"SPOR SALONU"

1.2K 92 9
                                    

BEN GELDİM :) NASILSINIZ GÖRÜŞMEYELİ :)

HER ZAMANKİ GİBİ CANLARIM OKUMAYI :)/YORUMLAMAYI/ HİKAYEYİ ÖNERMEYİ/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ UNUTMAYINIZ LÜTFEN :)

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ ♥

"Ece."

Bana bakmadı.

"Ece."

Yine bakmadı. Ani bir kararla söylememeye karar verdim. İçimden bir ses şu anın doğru bir zaman olmadığını söylüyordu. Ece'nin kafası yeterince bilmediğim nedenlerle doluydu ve ben onun haberi olmadan onun için savaşacağım bir savaşın ortasına çekmiştim onu. Ortalık çok kızışacak, onu yüzde bir milyon ihtimal zor durumda bırakacaktım. İşin en kötüsü, benim için güzel bir fanteziydi orası ayrıydı, kardeşi ile benim aramda kalabilirdi. Bunlar yarının olasılıklarıydı. Bugünün olasılıkları bunlardan daha güzel, yarınınkilerle bulandıramayacak kadar berraktı. Bugün söylemeyecektim. Evet, bugün değildi.

"Ece." dedim son bir defa daha. Başını sevimli bir şekilde kaldırdı. Gözleri çizgi film karakterlerinin gözlerini andırıyordu. "Çikolatalı puding yiyelim mi?"

"İşte en son çikolatalı puding yedik."

"Abi çok ilginç ya harbi çok ilginç." Dedi Gaye. Sınıftakilerin duymaması için iyice eğildi. Alınlarımız neredeyse birbirine değerken sınıftakilerin havadan sudan konuştuğumuzu düşündüğüne emindim. "Senin Can'ın evine gitmen ayrı bir ilginç. Onun sana çikolatalı puding yemeyi teklif etmesi ayrı bir ilginç." Parmağını mum misali ikimizin arasında kalan alana, sıraya dikti. "Ece bak. Eğer benden bir şey gizliyorsan?"

"Ne gizleyeceğim senden be. Bir şey gizleyecek olsam sınıfta böyle fısır fısır konuşup dikkatleri üzerimize çekme gibi bir davranışta bulunur muyum sence?"

"Mantıklı."

"Günaydın iki cadılar." Yağız saçlarımızı karıştırıp bizi selamladı. Çantasını omzundan çıkarıp Gaye'nin yanına, yerine, bırakırken merak gözlerini bürümeye başlamıştı. "Ne yapıyorsunuz bakayım, vermişsiniz kafa kafaya?"

Gaye tam ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki, muhtemelen alaycı bir yorumda bulunacaktı ki sınıfın kapısı haşmetli hocamız tarafından açıldı. Tüh, güzelim sözler kırk beş dakika Gaye'nin ağzında çıkmak için bekleyerek eziyet çekecekti şimdi. Yazık olmuştu.

Zil çaldığında sınıflarından çıkan herkes, özellikle kız nüfusu, aşağı inmek için merdivenlere yöneliyordu. Nedenini tahmin etmek epey kolaydı. Spor salonuna gidiyordu. Okulumuzun gözde, hem yetenek hem de görünüş bakımından seçkin öğrencileri bugün aşağıda antrenman yapıyorlardı. Elbette kızlarımız bu görsel şölenden mahrum kalmayacaktı.

"Bu insanlar nereye gidiyor böyle?" Gaye iğrenmiş bir şekilde karşısındaki topluluğa baktı. Yüzünü buruşturan elementin iki karışa ramak kala elenen etek olduğunu anlamam saniyelerimi aldı.

"Bizim zıplayan topların peşinde koşan sırıkların antrenmanı var ya bugün." Diye yanıtladı Yağız. Spor onun için anlamsızdı. İnsanların neden bu tür faaliyetlerde bulunduğunu hiçbir zaman anlamıyordu. Onun için en büyük egzersiz, koltukta oturup kumandaya basılarak yapılan parmak egzersiziydi. Bu düşünceye sahip olmasına rağmen bir gram fazlasının olmaması, aksine birkaç karın kasına sahip olması başka bir günün konusuydu. Yağız anlaşılmazdı.

"Doğru ya." Dedi Gaye. Bir anda tüm neşesini yitirmişti. "Makinede elli derecede yıkanıp boy konusunda küstürülüp büzüştürülen eteklerden anlamalıydım." Merdivenlerden aşağı inerken Gaye önde kol kola girmiş kıkırdaya kıkırdaya inen kız grubunu görünce bir anda alevlendi. "Abi bunlarda hiç gurur da mı yok ya? Kafayı yiyeceğim vallahi."

#DURUMKAR?Ş?K! -ASKIDAWo Geschichten leben. Entdecke jetzt