Bölüm 101 - Sarsıntı?

1.8K 182 16
                                    


Yan Bi ve diğerleri, hatta Sita bile korkularını unutarak; Karen'in emrine uymak en doğal şeymiş gibi otomatik olarak koşmaya başladılar. Komutanlarına sonsuz sadakat besleyen cephe askerleri misali boş beyinlerle ona itaat edip Kılıç Dişli Kaplan'ın etrafında bir daire kurmakta gecikmemişlerdi.

Bu durum öylece ve beklenmedik bir şekilde gelişmişti ama manzara Karen için inanılmaz komik görünüyordu.

Çünkü titreyen kol ve bacaklarıyla yattığı yerden doğrulmaya çalışan Kaplan korku dolu bakışlarıyla Karen'e bakıyordu. Etrafını saran diğer insanlar umurunda bile değildi. İşin komik tarafıysa onun etrafını saran insanlarda onunla aynı durumdaydı. Kaplan'ın etrafına toplanmışlardı ama Kaplan'a değil direkt Karen'e bakıyorlardı.

Genç adam bu saçma manzara karşısında söyleyecek söz bulamadı. Anlamsızca birkaç nefes alıp verdikten sonra yavaşça yürüyüp grubun yanına ulaştı. Herkes sadece bekliyordu.

Karen ise Kaplan'a sert bir bakış atıp tüm ruh gücünü geri çekti. Olayla alakası yokmuş gibi görünmesine rağmen gür bir sesle konuştu.

"Seni öldürmek gibi bir amacım yok. Onlar..." Karen, temkinle onu dinleyen Kaplan'dan bakışlarını ayırıp diğer yedi savaşçıyı gösterdikten sonra devam etti. "Eğitim için buradalar. Gücünü kullan ve gelişimlerine yardımcı ol, bende gitmene izin vereyim."

Onun beyanı hem Kaplan'ı hem de diğerlerini şaşırttı. Yan Bi ve diğerleri eğitim için burada olduklarını sonunda hatırlayabilmiş ve zihinlerini toplamışlardı. Ancak onları asıl şaşırtan Karen'in biraz önceki acımasız savaşçı görünüşüyle şimdiki merhametinin tamamen tutarsız olmasıydı.

Böyle bir yaratığın Ruh Kristali bir yana kemikleri, kanı, dişleri ve kürkü bile oldukça değerliydi. İstediğiniz zaman avlayabilecek bir Kılıç Dişli Kaplan bulmak o kadar zordu ki kimse hali hazırda ele geçirdiğinden vaz geçmezdi.

Başka birisinin aynı tavrı göstermesi, örneğin Enka gibi birinin;

Tamamen merhametli ve iyi niyetli bir karakter yüzünden kaynaklandığına inanmakta zorlanmazlardı. Fakat Karen gibi savaşırken hiçbir acıma göstermeyen bir insanın gözlerinin önünde böyle değiştiğini gördüklerinde akıllarında tek bir cümle peyda olmuştu.

-Sağı solu belli olmayan kafayı yemiş bir deli!-

Aslında Kaplan bile buna benzer bir düşünce içerisindeydi ve inanmakta güçlük çektiği gözlerinden bile anlaşılıyordu.

Yaraları yavaşça iyileşirken sonunda ayağa kalkıp doğrulabilmişti. Yine de o kadar çok yarası vardı ki gücünün yarısını toplamak için biraz daha zamana ihtiyaç duyuyordu.

Hâlbuki sabah mağarasında uyandığında böyle berbat bir gün geçireceği aklının ucundan geçmemişti. Öğlen olduğunda onun gibi bir erkek kaplanın başına gelebilecek en kötü şey hiç yoktan yaşanmıştı. Başka bir erkek ona meydan okuyup kazanmıştı! Böyle bir zaferin tek bir anlamı vardı. Doğal olarak 8 dişiden oluşan muhteşem sürüsü rakibinin himayesine geçmişti...

Kılıç Dişli Kaplan'lar için sadece iki şey büyük bir utanç olarak görülürdü. İlki sürüye söz geçirememek ikincisi ise alfa dövüşünde sürüyü kaybetmek.

Onu çaresiz hissettiren asıl şey dövüşte yenildiği erkeğin aslında sürüsünün eski lideri olmasıydı! Gerçekten de bu sürüyü, birkaç yıl önce bugün dövüştüğü kaplanı yenerek edinmişti. Kader onu zirveden trajikomik bir şekilde yere yapıştırmıştı.

KARENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin