3

7.4K 509 217
                                    

Bir hafta daha geçmişti. Şimdi Bay Min'i 2 haftadır tanımış oluyordu, ve geçen hafta gözleri buluşup durmuştu. Jimin emin değildi, ama Bay Min'e olan hislerinin 'o ateşli'den daha fazlası olduğunu hissediyordu.

O yüzden bunun hakkında ciddi bir şeyler yapmaya karar verdi. Ona karşı hislerinin o tür olup olmadığını anlama zamanıydı.

Tarih dersinde, cezaya bırakılmasını sağlayacak şeyler denemeyi düşündü. Her yere kağıttan uçaklar fırlatmak? Bir kavgaya karışmak? Gürültülü olmak? Bay Min sınıfa tarih hakkında bir şeyler anlatırken, hızla kağıttan bir uçak yaptı ve çöpün oralara doğru fırlattı.

Tıpkı planladığı gibi, öğretmen bunu gördü. "Park Jimin, neden dersimde etrafa kağıttan uçaklar atıyorsun?" Öğretmen oğlana sordu. Oğlan omuzlarını silkmişti. Şaşırtıcı bir şekilde Bay Min başka bir şey söylemedi.

Bu sefer kağıt uçağı kızlardan birinin kafasına fırlattı. O kız okulun en popüler kızlarından biri olan, Lee Chaerin'di. Jimin onun tepki göstereceğini biliyordu. Egoist drama kraliçeleri ve kaltaklar daima her şeye aşırı tepki verirlerdi.

"BU DA NE??" Chaerin bağırdı ve Jimin'in korkacağını düşündüğü şeytani gözlerle, yüzünü Jimin'e çevirdi.

"Park Jimin, seni son kez uyarı-" Bay Min, Jimin'in tam olarak çöpe giren 3. kağıt uçağı sayesinde bölünmüştü.

"Bu kadar. Cezalısın." dedi Bay Min ama, diğer öğrenciler sinir bozucu şeyler söylediğinde ki kadar sinirli bir tonda söylememişti. Jimin başını eğerek kendi kendine gülümsedi. Oyun başlıyor, diye düşündü.

-----------------

Min Yoongi'nin ofisine, diğer ismi ile sınıfa giriş yaptı. Öğretmen çoktan oradaydı, onu bekliyordu. Ama Jimin'in planı yeni öğretmenini birazcık sınamaktı. Evet, yalnızca eğlence için.

"Park Jimin, bana ve diğer öğrencilere karşı saygısız olmaya başladın. Bu davranışlarından dolayı, ödevlerini iki katına çıkarıyorum. Ve madem daha önceden dikkatini bana vermedin, şimdi ödevlerini yaparken yardım alma şansına sahipsin." Bay Min, Jimin'in sırasına birkaç kağıt koydu. İç geçirmişti.

20 dakika sonra sıkılmıştı. Öğretmeni kendi masasına oturmuş bir kaç kağıt işiyle uğraşıyordu. Jimin çantasına uzandı ve pembe lolipopunu çıkardı. Dün bir yığın lolipop almıştı, çünkü bu onun favori tadıydı. Ve çokta iyi bir bahanesi vardı. Öğretmeninin onu farkedip, farketmeyeceğini görecekti.

Genelde cezaya kalanların bir şey yemesi yasaktı. Şaşırtıcı bir şekilde Bay Min çocuğun ne yaptığını görmek için yalnızca başını kaldırdı, ancak Jimin'in, renkli şekeri alıp pakedini söktüğünü gördüğünde umursamamıştı.

Jimin artık ödevine dikkatini vermiyordu. Yanlızca pencereden dışarı bakarak, masasının arkasına oturmuş lolipopunu emiyordu. Oh ve ona bakıyor mu diye öğretmenini kesiyordu. Ama öğretmeni onu görmezden geliyordu.

Jimin, Yoongi'nin ona bakmasını sağlamak için bir plan düşündü. Defterinden bir sayfa alıp uçak yapmak için katladı. Uçmayı bile beceremeyen çirkin uçağı, çöpe doğru fırlattı ama masasının önüne düşmüştü.

Tıpkı planladığı gibi, Bay Min Jimin'e baktı.

Jimin hiçbir şey olmamış gibi davrandı ve lolipopunu yapabildiği en seksi şekilde yaladı, ama hala bunu bilerek yapmamış gibi görünüyordu.

Bay Min öğrencisine, 'benimle dalga mı geçiyorsun' dercesine baktı.

"Jimin şunu yapmayı kes." Bay Min sinirle bakmayı denedi ancak yapamadı. Daha çok duygulanmış gibiydi.

"Neyi yapmayı keseyim?" Jimin ima etti. Bu defa Jimin rol yapmıyordu. Bay Min'in uçaklar hakkında mı, yoksa lolipop hakkında mı konuştuğunu gerçekten bilmiyordu. Ama öğretmeninin lolipopa tepki vermesini istediğinden, alaylı bir ses kullanmıştı.
"Sınıf içerisinde çirkin uçaklar fırlatıp durmayı kes."

Bay Min kafasını eğdi, ve kağıt işlerine devam etti, ama Jimin ondan gelen küçük bakışları farketmişti.

"Aslında, bana bu soruda yardım edebilir misiniz?" Jimin ona sordu. Öğretmen ayaklandı ve özgüvenle Jimin'in sırasına doğru yürüdü. Bu sefer sataşan kısım Yoongi gibi görünüyordu. Jimin'in oynadığı oyunu biliyordu.

Bilerek Jimin'e yaklaştı, böylelikle omuzları neredeyse temas edecekti.

Aniden Jimin heyecanlı hissetti. Hoşlantısı kalbini on seferliğine daha hızlı attıracak şekilde ona yaklaşmıştı. Bay Min'in bu sesi duymamasını umdu. "Yardım istediğin yer neresi?" Sordu.
"Peki uhm... bu soruyu anlamadım." Jimin yanıtladı. Bay Min soruyu açıklarken, Jimin yalnızca öğretmeninin ona yakın oluşuna odaklanmıştı. Kağıtlara bakarken kızardığını gizlemeye çalıştı, ama elleri tamamen terlemişti.

"Jimin dinlemiyorsun." Hayallerinden sıyrılıp daha da kızardı. "Ü-üzgünüm Bay Min."

"Neden söylediklerimi dinlemiyorsun?" Bay Min merakla sordu. Gözleri direkt olarak Jimin'in ruhunu delmişti. Jimin hangi bahaneyi kullanması gerektiğini bilmiyordu. "Dikkatinizi çekmeye çalışıyordum." diyemezdi. Cidden ne demesi gerektiğini bilmiyordu. "Yalnızca şu sıralar birazcık yalnızım. Ben uhm... kız arkadaşımla yeni ayrıldım... çünkü o beni aldattı?" dedi Jimin, ama sorar gibi konuşmuştu. O anda düşünebildiği en iyi bahane buydu.

"Hey ne zaman istersen bunun hakkında konuşabiliriz," dedi Bay Min endişeyle, ve saatine baktı, "ayrıca, şimdi evine gidebilirsin."

Jimin hızla ayrıldı ve mutluluk dansı yaparak dışarı çıktı. Şu ana dek aldığı sonuçlar onu tatmin etmişti.

-

©friendlybleach.

teacher. [tr]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin