KM 6.Bölüm

69 8 0
                                    

Gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu oda bomboştu kalbimde ıssız ada gibi terk edilmişti yattığı yerin orada not buldum.

"Hayatım akşam davete gideceğiz kahvaltını et aşağıya in kapının önünden arabaya bin onlar seni alışveriş merkezine götürecek daha sonra kuaföre götürecek eğer açık saçık kıyafetler giyersen cezanı keserim."

Hayatım? bana mı dedi o ben mi yanlış okuyorum? ne diyor lan bu gitmiyorum hiç bir yere kahvaltımı edip aksine yatacağım

Kahvaltımı bir güzel edip yukarıya çıktım. yorganı üzerime çekip gözlerimi kapattım aşağıdan yukarıya çıkma sesleri geliyordu kapım açıldı içeriye giren koruma ile gözlerim faltaşı gibi açıldı.

"Ne var!"

"Yatağınızdan 2 dk içinde kalkmazsanız Deniz bey gelip sizi kendi yöntemleriyle kaldıracak."

"Yöntem ?? Kalkmıyorum abi kalkmıyorum oldu mu heceliyim hatta Kalk-Mı-Yor-Um."

Sanırsam hecelerken fazla bağırmışım ki kapının önünde çok bilmiş Deniz beyciğimiz beliriverdi.

Sanki hiçbir şey olmamış gibi kahvaltın nasıldı beğendin mi? Diye bir soru yöneltti keskin bir yüz ifadesi ile. Bu yüz ifadesine cevapsız kalırmıyım hemen cevabı yönelttim sinirli bir tavırla.

"Tıpkı sana benziyordu yediğimden zevk alarak yiyemedim bile."
Deniz'in nedense o sinirli ruh hali gitti yerine bambaşka bir Deniz geliverdi. Şaşırdım bu adam alınmayı biliyor muydu?

Ben içten içe şoku yaşarken gitti diye bir yandan sevindiğim Deniz yeniden geldi kaşlarını çattı karşısındaki sanki yüz yıllardır savaş içinde olduğu düşmanıymış gibi bana baktı ve.

"Kalk akşam için seni ben hazırlayacağım vazgeçtim. Çabuk hazırlan." Kolundaki saatte baktı "5 dakikan var 5 dakikayı yarım saniye bile geçerse olacakları göze almalısın."

İrkildim ama belli edemezdim çünkü karakterim böyle şekillenmişti bu adam karşısında güçlü durmam gerekliydi.

"Odadan çıkarsan bir zahmet hazırlanmaya başlayabilirim" dedim.

"Çabuk ol" dedi.

Üstümden lanet Deniz'in üstünü çıkarttım. Okul kıyafetlerini bulup giydim Karman çorman olan saçlarımı elimi tarak yapıp olduğu kadarıyla taradım bileğime bileklik misali geçirdiğim tokamı alıp topuz yaptım al acele aşağı indim.

"Hazırım gidelim bakalım nereye götüreceksin beni"
Ne kadar hazırım diye hem kendimi hem onu kandırsamda dışarıdan gören evsiz barksız biri sanardı bu halimle. Bunları düşündükten sonra bir soru yönelttim hemen.

" Gerçi evinde seninde haline bakarsak beni siyah giydireceğini düşünüyorum doğru mu?"

Sorumu cevapsız bıraktı ve içten içe fena sinir oldum cevapsız kalmama.

" Yürü önümden hızlı." Dedi
İç çektim yapacak bişey yoktu ya yürüyecektim yada yürüyecektim.

Arabanın olduğu yeri eliyle işaret etti ve

"Oraya" dedi.

Arabayı açtı o öne ben arkaya bindim Nişantaşına doğru yol aldık ve çok elit bir alışveriş merkezinde durduk. Gözlerim faltaşı gibi açıldı şaşkınlığımı gizleyemedim ağzım açık öylece izlemekle yetindim.

