16

2.1K 146 33
                                    

"Bugün işin var mı?" diye sordu Jimin, Yoongi'nin kağıtlarını iteleyip masasına otururken. Ona tatlı bir gülücük sundu ve müzik dinliyormuşcasına başını hafif hafif sağa sola salladı.

"Pek bir şey yok aslında, niye sordun?" diye cevapladı Yoongi. Genç olanın ne istediğini biliyordu.

"Sana gelebilir miyim? N'ooooooluuuur.." Jimin mızmızlandı ve ellerini kendi yanaklarına yerleştirerek, yapılabilecek en tatlı yavru köpek bakışlarını attı.

"Pekâla, sana hayır diyemiyorum." Yoongi, ellerini Jimin'inkilerin yerine koydu, böylece artık Jimin'in yanaklarını çevreleyen eller onunkilerdi. Yavaşça eğildi ve dudakları hafifçe buluştuğu anda, kapı pat diye açıldı. Hızla birbirlerinden uzaklaştılar, ve Jimin hiçbir şey olmamış gibi masadan indi. Birbirlerine gergince bakıyorlar, olabilecek şeylerden korkuyorlardı. Yetti artık, bıktık...

Giren kişinin çığlığını ve elindeki kağıtları düşürmesini işittiler. Jimin, içeriye giren kişiye baktı. Gördüğü kişi okul müdürü Kang Haneul'dan başkası değildi.

"Siz ikiniz ne halt ediyorsunuz? Hayır- durun, söylemeyin bile!" Okul müdürü kağıtlarını toparladı.

Jimin tam oracıkta kaybolmak istedi. Çok utanmış, ve hiç olmadığı kadar da suçlu hissediyordu. Haneul'un kötü bir gün geçirmesine ve Yoongi'nin kovulmasına o sebep olacaktı... Pekâla, o halde hapse gitmek eğlenceli bir yolculuk sayılırdı. Jimin, arkadaşlarından ve Yoongi'den ayrı bir okula gitmek zorunda kalsa dahi, bunun olmasına izin veremezdi.

"Jimin hâla bir öğrenci ve sen de onun kahrolası öğretmenisin! O daha... Kaç? 17. 17 yaşında ve sen kendi ihtiyaçların için onun bütün hayatını mahvediyorsun? Bunun olmasına izin vermeyeceğim-"

"Onu kullanmıyoru-"

"Kapa çeneni! Artık öğretmenlik yapmayacaksın ve tekrar göreve başlamadığından da emin olacağım. Anladın mı beni?"

Haneul şimdi, Yoongi'nin cevabını beklemek üzere sessizleşmişti. Yoongi, zaten süt beyazı bir teni olmasına rağmen, mümkünmüş gibi daha da solmuştu. Jimin, aptal müdürleri Yoongi'nin öğrencilerden birini kullandığını sandı diye onun işini kaybetmesine izin veremezdi. Çünkü bu doğru değildi. Jimin her şeyin onun suçu olduğunu biliyordu. Her şeyden önce, tüm bu öğretmeniyle flört etme olayını başlatan o'ydu.

Öne doğru adımladı, elleri belli belirsiz titriyordu. "O beni kullanmıyor. Her şeyi başlatan bendim. Biz çıkıyoruz ve onun benim yüzümden işini kaybetmesini istemiyorum." Duraksayıp, birkaç metre ötesindeki kızgın adamın onu dinlediğinden emin oldu.

"Jimin-"

"Yoongi hyung, lütfen sus, henüz bitirmedim." dedi Jimin. Yoongi'nin gözlerine, lafını bölmemesi için yalvararak bakıyordu. Öte yandan Haneul, Yoongi'ye bakarken gözlerinden ateşler çıkıyordu.

"İşini geri kazandıracaksa ayrılabiliriz. Ya da ben okuldan gidebilirim. Söz veriyorum ki artık aramızda bir şey olmayacak. Ayrıca, düşündüğünüz şeyleri yapmadık. Yaptığımız en büyük şey öpüşmekti."

"Tamam- Tamam, ne kadar ileri gittiğinizi bilmeme gerek yok. Bu iğrenç. İkinizin de kalmasına izin vereceğim, ancak bir şeylerden şüphelenirsem Yoongi burada çalışmaya devam etmeyecek. Ve sen Park Jimin. Eve git ve haftaya dek gelme." Haneul kapıyı işaret etti ve Jimin, Yoongi'ye hızlı bir bakış atarak Haneul'a teşekkür edip gitti.

Eve koştu. Hâla şoktaydı ve korkmuştu. Yakalanmışlardı ve sevgili olalı daha bir iki haftadan fazla olmamıştı.

"Voah, voah, voah, dostum, ne bu gürültü?" Jimin'in kapıyı çat diye kapatmasıyla Taehyung kaşlarını kaldırdı.

"Kang Haneul bizi bastı." Jimin, bunu dile getirdiği sırada gözlerinin dolduğunu hissetti. Bu sahiden de olmuş muydu? Okul müdürü onları birlikte mi görmüştü? Tüm bunlar nasıl gerçek olabilirdi?

"OHA, SİZİ SEKS YAPARKEN Mİ GÖRDÜ?!" Tae chopsticklerini düşürürken çığlık attı.

"Hayır, yalnızca öpüşmek üzereydik ve sonra birden içeri girdi.. Taehyungie, bana yardım et! Neredeyse Yoongi'nin kıçına tekmeyi basıyordu." Jimin ağlayarak hızla arkadaşına sarıldı. Taehyung, Jimin'in ağladığını biliyordu ve bunu saklamadığını da. Bu çok kötüydü. Sarılmasına karşılık verip, birkaç sakinleştirici kelime söyleyerek onu sakinleştirmeye çalıştı. Bir süre öylece kaldılar. Jimin, Taehyung'un göğüsüne doğru hıçkırırken esmer olan, ona her şeyin iyi olacağını söyledi.

"Peki ya Seokjin? Odasında olduğunu biliyorum ama bana gelip iyi misin diye sormadı bile." diye fısıldadı Jimin, sakinleşince.

"Git konuş onunla, bunu anca böyle çözersiniz." dedi Taehyung. Jimin, ihtiyacı olduğunda arkadaşının bu denli ciddi olmasını çok sevmişti. "Sen onunla konuşmaya giderken ben de pizza sipariş edeyim."

Jimin başıyla onaylayıp Jin'in odasına gitti, kapıyı açmadan önce tereddüt etmişti.

"Ne istiyorsun?" dedi Jin, kafasını bilgisayar ekranından kaldırmadan. Kabaydı...

Jimin, Jin'in dizüstü bilgisayarını alıp kapatarak hyungundan ölümcül bakışlar kazandı. Jimin derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. Ne söyleyeceğini planlamadığından aklının ona söyletmek istediği şeyleri söyledi.

"Dinle, Seokjin. Yoongi ile olan ilişkime karşı çıktığını biliyorum. Müdür ikimizi yakaladığı için az önce ayrıldık. Hayır, sevişmiyorduk, yalnızca konuşuyorduk ama konumuz bu değil. Konu senin bana sebepsizce kızgın olman. İstediğimle çıkarım ve onun benim öğretmenim olması beni durdurmaz. Seokjin, onu seviyorum. Bunu hissedebiliyorum. Onu önemsiyorum ve o da beni önemsiyor. Yoongi ile olan ilişkime karşı gelebilirsin ama bana karşı gelemezsin. Kendimi bildim bileli arkadaşız hyung! Aptal bir erkek arkadaş mevzusu yüzünden seni kaybedemem!"

Jimin ancak o an göz yaşlarının yanaklarından süzüldüğünü ve vücudunun titrediğini hissedebilmişti. Seokjin ayaklanıp, o da ağlar haldeyken genç olana sarıldı.

"Çok üzgünüm Chimchim, sana sebepsizce sinirlendiğim için çok çok çok üzgünüm. Yalnızca onun seni kullanmasından korkuyordum. Ona hâla daha güvenmiyorum, ama sana daha fazla kızgın kalamam. Özür dilerim."

Seokjin geriye çekilip pembe kıyafetinin kollarıyla Jimin'in yaşlarını sildi. Jimin de kıkırdayıp aynısını Seokjin'e yaptı. Seokjin'in özrünü ne kadar takdir ettiğini kelimelerle ifade edemezdi.

"PİZZA GELDİ KAHPELER!"

Taehyung'un mutfaktan seslendiğini duydular.

-

©friendlybleach.

teacher. [tr]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin