"TEMİZLİK"

1.7K 114 15
                                    

YETİŞTİM :) ON İKİYE DAKİKALAR OLSA DA  PAZAR GÜNÜ PAYLAŞMAYI BAŞARDIM :) BU GEÇENKİ BÖLÜM KADAR OLMASA DA UZUN BİR BÖLÜM OLDU SANKİ :) ÇOK KISA DEĞİL YANİ :)

NASILSINIZ? OKUL HEYECANI SARDI TABİ HEPİNİZİ :)

HER ZAMANKİ GİBİ YORUMLAMAYI/ OYLAMAYI/ HİKAYEYİ ÖNERMEYİ/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ UNUTMAYINIZ ♥ 

ŞİMDİ Kİ HALİYLE BİLE İYİ İLERLEYEN HİKAYEMİZİ ÜST SIRALARA TAŞIMAK VE HERKESE ERİŞMESİNİ SAĞLAMAK İÇİN UFAK RİCALARIM BUNLAR ♥

HEPİNİZE İYİ OKUMALAR, ÖPÜLDÜNÜZ ♥

"Yani Abi anlamıyorum. Şuranın haline bak. Sanırsın orduyu davete çağırdık." dedi Gaye. Elindeki mavi koca poşet her dolup yenisini aldığında kendini güncelliyor, her defasında yaratıcılık derecesi artan sözleriyle arkadaşlarımızın arkasından sövüyordu. Dediklerinde haksız da değildi hani. Koskoca evde adım atacak bir yer bile yoktu çünkü. Anlıyordum gençtik, kanımız kanıyordu. Ama mesela bizimki 50 derece kaynıyordu da onların ki 100 derece mi kaynıyordu? Bir yerlerde bir tuhaflık vardı çünkü.

Poşette koyacak yer kalmayınca diğer poşetlerin yanına sürükleyip koydum. Orta sehpanın üzerinde duran mavi poşetlerden almak için eğildiğimde üzerime hafif kısa gelen kazak yukarı kalktı. Düzeltmek için dikeldiğimde arkamda Can'ın oturduğunu hatırlayıp başımı keskin bir hareketle ona döndürdüm.

"Beni mi dikizliyorsun sen?"

"Allah'a şükür" dedi Can. Elini büküp tırnaklarını inceledi. "O kadar düşmedim."

Savaşı kısa sürede kaybetmenin hüsranıyla, itiraf etmeliyim sözlerine bozulmuştum da, sehpadan iki tane poşet kapıp birini ona fırlattım.

"Çok konuşacağına yardım et. Burada hepimiz bir şey yapıyoruz. Sen oturmuş bizi izliyorsun. Paşa torunu musun oğlum sen?"

"Paşa torunu değilim ama Yavuzların varisiyim." Dedi gerine gerine. " Her şeyden önce de erkeğim. Erkek adam iş mi yaparmış be!"

"Ben yapıyorum" dedi Yağız. Gaye'nin ağzına kadar dolu poşeti sürükleyerek yerinden oynatmaya çalıştığını görünce kendi işini bırakıp ona yardım etti.

"Şimdi erkek var erkek var. Şekil bir A da görüldüğü üzere."

"Kızım gösteriş bunlar." Yağız Can'ın erkeklik hakkında zırvalıklarını dinlerken bir yandan da işini yapmaya devam ediyordu. O böyle şeylerden gocunan biri değildi. Başkalarının kendine ait yorumları ile kendi kişiliğinin tanımlanmasına, belli kalıplara oturtulmasına asla izin vermezdi. "Kızları tavlamak için bir maske. Gerçi bunun pek kızla da işi yok. Gelene git, gelene git." Yağız gülerek geçiştirdi. Elbette bu konuyu onunla konuşmayacaktı. Şaşırmamıştım.

Temizliği bitirip evi eski haline getirdiğimizde güneş gökyüzünde artık son demlerini yaşıyor, karanlıkla son çatışmasını yapıp evine çekilmeye hazırlanıyordu. Herkes yorgunluktan kendini bir yere atmış uzanırken kapı çaldı. Rahatımın bozulacağını anlayınca hemen gözlerimi kapayıp uyuyormuş numarası yaptım. Kapı üçüncü kez çalınca Arman, kimseden medet umulmayacağını anlayıp, elini taşın altına koydu ve uzattığım bacaklarımı üzerinden kaldırıp inleyerek kalktı. Çok geçmeden, elinde pizza kutularıyla salonda belirdiğinde herkes oturma alanında toplanmış onu bekliyordu. Ölü gibi yorgun da olsan açlık her zaman baskın gelirdi.

Arman kutuları orta sehpaya koyar koymaz herkes bir anda hücum etti, kutular bir elden sahiplerini buldu. Herkes sabırsızca kutusunu aldığı gibi yemeye başlarken, deli gibi acıkmıştık, Arman olağan bir şekilde ikimizde yemeye başlamadan oyuncu bir tavırla omzunu omzuma vurup kendi pizzasından bir dilimle benim pizzamdan bir dilimi değiştirdi. Bunu her zaman yapardık biz. Ne yersek yiyelim, aynı olsa bile anında birazını değişirdik. Bu durum onun açgözlülüğünün bir yansıması olsa da benim için anlamı büyüktü. Pizzamdan koca bir ısırık alırken onun da böyle düşünüp düşünmediğini merak ettim.

#DURUMKAR?Ş?K! -ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin