10. Bölüm

22.2K 1.3K 27
                                    

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba arkadaşlar :) Umuyorum bu uzun ayrılık için bana kırılmamışsınızdır. Hepinizin anlayışına sığınıyorum malum durumumdan dolayı.

Size güzel bir haberim var bir kızım olacağını öğrendim ve sizden isim önerileri bekliyorum. Bir türlü isim bulamıyorum…

Bu arada sevgili kardeşim @Dusesinizz başımın etini yemekle kalmadı türlü türlü enrikalara da başvurdu bölümü yazmam için :) Kendisini bu inatçılığından dolayı tebrik ediyor bölümü kendisine ithaf ediyorum :)

Bölüm için yorum ve votelerinizi eksik etmemenizi rica ediyorum.

50+ vote de yeni bölüm sizlerle olacak hadi bakalım pamuk eller klavyelere :)

Ebrunun göz kapakları gittikçe ağırlaşmaya başlamıştı. Ama direniyordu önce çocukları teslim edecek ölüme gözlerini öyle kapatacaktı. Arabanın kapısının açılmasıyla kucağındaki bebeği hemen biri aldı. Kimin aldığını görememişti bilinci gittikçe kapanıyordu. Samet’in sesini duydu çok uzaklardan…

“Anne” diyordu. Tek bir kelime Ebru’ya derin bir huzur katmıştı. Birinin onu kucakladığını hissetti. Ve tekrar Samet’i duydu. Ama artık anlayamıyordu…

Ölü veya sağ olup olmadığını kestiremiyordu genç kız. Hiçliğin ortasında kalmış gibiydi. Onu geldikten hemen sonra ameliyata almışlardı. Her şeyi garip bir şekilde hissediyordu.  Ama hareket edemiyor veya bağıramıyordu. Bütün bedeni acıyla yanıp kavruluyordu. Dünya hayatındaki son cehennemini yaşıyordu. Çocukları düşündü elinde olmadan onları getirebilmiş miydi? Son anlarını hatırlamaya çalıştı. Ama Samet’in sesinden başka bir şey hatırlayamadı. “Anne” demişti ona… Allaha şükretti içinden nasıl bir lütuftu… Bir yetimin sevgisini kazanmak… Onu kan kaybının öldürdüğünün farkındaydı. Ama garip bir şekilde korkmuyordu. Tekrar şükretti Rabbine onun canını tamda istediği şekilde almıştı. Etrafındaki sesler giderek azalmaya başladı. Acısı da azalıyordu.

“Şoka giriyor” En son duyduğu şey bu sözlerdi…

Kendisinin de anlayamadığı bir süre hiçliğin ortasında kaldı genç kız. Bir süre sonra kâbuslar başladı. Kâbuslarının ortasında ona el uzatan biri olmuştu. Hiç tanımadığı görmediği biri…

Rüyasında başka bir ülkedeydi. Büyük bir kalabalık ve korku vardı. Herkes kaçıyordu. Kıyamet gibiydi… Bir patlama oldu. Ebru var gücüyle koşuyor öncelikle çocukları ve kadınları güvenli bir yere taşımaya çalışıyordu. İkinci patlama ona daha yakındı yere düştü. Toparlandığında tozun toprağın içerisinden kollarında bir çocukla ona doğru koşan adamı gördü. Adam yanına gelmiş ona elini uzatmıştı. ‘Hadi’ diyordu. ‘Hadi tut elimi daha çok işimiz var’… Ebru bu elin güvenli olduğunu hissediyordu. Onu kurtaracağını ona yardıma geldiğini ama onu düşündüren başka bir şey vardı. Gideceği başka bir yer. Gitmek istediği… Genç adamın yüzüne tekrar baktı. Çok saf, çok temizdi. Yüzünde değişik bir ışık vardı. Güven veriyordu. Bir melek olduğunu düşündü onun,  kurtarıcı melek…

Genç adamın gözlerinden bakışlarını ayırmadan elini yavaşça avucuna bıraktı. Yüzündeki kocaman güzel gülümseme ışığını daha da artırmıştı. Hissettiği duyguyla bir anda gözlerini açtı. Hasta yataklarının birinde yatıyordu. Samet yanına kıvrılmıştı her zamanki gibi. Bir elini sıkıca tutmuştu. Ona seslenmek istedi ama boğazı kurumuştu. Diğer eliyle çocuğun başını okşadı. Samet bu sırada hemen uyanmış ve sevinçle hem alamaya hem de bağırmaya başlamıştı.

Tarçın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin