8.Bölüm

21.4K 1.3K 31
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba arkadaşlar. Öncelikle bu uzun aradan ötürü çok çok özür diliyorum ancak sanırım bir süre böyle olacak hamileliğim pek iyi geçmiyor maalesef. Bulantılar ve halsizlik yazmama engel oluyor. Bir süre daha bana anlayış göstermenizi umuyorum…

Geçen süreçte yeni bölüm atamıyor olmama rağmen hikâyeme olan katkılarınız beni hem duygulandırdı hem de çok mutlu etti. Bu yeni bölümde de voteleri ve yorumlarınızı eksik etmemenizi temenni ediyorum. Çok teşekkür ediyorum ve keyifli okumalar diliyorum…

Ebru yeni görmüş gibi Kerim’in yanındaki bayana döndü. Bu sırada Kerime biraz daha yaklaşmış bir omzuyla da ona yaslanmıştı.

“Ah Sena sende mi buradaydın?” dedi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle.

Sena, üniversite yıllarında iyi kötü birçok şey paylaştığı dostu… Aynı evi, yemeğini paylaştığı dostu... Onun eksik olduğu konularda kendi derslerini bir kenara bırakıp onun eksik konularını anlattığı dostu…

İhanet dosttan gelince daha acı oluyordu en acı zamanında gelince çok daha acı…

 Ebru Sena’nın yaptığını düşünürken, Sena da onu süzmeye devam ediyordu. Kerim de bu iki kadın arasındaki soğuk havayı fark etmişti. Ebrunun normal şartlarda kendisine bu şekilde yaklaşması pek olası değildi neden kendisine bu şekilde yaklaşmıştı ki şimdi?

 Henüz onu tanıyalı bir gün bile olmamıştı ama onun bu şekilde davranmayacak bir kız olduğunu anlaması için yeterli bir süreydi onun için, seminer boyunca Ebru’yu izlemiş bir saniye bile gözlerini onun duru güzelliğinden, masum bakışlarından alamamıştı. İşini yaparken deyim yerindeyse profesyonelliğini konuşturmuştu. Bu Yalçın denen adam canını sıksa da Ebru’nun peşini kolay bırakmaya niyeti yoktu.

Yalçınla evli değillerdi. ‘En kötü ihtimal sevgili olabilirler, yine de şans benden yana’ diye düşünmeden edemedi. Seminerin ardından verilen kokteylde Ebrunun birkaç misafirle İngilizce dışında Fransızca da konuşması onu hiç şaşırtmadı. Henüz bir gün olmadan bir sürü meziyetini öğrendiği bu kız sürprizlerle doluydu.

Aslında onu bu kadar çeken şeyde buydu. Ebru’nun diğer kızlardan daha dolu oluşu ama bununla övünüp böbürlenmemesi. Yaşıtları gibi değildi.

Bakışları bir bilge gibi, duruşu ve davranışları oldukça asildi. Alkol almadığını da fark etmişti. Şuan karşısında Ebruyla ikisini süzen Sena adındaki bu kadından çok daha farklıydı. Ebrunun yüzüne bakınca huzur buluyordu insan, Sena ise daha çok dişiliğini ön plana çıkarıyordu. Bu iki kadın arasındaki sorunu merak etmeden edemedi.

Sena’nın öksürüğü ile dikkatini söylediklerine verdi

 “Merhaba Ebru” demişti Sena. Ebrunun kendisiyle konuşacağını tahmin etmemişti. Ayrıca Kerim denen bu yakışıklı adamla bir yakınlığı olabileceğini de düşünmemişti. Önce gerildi bu duruma ama sonra yaptıkları aklına geldiğinde buna hakkı olmadığını anladı. Üstelik Ebru’ya attığı kazığa rağmen Ebru onu büyük bir dertten kurtarmıştı. Neredeyse kendi hayatına mal oluyordu ama buna rağmen onu çaresiz bir başına bırakıp terk etmemişti orada… Aslında ondan af dilemeliydi ama gururu buna engel oluyordu. Hem nasılsa Ebru onu affetmeyecekti.

“Seni bu seminerde göreceğimi düşünmemiştim. Davetiyenin üzerinde benimde adım yazıyordu. Gelmezsin diye düşünüyordum.” Dedi Ebru

“Bende beni görmezden geleceğini düşünmüştüm.”

 “Evet, bu kolay olurdu.” Birkaç dakika sessizlikten sonra Sena cevap verdi

“Eski neşene kavuşmana sevindim Ebru bunu bütün samimiyetimle söylüyorum” Kerim Sena’nın sözlerindeki samimiyeti algılayabiliyordu. Ama Ebrunun yüzündeki ifade hiçbir şey belli etmiyordu. Gözlerindeki hüznün sebebi bu kızın yaptıkları mıydı yoksa?

Tarçın KokusuWhere stories live. Discover now