Salıncak Kavgası

9.1K 550 352
                                    

Jimin sabah huzurlu bir güne gözlerini açmıştı. Yedi yaşından beri böyle rahat uyumamıştı. Kafasının üstünde saçlarından ensesine gelen nefes ile titredi. Dün olanlara üzülesi gelmiyor hatta mutlu oluyordu. İçindeki kurt mutluydu kendine alfa bulduğundan. Jimin kafasını kaldırmış ve hala uyuyan alfasına bakmıştı. Çok fazla yakışıklıydı. Kendisine yediremicek kadar yakışıklıydı. Onu izlemeye devam ederken karnının acıktığını hissetmiş ve alfasını uyandırmaya çalışmıştı. Uyanmayan alfa üstüne birde jimine iyicene sarılmış ve kalkmasını zorlaştırmıştı. Jimin ise biraz oyundan zarar gelmez diyerekten yatağın yanındaki bardağa ulaşmaya çalışmıştı. Başarısız olduğunda ise elini biraz kaldırmış ve suyun avcuna gelmesini sağlamıştı. Gücünü cidden seviyordu. Elindeki suyu havada kalp şekline sokmuş ve suratına doğru bırakmıştı jimin. Jungkook ise Jimin' i yan tarafa fırlatmış ve derin bir nefes alarak doğrulmuştu yerinde. Şaşkınlıkla etrafına bakarken tavana bakarak kahkaha atan omegasını görünce oda ufak bir tebessüm etmişti. Çok yakıştırmıştı Jimin' e gülmeyi. Birden Jimin'in üstüne çıkmış ve yüzlerini yaklaştırmıştı. Jimin ise gülmeyi kesmiş şaşkınlıkla Jungkooka bakıyordu.

"Söyle bakalım element kraliçesi.
Neden öperek uyandırmak yerine böyle bir yol seçtin?"

Jungkook' un gülerek söylemesi Jimin' ide güldürmüş ve cilveli bir şekilde konuşmasını sağlamıştı.

"Uyanmadınki. Bende böyle kaldırdım. Çok komiktin."

Jimin tekrardan gülünce Jungkook'un kalbi teklemişti. Hissetmişti Jungkook miniği ona alışıyordu. Aynı onunda ona alışması gibi.

"Sen eğer her sabah böyle güleceksen ben böyle uyandırılmaya razıyım ama şimdi sabah öpücüğümü istiyorum."

Jungkook mest olmuş sesi ile konuşup dudaklarını büzünce Jimin hayır diyememiş ve dudaklarını buluşturmuştu. Tam geri çekilecekken Jungkook izin vermemiş ve çilek tadı gelen dudakları biraz daha emmişti.
Sonunda ayrıldıklarında Jungkook biraz doğrulmuş ve jiminin üstünden kalkmıştı. Ellerini birleştirip bir şey söyledikten sonra avcunda bir saydam balon oluşmuş ve içindede bir okka gülü belirmişti. Jimin hayranlıkla parlayan kürenin içine baktığında Jungkook bir kez daha kalbinin teklemesine engel olamamıştı. Jungkook bir eli ile jiminin avcunu açmış ve elindeki küreyi onun eline vermişti. Jimin hayranlıkla küreye bakarken jungkook' un avcunu kapatması ile küre patlamış gül jiminin eline düşmüştü. Jimin gülü suya çevirmiş ve kırmızı suyu içmişti. Gözleri kırmızı olan jimin jungkook'un kurdunu uyarsada Jungkook engel olmuştu kendine. Çalınan kapı ile jungkook jimin'i yatağın içine sokmuş ve gözlerini normale çevirmesini beklemişti.

"Gir"

İçeri giren koruma yere bakarak konuşmuştu.

"Efendim Min Yoongi Ve Min Hoseok uyandı. Sizi bekliyorlar. Kahvaltıyı dışarıda yapacakmışsınız."

"Tamam çıkabilirsin."

Eğilerek dışarı çıkan görevliden sonra jungkook Jimin ile giyinmiş ve dışarı çıkmıştı. Kapıda iki tane arkası dönük sarı kafa görünce ikiside şaşırmıştı çünkü Yoongi nin saçları siyah, Hoseok un ise kırmızıydı. Bu demek oluyorki eşleşmişlerdi. Yerinde dona kalan Jimin hızlıca abisinin sırtına atlamıştı.

