21- Öp Beni

49.4K 2.8K 278
                                    

Tarkan - Hüp

Eve girerken Mecnuna kavuşmuş Leyladan farksız, melül bakışlarıma eklenen hülyalı hallerime şaşkınlıkla bakan yardımcımıza elimdeki poşetleri vermiştim. Salona geçişim ile tekli koltuğa kendimi atmam bir olmuştu. Liseli ergenlerden farksız şekilde bir taraftan saçımla oynuyor, diğer taraftan onu düşünüyordum. Alimi...

Ben onu tabiri caizse ormanın medarı iftar ayısı zannederken, Ali'm resmen oyuncakçılarda satılan şu kocaman ve tatlı ayılardan çıkmıştı. Adamın aşka gelişi bile sertliğin hazzını barındırıyor, üstüne bir de ben seversem sert severim mesajı veriyordu. Gerçi onun her hareketi, her sözü subliminal bir mesaj içeriyordu ya, onu da bir ben anlardım. Daha doğrusu bu mesajları bundan sonra bir ben anlamalıydım, şayet bütün rezerveleri yaptırmış bir sevgili olarak şahsıma özel alanı kimseyle paylaşma niyetinde değildim.

"Neredesin bu saate kadar?" diyen dedektif kılığına bürünmeye meyilli babamın sesi ile irkilerek yayıldığım koltukla direk olarak popomu buluşturdum.

"Şey babacım Can..."

"Can'ı az önce aradım Elif, bu yalan tutmaz."

"Yok babacım ne yalanı, Can'ın kız arkadaşı Sibel diyecektim..."

"Beraberlerdi kızım." kalkan kaşıma eşlik eden sabırsızca yere çarpan ayaklarıma bakarak, koca bir tükürüğü yutkunmuştum. Bu yapışık ikizlerin, farklı rahimden olma versiyonları yan yana olmasa şaşardım zaten.

"İşte ben de onu diyecektim. Onlar birlikte plan yapınca bizde Sibel'in sınıf arkadaşı ile alışveriş merkezine gittik. Biraz alışveriş yaptım, poşetleri Sema yukarı çıkardı."

Ayaküstü kırk yalanı ben oturarak ikiye katlamış beş ile çarpmıştım. Babamın ise gözlerinden okunan yemedim ama yemiş gibi yaptım', hatta yemeden mideme oturdu bakışlarına karşın bir hışımla ayağa kalktım.

"Ben yavaştan uyusam iyi olacak, sabah erken kalkacağım."

"O neden?"

"Bo... Boşuna yan gelip yatıyorum, spora yazıldım. Biraz farklılık olur." neredeyse kibar dudaklarımın arasından firar edecek olan boks dersi gerçeğini zorlukla zapt etmiş, yerine de bir güzel kılıf uydurmuştum. Tanrım sen bu yalanlarımı görmezden gel olur mu?

"İyi geceler evladım." diyen babam çoktan gözlüklerini gözüne geçirmiş ve komodinin üzerindeki kitabını eline almıştı. Onun bu tontiş halini görüp de yanaklarından birer buse almamak olur muydu hiç?

Odama çıktığımda her zaman yaptığım gibi aynanın karşısına geçip, ben olmayan beni bir süzgeçten geçirmiştim. Giydiklerim ile tezat düşen ruh halim eskide kalmış gibi, şimdiki beni kabul eden bir yanını vardı. Tek fark düz ayakkabıda ağrıyan ayak tabanlarımdı. Bütün günü bunlarla geçirmiş olmak nedensizce rahatsızlık vermişti. Sanırım narin ayaklarım topukluların şeklini almış, başka bir hali katiyen reddediyordu.

Saten geceliklerimi üzerime giyerek, sıcak yatağın içerisine girmiştim. Fakat uyku onu düşünmekten gelmiyor, kapanan gözlerimin önünde beliren gri hareleri aklımla oynuyordu. Bu adam benim boş olan erkek oyuncu alanını kadar, boş olan yedek kulübemi bile himayesi altına almıştı. Anlam veremediğim şey ise ter kokusuna bile hayranlık duyarken, tiksindiğim öpüşme sahnelerini üzerimizde hayal eder olmuştum. Tabi sonrası hüsran bir hayal kırıklığı ile dudaklarımı ellerimle kapatıp bunun mümkün olmayacağını, olmaması gerektiği dile getirişim ile biliyordu.

Her sabah olduğu gibi tabi ki bu sabah da zorla kalkmamıştım. Heyecandan uyuyabildiğim bile şüpheliyken, telefonun alarmını çaldığı saniye kapatmış olmam eminim akıllı telefonun bile aklına oynadığım bir oyundu. Bugünün dörtte birini spora ayıracağım için ve dünden kalma spor ayakkabı hezimeti yüzünden, özlediğim topuklularımı ayaklarıma geçirdim. Üstüne giyindiğim eteğimin kısalığını saklayabilecekmişim gibi bacaklarıma geçirdiğim çoraplarımı, Ali'nin söylemlerinden sakınmak için elbette ki akıl etmemiştim.

Demir YumrukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin