12

3.6K 237 41
                                    

"Uyan hyung!" diye bağırdı Taehyung. Jimin inledi ve sinir bozucu arkadaşını tekmelemeye çalıştı, ancak kaçırmıştı. "Neden bu kadar sinir bozucusun?" Jimin iç geçirdi. "Belki de bugün Pazartesi olduğu ve geç kalırsan, güzel sevgilini göremeyeceğin içindir?" dedi Taehyung ve güldü. Jimin gözlerini devirerek kalktı. Dün gece geç saatlere kadar Yoongi ile yazışmamış olmayı diledi. Muhtemelen göz altlarında torbalar vardı ve bir zombi gibi görünüyordu.

-------------

Jimin, Bay Min'den yalnızca saniyeler önce sınıfına girdi. Yüzünü bir kitabın ardına saklayarak ona bakmamaya çalıştı. Öğretmeninin tahtaya bir şeyler yazdığını duyuyordu. "Bugün yeni bir projeye başlayacaksınız. Projeniz bireysel ve Güney Kore'nin tarihi hakkında olduğu sürece istediğiniz şeyi konu alabilirsiniz." dedi derin ses.

Jimin, Seokjin ve Taehyung iç geçirdi. Hepsi bireysel projelerden nefret ediyordu.

"Şimdi başlayabilirsiniz." dedi öğretmen. Bazı öğrenciler arkadaşlarına yönelirken, bazıları da Güney Kore tarihine dair kitaplar bulabilmek için kütüphaneye gitmişlerdi. "Seokjin hyung, sen hangi konuyu yapacaksın?" Taehyung hyunguna sordu. Seokjin omuzlarını silkti, onlarla konuşmayacağı açıktı. Hâlâ Jimin'e ve Jimin'i desteklediği için Taehyung'a kızgındı. Jimin yalnızca bir randevu yüzünden, artık arkadaşça konuşamıyor oluşlarından nefret etti. Aynı zamanda arkadaşının onu desteklememesinin çocukça olduğunu düşünmüştü.

"Biliyorsun, er ya da geç sakinleşecektir. Sadece çok korumacı davranıyor." Taehyung, yüzünde üzgün bir ifade olan Jimin'e fısıldadı. "Çocuk gibi. Kiminle istersem onunla çıkabilirim." dedi Jimin. Dakikalar geçtikçe daha da sinirleniyordu. Sonunda aklına çılgınca bir fikir geldi. Bunun aptalca olduğunu biliyordu ancak tek istediği arkadaşını sinirlendirmekti.

"Hey Bay Min! Bana yardım edebilir misiniz?" dedi Jimin, öğretmenine el sallayarak. Bay Min onun masasına doğru yürüdü.

"Konu olarak 'aşk'ı ve insanların bu konu hakkındaki görüşlerini seçsem olur mu?" dedi Jimin. Seokjin gözlerinde bir şeytan varmışcasına baktı ona. Arkadaşının bununla nereye varacağını çok iyi biliyordu. Jimin bunu yaparak hem Seokjin'i sinir etmeyi hem de Yoongi'nin dikkatini çekmeyi planlıyordu. Tek taşla iki kuş.

"Ne demek istiyorsun?" Bay Min kafası karışık bir şekilde sordu. "Yasak aşkı ve insanların yıllar geçtikçe bu konu hakkında ki görüşlerinin değişimini konu almak istiyorum, demek istediğimi anladınız mı?"  dedi Jimin, Seokjin'in katil bakışlarını görmezden gelerek. Bay Min dudağını ısırıp yavaşça onayladı. "Yaratıcı." dedi ve masasına geri döndü. Jimin bunu bir evet olarak kabul edip araştırmaya başladı.

-------------

"Ne halt ediyorsun velet?" Yoongi iç geçirdi. Genç olan yine sebepsizce ofisine gelmişti.

Öte yandan Jimin onu gıcık etmekten hoşlanıyordu. Sarışın olanın onu sinir bozucu bulmadığını biliyordu, hatta Yoongi'nin ona ilgi gösterilmesinden hoşlandığına emindi. Jimin Bay Min'in karşısındaki rahat sandalyeye oturdu. "Çok sıkıldım, ve arkadaşlarımın hepsi kendi işleriyle meşgul." diye yakındı.

Öğretmen başını salladı ve öğrencilerinin makalelerini okumaya devam etti.

"Hiç eğlenceli değilsin, benimle konuş."  dedi Jimin sıkıntıyla. Bay Min tek kaşını kaldırıp ona baktı. "Ben çalışırken ofisime geliyorsun ve seni eğlendirmemi mi bekliyorsun?"

"Bilmem..." dedi Jimin başını eğip ellerine bakarak. Daha düşünceli davranması ve onu çalışırken rahatsız etmemesi gerektiğini biliyordu. Bencil ve aptal hissetmişti. "Özgüvenin aniden nereye gitti?" Öğretmen merakla sordu.

"Sence ben sinir bozucu biri miyim?" diye sordu Jimin, başı hala eğikti. Büyük olan onu sinir bozucu bulmadığını söylemek istedi, ama yapamadı. Kendi öğrencisine ondan hoşlandığını söylemek utanç verici olurdu. Ve muhtemelen bir de tuhaf. Ama zordu, çünkü Jimin şu anda açıkça üzülmüştü. Yaşlar yavaşça gözlerini dolduruyordu. "Bay Min, beni s-sinir bozucu mu buluyorsunuz?"

Bay Min çok fena halde hayır demek istiyordu. "Hyung, öyle mi?" Jimin bağırarak ayaklandı, gitmeye hazırdı. Öğretmen Jimin'in onu kolayca bırakıp gitmesinden korkmuştu, ve farketmişti ki hayır demek zorundaydı.

Jimin öğretmeni ona doğru yürürken kalbinin daha da hızlandığını hissetti. Kaçmak istiyordu ancak aynı zamanda istemiyordu da. Büyük olan ona sıcak bir kucaklaşma verdi ve Jimin başını onun omzuna yasladı. "Hayır, Park Jimin, seni sinir bozucu bulmuyorum." dedi ve genç olanı yakınına çekti. Jimin daha önce hiç bu kadar rahatlatıcı bir kucaklaşma tecrübe etmemişti. Sıcak oluşunu, onu kıymetli bir şeymişcesine tutuşunu, ve kokusunu sevmişti. O sakinleşene dek bir süre boyu rahatlatıcı sessizlik eşliğinde öylece dikildiler.

"Tekrar ne zaman randevuya çıkarız?" diye sordu Bay Min ve Jimin onun boynuna doğru kıkırdadı. "Birlikte film izlemeye gidelim. Bu hafta yeni bir film çıktığını duydum ve cidden gitmek istiyorum." dedi Jimin ve gülümsedi.

"Bu bir randevu olacak ama değil mi?" diye sordu Bay Min umutla.

"Tabii ki." dedi Jimin ve öğretmeninin yüzünü görebilmek adına yavaşça Bay Min'den ayrıldı. Park Jimin resmi olarak Min Yoongi'ye randevu teklif etmişti ve kendinden oldukça gurur duyuyordu.

-

©friendlybleach.

teacher. [tr]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin