60.Bölüm

141K 5K 1.2K
                                    


Dakikalardır kımıldamadan oldukları yerde duruyorlardı. Karan'ın başı kanepenin kolunda, sırtını kanepenin arkasına dayamış, kollarını kızın etrafında sararak onun sırtını da kendi göğsüne yaslamıştı. Bacaklarının arasında Sina'nın bacakları hapsolmuştu. Kızın bir bacağı çıplak, diğerinde hâlâ taytı vardı. Kendi pantolonunun önü açıktı ve kalçalarının yarısına kadar inmişti. Çenesi Sina'nın başının üzerindeydi. Sina utançla kıvranıyordu. Onun kımıldayamaması utançtan kaynaklanırken Karan'ınki tamamen keyfiydi. Uzun zamandan beri özlediği yakınlığı yaşarken, kımıldamak aklının ucundan bile geçmiyordu.

Sina'nın utançtan kıvrandığını ve bu yüzden kımıldayamadığını biliyordu ama bu durumu kendi avantajına çevirip sesini çıkarmadan anın keyfini çıkardı.

Sina şu noktaya nasıl geldiklerini çözümlemeye çalışıyordu. Her konuda tıkır tıkır işleyen beyni, Karan'ın söz konusu olduğu durumlarda resmen iflas ediyordu. Her zaman muntazam işleyen çarkların arasına biri çomak sokmuş gibi dişleri kırılıyor, her şey bir anda darmadağın oluyordu. Şu anda da beynindeki çarklar birbirine girmiş vaziyetteydi.

Yukarı hırsla çıkarken maksadı Karan'la kavga etmek, onu delirtmek ve öfkesinin önünde sürüklenmekti. Oysa şu anda bulundukları pozisyon sanki bunların tam tersi olmuş gibiydi. Karan'la sevişmişti. Hem de aklının ucundan dahi geçmediği bir anda sevişmişti. Özlemi öyle ağır basmıştı ki daha ilk adım atıldığında tökezlemiş, resmen adama saldırmıştı. Ağzının içinden kaçmak üzere olan utanç iniltisini, dudaklarını birbirine bastırarak engelledi ve hüsranla gözlerini yumdu.

Karan'ın sarf ettiği sözler beyninde yankılandı o anda. Ona sahip çıkmadığını haykırmıştı. Oysa nasıl da tersini yapmaya çalışmıştı. Gözünün kenarından bir damla yavaşça süzülürken, Karan'la birlikte uçurumun kenarında olduklarını hissediyordu. Onu mutlu etmek tek amacıyken bu suçlamalara göğüs germek çok zordu. Çok acıydı. Kim sevdiğini başka kollara itmeye çalışırdı ki? Kim yapabilirdi bunu? Sina bunun da bir çeşit intihar olduğunu düşündü. Kendini değilse bile ruhunu öldürüyordu.

Karan kollarının arasındaki bedenin gerilmeye başladığını hissettiğinde, onun yine içten içe kendiyle savaşmaya başlamış olduğunu anladı. Buna fırsat vermeden, kafasında kurmaya başladığı her şeyi dağıtması ve ona düşünme fırsatı vermemesi gerektiğini fark ettiğinde, aniden yerinde kıpırdanarak doğrulmaya başladı. Sina'ya düşünecek zaman vermeden kendi rüzgarına katıp savurursa, o zaman bir şansları olacaktı. Yoksa Sina düşünecek, kuracak, kaçacak ve yeniden elde ettikleri şansı yok edecekti.

"Alışverişe gitmemiz lazım," diye tekdüze bir sesle konuşarak yerinden kalkarken, Sina'yı da kollarının arasında kaldırarak oturttu. Sina başını kaldırıp ona bakamıyordu. Dudaklarını birbirine bastırmış çenesi titrerken, bakışlarını yere çivilemişti. Karan daha fazla üzerine gitmemek için farkında değilmişçesine iki ayağının üzerine basarak ayağa kalktı ve pantolonunu yukarı çekerek toparlandı ama fermuarı kapamadan eğildi ve Sina'yı bir çırpıda kucağına aldı. Sina sesini bile çıkarmadan yüzünü Karan'ın göğsüne gömdü. Karan seri adımlarla yatak odasına yollandı. Odaya girer girmez Sina'yı banyoya taşıdı, yavaşça kızın ayaklarının yere değmesini sağladı ve sanki her şey çok normalmiş gibi olağan bir sesle konuştu.

"Hızlı bir duş al, temiz giysileri yatağın üstüne koyacağım."

SİNA  ( YAZ BOYUNCA YAYINDA!)Where stories live. Discover now