S I F I R

8.6K 415 274
                                    

Bismillahirrahmanirrahim...

Tozpembe dünyamın güzel okurları hoş geldiniz. Diğer kitaplarıma nazaran daha farklı olacak inşallah. Beni yanlız bırakmaz ve birlikte finale kadar yolculuk yaparsak mutlu olurum..

·Lütfen başlama tarihinizi yazar mısınız?
16.05.18
.........

Herkes bir kararla yürür yolunda. Ya emindir adımlarından ya da atmak zorunda kalmıştır. Veyahut durduğu yerde durası kalmamıştır.
Attığım adım gittiğim yol benim istediğim değildi. Hatta yürüyecek yoldaş yanlış kimseydi. Benim yinede başım dikti. Haram işleyen ben değildim. Yanlış yapan ben değildim. Yolda ilerlerken yanımdan geçmekte olan kadınların sesini duyduğum halde sesimi çıkarmadım.
"Görüyor musun? Nasıl da dövmüş yine?"

"Bir akıllanmadı baksana"

"Ooo içip içip dövüyor kadını"

Gözlerimi kapatarak bir an durdum. Içimden bir estağfurullah yükledim heybeme ve gözlerimi açarak devam ettim. Uzun ve sessiz sokakta yürürken çocukların bile sessizliği beni boğuyordu. Bir daha insan çocuk kalmıyordu. Değişik bir sokakta yaşıyorduk. Genelde içki içen insanlar, yan sokakta ki biraneler ve kumarhaneler vardı. Bu sokakta çarşaf ile yürümek oldukça güçtü. Yanımdan geçen kadınlar bana iğrenerek bakarken ben içimden onlara dua etmekle yetiniyordum.

"Rabbim islah eylesin" diyordum.

Apartmanın kapısını açarak o gıcırdama sesi ile geçtim. Kapısını kapatmaksızın hareket ettiğimde aynı gıcırdama sesiyle kapanıp çarpması bir oldu. Çarpacağını düşünmediğim için bir an ürktüm ama sorun değildi. Uyuşuk adımlar ile gerekse bazen ayaklarımı sürüye sürüye merdivenlere yöneldim. Elimde ki iki posetin diğerini de bir elime alarak merdivenlerın tutunma yerlerinden tutunup kendimi çeke çeke çıktım. Nedeni ise bacağımın daha yeni iyileşmesiydi.

Kapının önüne gelerek cebimden anahtarı çıkartıp kapının deliğine sokuşturdum. Girmediği için elimdeki eşyaları yere bırakmak zorunda kaldım. Ikinci denemede kapı açılınca derin bir nefes alıp ayakkabılarımı çıkartıp ayakkabılığa bıraktım. Yerdeki posetlere uzanarak aldım ve kapıyı örterek içeriye geçtim. Mutfağa bıraktığım poşetlerin ardından üzerimi değiştirerek saate baktım. Kerahat vaktine az kaldığı için hızla lavaboya geçtim. Abdestimi alarak annemin köyden gönderdiği namaz elbisemi giydim. Tulbentimi de bağlayarak namaza durdum.

Huzur da olduğum tek yerdi.
Beni buradan soyutlayan tek sebepti.
Tadili erkana riayet etmeye çalışarak yani yaptığım rukunlarin hakkını vererek kılmaya çalıştım. Namazdan sonra gözyaşlarım ile Rabbimle dertleştim.

Derdimi bilen, beni benden iyi bilen başka kimse yoktu. Yaşadığım sıkıntıları anlatacak kimsem yoktu.

Tam tamına bir yıldır buradaydım. Bir yıldır nefes almadan yaşıyordum. Hayallerim vardı benim. Birer balon halinde beni bekleyen. Ama teker teker patlattılar teker teker indirdiler umutlarımı.
Şimdi toparlanmam çok güçtü. Ayağa kalkmam çok zordu. Yine de Rabbim isterse olurdu. Ümitsizlik müslümana yakışmazdı. En çok istediğim şeylerden birisi öğretmen olmaktı. Onun hayali ile büyümüştüm. Ama nasip olmamıştı. Babam orta okuldan sonra göndermemisti. Kız çocuğu okumaz deyip evde tutmuş. Yapamayacagim işleri bile üzerime yıkmıştı. Annem bana kıyamasa bile babama karşı gelmezdi. Bense susar ve yapardım. Şu anki gibi. Bir annem severdi beni onu da bir yıldır görmüyordum. Yani evden çıktığım günden beri. Yani ben benden geçtiğim günden beri...

Savaş gelmeden yemekleri yapmam gerekiyordu. Zaten bir tek yemek yemeye ve yatmaya geliyordu. Ne yapar ne eder bilmezdim. Kokusundan içki içtiğini bilirdim bana başka açıklama da yapmazdı. Böyle cicim ayı falan yaşamadık. Evlendiğim gün bile dövdü. Kazandığı para helal mi haram mı bilmediğim için evde boncuk işliyordum. Teslim etmeye gittiğim gün ise kendi yiyeceğim kadar sebze, ekmek ve su alıyordum. Onun yemeğini kendi aldıklarından yapıyordum.

Gönül BağıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon