Bölüm 93 - Kuzey Yıldızı Savaşçı Okulu

1.9K 180 2
                                    



Herkesin bakışları arasında küçük siyah bir gölge, şok edici hızıyla önlerinde belirdi. Bu şey ancak bir el boyutlarındaydı ve füme renkli pullarıyla kertenkele benzeri bir yaratıktı.

Kertenkelenin davranışları heyecanlı bir köpek yavrusu gibi hareketliydi. Kafasını Karen'e çevirmiş halde kendi ekseni etrafında neşeyle dönerken ciyaklamaya devam ediyordu.

İlk tepki veren Liye oldu. "Bu... Canavar Dağı'ndaki kemirgen değil mi? Büyük kardeşim doğru ya, birlikte ormana gittiğinizde yalnız dönüp bizi kurtarmıştın. O karmaşada çoktan aklımdan çıkmış, o zamandan beri beraber miydiniz?" Bir yandan konuşurken diğer taraftan hoş bir gülümsemeyle kemirgene doğru eğilip pullarını okşamaya başladı.

Kemirgen bu hareketi onaylarcasına daha da neşelendi. Kısa süre kendini sevdirdikten sonra Liye'nin elleri arasından fırlayıp Karen'e yöneldi. Genç adam bıkkın görünse de dudaklarında sıcak bir gülümsemenin izleri vardı. Üstüne tırmanıp omzuna kurulan kemirgeni tepkisizce seyretmekle yetindi.

"Aslında onu çoktan ailesine teslim etmiştim. Oysa bugün evden çıktığımda kapıda onunla karşılaştım ve... Kaçtım!"

Liye şaşkınca sordu. "Kaçtın mı?"

"Hah! Bu lanet kemirgenin annesini görseydin sende aynı kararı verirdin..."

Bu esnada Yang Bo ve Enka sessizce olanları izledi. Yang Bo durumu tuhaf karşılasa da pek umursamış görünmedi. Savaşçıların büyük çoğunluğu hali hazırda Ruh Yaratıklarıyla sözleşme yapabilecek kadar bağ kurabiliyordu. Sayıları nadir olsa da Ruh Yaratıklarıyla yoldaşlık yapan tiplerde az değildi.

Diğer taraftan normal zamanlarda sakinliğinden ödün vermeyen Enka'nın surat ifadesi derin bir şokla aydınlanmıştı.

"Kardeş Karen, bu... Bu Ruh Yaratığı düşündüğüm şey mi?" Enka fısıldadı.

Karen ona baktığında surat ifadesindeki değişimleri fark etti. Kemirgenin bir Toprak Ejderi olduğunu ilk bakışta anlayabilmiş miydi? Yine de hafifçe kafasıyla onayladı.

Liye ve Yang Bo ise konuya karşı ilgileri uyanmış şekilde baktılar.

Enka derin bir iç çekip kibarca gülümsedi. "Bir Ruh Yaratığıyla sıradan arkadaşlar olmak çok az kişinin yeteneğidir. Kardeşim Karen, sen ise böyle bir varlıkla bağ kurabilecek kadar şanslısın. Ah, kıskanmadım desem yalan olur."

Karen onun herhangi bir art niyete sahip olmadığını anlayabiliyordu. Bu yüzden sözlerine karşı sadece teşekkür edebilirdi. Gerçi durumun hiçte Enka'nın açıkladığı gibi olmadığını söylemedi. Gerçekte bu ufak kemirgen tarafından esir alındığını söylemek daha doğru olurdu.

Yang Bo ise Enka'nın ilgisi karşısında meraklanmadan edememişti. "Hiçbir ruh gücü aurası algılamadım fakat akıl almaz hızına bakılırsa gerçekten de bir Ruh Yaratığı olmalı. Kıdemli kardeşim Enka, bu küçük yaratık gerçekten o kadar ender mi?"

Doğal olarak Liye ve Yang Bo ikilisi bu timsah zırhlı ancak kertenkele görünüşlü yaratığın gerçekte bir Ejder türü olacağına hiç ihtimal vermiyorlardı. Sonuçta öyle devasa yaratıkların bu kadar ufak yavrusu olabilir miydi?

Ayrıca kibirli karakteristik özellikleri ve engin ruh güçleri dikkate alınırsa bu kemirgen hiçbir seçeneğe uyum sağlamıyordu. Geçekteyse aralarında kimse bir yavru ejder görmüş de değildi.

KARENWhere stories live. Discover now