Deniz "hayatında ilk defa alışveriş merkezi görüyorsun sanki şu ifadeni hemen değiştir ve yanımdan yürü içeri gireceğiz."

Hiç cevap bile vermeden içimde tatlı bir heyecanla alışveriş merkezine doğru yürümeye başladım. Yanımda Deniz'in olması işin kötü tarafıydı tabii bir arkadaşımla gelsem mükemmel olurdu.

İçeriye girdik yavaş adımlarla yüzümü Deniz'e çevirdim yüzü hiç mi gülmezdi bir insanın diye iç geçirdim ve birdenbire bir mağazanın içine itti.
"Bir bakalım burada neler varmış."dedi.

Pasparlak capcanlı renklerle çeşit çeşit abiyeler vardı bu mağazada. O bakınırken bende bir yandan baktığı abiyelerin fiyat etiketlerine bakıyordum ve yine bir şaşkınlık o fiyatlarda neydi öyle?

Vişne çürüğü renginde uzun kollu kapalı bir elbise uzattı ve tek kelime söyledi

"Dene!"

Elinden çekip aldım ama böyle zevkimin çok altında bir abiye deneyemezdim sonuçta o değil ben giyeceğim.

O başka modellere bakarken sırtı açık göbeği gösteren limon rengi bir üst ve aynı renkte mini bir etek gördüm hayranlıkla Deniz'e çaktırmadan alıp kabine doğru koştum.

Hızlıca giyip Deniz'e yöneldim bacağım titreye titreye yanına doğru ilerledim şaşkın bir yüz ifadesi yüzünde belirdi ama gözleri içindeki ormanları küle çevirmişti öyle bir sinirle bakıyordu ki irkildim. Aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Bu ne! Sana fikrini soran olmadı küçük hanım hemen o üzerindekini çıkartıyorsun!"dedi kasiyer mağaza görevlileri bizim olduğumuz tarafa baktı her iki gözümden de yaşlar aktı tuzlu su dudaklarımdan aşağıya doğru akarken beni kabine doğru itekledi.

"Deniz ben bunları giyemem içinde kendimi rahat hissetmem sonuçta bana alıyorsun ben giyeceğim sen değil!"dedim ve hızla kabine doğru koştum üzerimdekileri çıkartmaya başladığım an içeri Deniz girdi bu adam beni domates gibi kızartmak'dan zevk alıyor hemen üzerime abiyeyi tuttum.

"Haklısın fakat mekandaki herkes sana bakarak iç çekecek ben bunu kaldıramam Derin başka bi zaman dükkanı kapattığım da istediğin şekilde giyinsen güzelim olmaz mı ?" Dedi sert bir sesle elime dizlerimin altına gelecek şekilde bir elbise arka taraftan fermuarlı ön taraftan ise sade ama gösterişli dekoltesiz elbiseyi elime bırakıp bişey dememe izin vermeden kabinden çıktı.

İsteksiz bir şekilde bana verdiği abiyeyi giymek zorunda kaldım napalım Deniz'di bu mecburdum. Oflaya puflaya üstümde nasıl durduğuna bile bakmadan kabinden çıktım.

Aynanın karşısında beni bekleyen Deniz'e doğru ilerledim. O keskin gözlerden beni görünce hayranlık belirdi. Kafasını bir modacı edasıyla salladı sanki çok anlıyormuş gibi.

Deniz'in beğenisine aldırış etmeden kabine doğru ilerledim. Elbiseyi çıkartıp okul kıyafetlerini geri giydim ve koşar adımlarla mağazadan çıktım. Sinirliydim ve artık Deniz'in altında kalmaktan sıkılmıştım. Bu adamın öküz olduğunu tek ben değil tüm insanlık bilmeliydi.

Sevgili KM okuyucalarım. Hepinize musmutlu hafta sonları dilerim. Hepinize kucak dolusu sevgilerimle bir daha ki bölüm sevgililer gününe özel olacak hoşçakalın.

Karanlığa MahkûmWhere stories live. Discover now