünde bir gülümseme belirdi. Fotoğrafını görmek bile onu mutlu etmeye yetti. Hemen galeriyi kapatarak Keith'in sosyal medya hesaplarını stalklamaya başladı. Bütün hesaplarına baktı ama yeni bir paylaşım yoktu. Oflayarak bıraktı telefonunu.

"Acaba nasıl bir kostüm giyecek? Artık ya bütün gece bakacağı hesaplardan ya da Hunk partiden döndüğünde ondan öğrenecekti. Belki Hunk'tan gizlice resmini çekip bana göndermesini isterim. O fotoğrafı da koleksiyonumun içine eklerim." Kendi kendine mırıldanırken isyan edercesine ayaklarını ve ellerini kaldırıp yatağa vurmaya başladı.

"Ben de gitmek istiyorum!" Söylenirken hışımla açıldı odasının kapısı. Aniden açılmasıyla korkuyla baktı kapıya.

"Lance! Hadi kalk ve hazırlan Pidge ile konuştum az önce. Onda kostüm varmış yurtta kalan bir arkadaşından bulmuş!" Heyecanla yataktan fırladı esmer oğlan.

"Gerçekten mi? Harika bir haber bu Hunk." Mutlulukla yerinde zıplamaya başladı. Aklına gelen şeyle duraksadı ve arkadaşına döndü.

"Bir dakika Hunk, Pidge kız yurdunda kalmıyor mu?" Başını olumlu anlamda salladı.

"Hunk o zaman kıyafeti kızlardan bulmuştur. Yani kız kıyafeti getirecek. Seçme şansım yok biliyorum ama kız kıyafeti giymek istemiyorum."

"Endişelenme sordum kız kıyafeti değilmiş." Rahatlayarak derin bir nefes verdi esmer oğlan. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Heyecandan duramıyordu. Keith'i görebileceği için çok mutluydu.

"O zaman ben gidip hazırlanayım." Heyecan ve telaşla lavaboya doğru koştu.

●●●

Yarım saat sonra kıyafetle birlikte Pidge geldi evlerine. Lance parıldayan gözlerle Pidge'nin elindeki kıyafete bakıyordu. Lance'in bakışlarından Pidge anlamıştı ne demek istediğini. Gülümseyerek uzattı kıyafeti Lance.

"İşte al bakalım kıyafetin." Heyecanla aldı elinden esmer oğlan.

"Çok teşekkür ederim. Çok büyük bir iyilik yaptın. Dile benden ne dilersen."

"Bunu sonra konuşuruz. Git hazırlan bir an önce. Geç kalacağız yoksa."

"Tamam, tamam hemen giyinip geliyorum." Lance aldığı kıyafeti giymek için koşarak içeri gidince Hunk, Pidge'ye döndü. Hunk elini Pidge'nin omuzuna atıp kendine çekti.

"Gerçekten günün kahramanı oldun. Eğer kostüm bulamasaydık kendimi çok kötü hissederdim. Gerçi hala kafamın takıldığı yerler var."

"Neyse şimdi bunları düşünmeyelim-...."

"Aaaaa!" İçeriden gelen bağırma ile konuşmaları yarıda kesildi. Lance'in banyodan gelen bağırtısıyla Hunk telaşla lavabonun kapısına koştu.

"Lance cevap ver!" Kapıya vurdu. Ses gelmeyince daha hızlı vurmaya başladı iri oğlan.

"Lance!"



Yeni bir kitapla karşınızdayım. Favori çiftim için sonunda bir hikaye yazabildim. Umarım beğenerek okursunuz. Beğeni ve eleştirilerinizi belirtirseniz sevinirim. Öpüldünüz. 💕

Seni Yememe İzin Ver «Klance»Where stories live. Discover now