ALIŞVERİŞ: PART 1

1.4K 112 13
                                    

BU HAFTAM HASTANELERDE GEÇTİ :( ÜZGÜNÜM O YÜZDEN SİZE PART'LI BÖLÜM ATMAK ZORUNDAYIM :(  SİZİ BEKLETMEK İSTEMEDİĞİM İÇİN BÖYLE ATIYORUM :( ANLAYIŞINIZA :(

OYLAMAYI/ YORUMLAMAYI/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ / HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYINIZ ♥

ÖPÜLDÜNÜZ ♥

"Alışveriş mi?" Gaye haklı olarak ortada bir bağlantı göremeyince boş boş yüzüme baktı. "Kızım biz ne diyoruz, sen ne diyorsun? Alışveriş nerden çıktı."

"Çıktı. Şöyle çıktı. Dolabımda hiçbir şey kalmadı benim. Gidip bir şeyler mi alsak diyorum ama dur. Yalnız da tadı çıkmaz ki şimdi!" Sol elimin tersini sağ avucumun içine sertçe vurdum. "Tüh ne yapsak ki? Selin'i falan mı çağırsak?" Bir şimşek Gaye'nin başının üzerinde çaktı, durumu anlayınca yüzümdeki gülümsemenin bir kopyası Gaye'nin yüzünde belirdi.

"Ha sen öyle diyorsun."

"Tabii, öyle diyorum. Bir çağıralım, bakalım kızımızın zevki nasıl, modayı takip ediyor mu?" Arman bir kolu koltuğu boyluca kavramış ağzı bir karış açık bizi izliyor, gözlerindeki dehşet onun konuşmasına izin vermiyordu.

"Siz... Ben artık bir şey demiyorum."

"Dur zaten sen demeyeceksin" dedi Gaye Arman'a. "Ben diyeceğim diyeceğimi." Sonra bizle iletişimini sonlandırıp kendini görevine odakladı. Hızından parmaklarının hareketini takip etmek zordu. "Balık oltaya takıldı. Çekiyorum."

"Pes." dedi Arman. "Vallahi pes."

O anda planın ince detayları üzerinde çalışmakta olan beynim, karşılaşabileceğimiz bir durumun, milyonda bir ihtimaliyle sarsıldı. Milyonda bir ihtimaldi düşününce lakin hayatımın değişmez bileşenleri kader ve bahtsızlık eminim ki buna da el atmanın bir yolunu bulurlar, milyonda bir ihtimallik bir olayı mucizevi bir şekilde gerçekleşmesini sağlarlardı. O yüzden önlem kaçınılmaz, önlem gerekliydi. Önlem almam lazımdı...

"Tamamdır, yarın saat bir de alışveriş merkezinde buluşuyoruz." Gaye havalı bir şekilde masaya doğru attı. Arkasına yaslandı. "Geliyor."

"O geliyor da... Eylül'ün gelmemesi lazım."

"Eylül'ün evi nerede, alışveriş merkezi nerede" dedi Gaye. "Nereden gelecek o oraya?"

"Öylesine öyle de... Ben işimi şansa bırakamam." Bedenimi Arman'a döndürdüm. "Yarın alışveriş merkezine sen de geliyorsun." Arman'ın gözleri fal taşı gibi açıldı. Bu gidişle, gözlerini kocaman aça aça etrafta oyuncak bebek gibi gezecekti.

"Geleyim, geleyim de Eylül beni tamamen silsin. Kızım kafayı mı yedin?"

"Benim akıllı ikizim. Canım. Tatlım." Ona sarf ettiğim sevgi sözcüklerinin eş değer sayısında başını okşadım. "Ben sana gel, bizimle mi takıl diyorum. Yarın sadece bizimle aynı alışveriş merkezinde olacaksın. Hem Can'da sana eşlik eder, beraber olduğunuzu bilirse aklı da kalmaz."

"Valla anlamıyorum" Arman yardım dilercesine Can'a baktı. "Ne diyor bu?"

"Diyor ki seni Eylül savar olarak kullanacağız." Ellerimi dilek diliyormuşçasına önümde birleştirip ona sessiz bir teşekkür yolladım. Can karşılığında bana bir öpücük gönderdi. Benden ona doğru bir yastık uçtuğunda müsabakayı ben kazanmıştım. "Yani" Karnına denk gelen yastığa sarılıp konuşmaya devam etti. "Siz şimdi kavgalısınız ya. Bir nevi birbiriniz için mıknatısın iki aynı ucusunuz. Birbirinizi itiyorsunuz yani."

"Yani açıkça, Sen hiç kavgalı olduğu adamın olduğu mekâna giden bir kız gördün mü hiç?" Arman kaşlarını kaldırıp dilini şaklattı.

#DURUMKAR?Ş?K! -ASKIDAWhere stories live. Discover now