Bölüm 69 - Karma Küresi

2.1K 235 20
                                    


Karen, ustasının bağlantıyı kestiğini hissettiyse de umursamadan biraz önce onun baktığı yere bakmaya devam etti. Genç adamın suratına bakarak bile kafasının ne kadar karıştığını anlamak mümkündü.

Büyülü Hazineler koridorun sağına ve soluna yerleştirilmiş taş raflara diziliydi fakat onun baktığı yerin Büyülü Hazinelerle alakası yoktu.

Koridorun sonunda boş duvarın üzerine asılı ve hazine olmaktan ziyade aksesuar gibi görünen üç nesne, ahşap bir çıkıntının üstünde yan yana duruyordu.

Soldaki, otuz santim uzunluğunda kenarlara sahip siyah renkli üçgen bir demir levhaydı, içi boştu ve demirden kısımları çoktan korozyona uğramış ve paslanmıştı. Bu gerçekten de bir çöptü...

Sağdaki, hemen hemen aynı uzunlukta kıvrımlı bir vazoydu. Vazoda üçgen levha gibi zamanın azizliğine uğramış gibi görünüyordu. Soluk bir kahverengiydi ve üzerindeki desenler çoktan silinip gitmiş gibiydi.

Ortada ise,

-O şeyde neyin nesi?- Karen mırıldandı. O nesne avuç içi boyutlarında siyah bir toptu. Ancak diğerlerinin aksine üzerindeki tozları saymazsak iyi durumda görünüyordu. Sanki birkaç gün önce oraya konulmuş gibiydi.

Bu sırada zihninde ustasının keyifli ve şaşkın sesi yükselmeye başlamıştı.

"Wahaha! Karma! Karma Küresi! Gerçekten de bir Karma Küresi! Waahahahha! Evlat git al onu! Gerekirse çal! Hatta bekle, tüm gücümü kullanıp okulu imha edeceğim! Hahaha! O kesinlikle bizim olacak... Şanslı piçler gerçekten de bir Karma Küresi bulmuş."

Karen, ustasının heyecanını görünce aptala dönmüş gibiydi. –Usta? Neler oluyor? Karma Küresi nedir?-

"Eeeeh! Bırak şimdi soru sormayı pis velet. Hemen al şunu, dur, dur, dur! Bekle biraz. Bu salaklar onu burada sakladığına göre ne olduğunu bilmiyor olmalılar. Hehehe! Belki de bir şey yapmaya gerek yoktur, öylece alabiliriz!"

Karen sürekli yeni talimat veren ustası yüzünden gittikçe heyecanlanmaya başlamıştı. Ustası eğer böyle zıvanadan çıkıyorsa bu Karma Küresi denen şey gerçekten üst düzey bir hazine olmalıydı.

"Büyük Usta Lin Pao!"

Cevap gelmeyince Karen dönüp baktı.

Bu sırada kendine yeni yeni gelen Lin Pao, genç adamın ona seslendiğini duyunca aniden kafasını kaldırdı. Çocuğun gözlerinin eski haline döndüğünü görünce rahat bir nefes verdi.

"Uh? E-Evet, genç dostum. Seçebildin mi?"

Karen eliyle işaret etti. "Şu Ka-... Siyah topu almamın bir sakıncası var mı?"

Lin Pao onun işaret ettiği yeri görünce ilk başta neden bahsettiğini anlamadı. Hemen sonra kafasına dank etti. "Ah? Antik Hatıralar'dan mı bahsediyorsun? Bu... Nasıl desem, bu şeylerin Büyülü Hazine olup olmadıkları belli değil, genç dostum. Aslında çok eskiden beri orada duran sıradan nesneler olmaları mümkün."

Okulun o şeylerin ne olduğuna dair fikri olmadığını gören İblis Duhan Ruh Sarayı'nda kahkaha ve küfür karışımı bir duruma girmişti. Diğer yandan Karen sorgulayarak net bir bilgi almaya karar verdi.

"Antik Hatıralar mı? Büyük Usta bu şeyler ne zamandan beri orada duruyor?"

"Hımm, aslında Patriğin söylediğine göre, o doğmadan önce bile oradaymışlar. Doğrusunu istersen, Ata Patrik Ölümsüz Yıldız, bu bölgeyi özel bulduğundan Yıldız Ruhu Okulunu buraya kurmuş. Söylentiye göre okul kurulmadan önce burada küçük bir kabilenin kasabası varmış.

KARENWhere stories live. Discover now