"Abi yapmadım, birleşmedim de! Namusumuzu kirletmedim de."

Jimin dramatik bir şekilde söyleyince herkes gülmüş ve dışarıda hazırlanan arabalarına gitmişlerdi. Uzun bir yolculuktan sonra durdukları mekan açlığa dayanmalarına değmişti. Göl kenarında olan geniş alanda bir masa tutmuş ve güzelce kahvaltılarını yapmışlardı. Jimin arada bir elindeki yiyeceklerden göldeki ördeklere atıyor ve Jungkooktan azar yiyordu.

"Artık kendin yermisin? Senden çok ördekler yedi."

Jungkook hafif öfeyle söyleyince Yoongi ortam gerginleşmesin diye alayla konuştu.

"Anne sen misin?"

Yoongi nin konuşması ile herkes kahkaha ile gülmüştü. Jungkook hala yemekleri göle atan sevgilisini kendine çevirmiş ve kendi yedirmeye başlamıştı.

"Ya doydum bıraksana!"

"Ye şunu!"

Yoongi' den '•'

Yanımdaki artık gerçekten eşim olan adama baktım. Dün gece aklıma gelince dudağımı dişlemeden edemedim. Unutulmaz gecemi düşünürken miyavlama sesi ile herkes yere bakmıştı. Bir kedi yerde Hoseok'un bacağına sürtünüyordu. Hoseok kediyi kucağına aldığında istemeden hırlamıştım. Hoseok ise sinirle bana bakmıştı.

"Hırlama yavruma! Onu korkutmuşsun."

Dediği şey ile dona kalmıştım. Ne yani onun gücü hayvanların özelliklerinimi taşımaktı? Ben onu sivri şeyler çıkarıyor sanmıştım vücudundan. Jimin' in sorusu ile herkes Hoseok' a dönmüştü.

"Ne diyor hyung?"

Hoseok kediye dönmüş ve bir kaç saniye göz göze gelmişlerdi.

"Ne diyecek? Yoongiden korkmuş."

Hoseok yüzünü buruşturarak bana bakmıştı. Ne yani sevmiyordum kedileri.

"Bakma öyle ona garson çağır yoongi. Süt iste yoongi. Yoongi ne bekliyorsun deli mi edeceksin beni!"

Hoseok' un bağırması ile yerimden sıçrayarak koşarak süt almaya gittim. Herkes ona şaşkınlıkla bakarken  o kimseyi umursamamıştı bile. Haşin erkeğim benim. Garsondan aldığım tabaktaki süt ile Hoseok un yanına gidip masaya koymuştum. Kedi ise masaya çıkıp sütü içmeye başlamıştı.

"Yoongi ben bu kediyi evlatlık edinmek istiyorum."

Dediği şey ile az kalsın gözlerim şaşı kalıyordu. Ne demek kedi evlat edinmek!

"Hayatım, bir tanem neden bir kurt yerine tüy yumağı?"

Kedi ile aynı anda tıslayan Hoseok beni korkutmadı değil.

"Tamam hayatım sen nasıl istersen."

Hoseok ise göz devirmiş ve gözlerimin içine bakarak içinden düşünmüştü.

'Sakın ona bir şey yapayım deme. Aksi takdirde babasız büyür bu kedi.'

Ortaya attığı tehtid ile yutkunmuştum. Sonuçta o bir kaplanında özelliğini taşıyordu. Beni tek hamlede öldürebilirdi.

Kahvaltı bittikten sonra herkes kalkmış Hoseok da elindeki yavru kediyi çocuk tutar gibi tutmuş ve arabaya ilerlemişti. Bir kaç saat daha araba ile ilerledikten sonra arabayı Jungkook durdurmuş ve aşağı inmiştik. Hizmetliler evi hazırladığından hemen içeri geçmiştik. Bavullar aşağı indirilmişti. Demekki kıyafetleri yerleştirmişlerdi. Dışardan gelen çığlık ile jungkook ile bahçeye fırlamıştık.

"Salıncak!"

"İlk ben bineceğim!"

"Uzak dur!"

Sonunda bitti. Umarım hoşunuza gitmiştir.🙂

Takip etmeyi unutmasın instada dolananlar☺☺☺

Kore_melodisi

Veliaht Prens - JikookWhere stories live. Discover now