15. BÖLÜM

5.5K 184 21
                                    


''Ne yapıyorsun, sen?''

Dakikalardır telefona eğmiş olduğum başımı kaldırırken ne kadar uyuştuğunu fark ettim ve ağrıyla sızlandım. Bakışlarımı, Toprak'a çevirirken ''Hiç.'' diyerek geçiştirdim. Mütemadiyen telefonun üzerinde tuttuğum bakışlarım ve sürekli olarak tuşlarda gezinen parmaklarımın dikkatinden kaçmaması normaldi tabii.

''Ne yapıyorsun'' dedi tekrardan, kelimelerin üstüne basa basa.

Göz devirmeden edemedim, meraklı birine de benzemiyordu ama bu ilgisine anlam vermek zordu. Telefondaki not defteri sekmesini kapatırken ''Önemsiz.'' diye mırıldandım. Bakışlarımı ona çevirdiğimde göz göze geldik. ''Bir şeyler yazıyordum, kendi kendime.''

''Yazma alışkanlığın mı var?'' dedi, sesi ilgili çıkmıştı. Bakışlarını yola çevirdi. Direksiyonu tutan ellerine baktım, sargısına bulaşan kanları görebiliyordum.

''Alışkanlık denilemez aslında.'' dedim, ellerimi kucağıma bırakıp. Onunla sohbet etmek tuhafıma gitmişti. Sonuçta o, karşı tarafımda sayılırdı. Ama ben onun yanındaydım bir taraftan da garipti gerçekten tüm bu yaşanılanlar. ''Canım istediğinde yazıyorum işte.''

Camdan dışarıyı seyrettim, nihayet caddeye gelmiştik.

''Eve döndüğümüzde yeni bir pansuman yapalım.'' diye mırıldandım, bakışlarımı ona çevirmeden.

''Yaparız.'' diyerek geçiştirdi. Üstüne düşmedim, benim içim rahat sayılırdı. Onu düşünüp eline pansuman yapmıştım. Uzun bir süre sessizlik oldu. Trafiğe takılmıştık, etrafımızı izledim. Camdan dışarıya dalmıştım, Bolu'ya yabancıydım. Telefonun elimden çekilmesiyle kendime gelmiştim. Doğrulup ''Ne yapıyorsun?'' dedim, sesim yüksek çıkmıştı.

Elimi ona uzattım, telefonu almak için. Elini bana doğru uzatıp, ona ulaşmaya çalışan elime engel olurken ''Uslu dur, küçük kız çocuğu.'' dedi, kaşları çatıktı. Telefona odaklanmıştı dikkatle. Son cümleyi okurken, hangi ara oraya geldiğini anlamlandırmaya çalıştım içimde. Hızlı okuyordu.

''Bu senin haritan, başkaları kendi çizdikleri kötülük yolunda dururlarken, sen kendi haritanın aydınlık yollarında yürümeye devam et.'' dedi, yazdığımı akıcı bir şekilde okurken. Elimi kendime çektim, bakışlarımı onun dışında her yerde tutmaya çalışırken. Utanmamış değildim, düşüncelerimi böyle onun ağzından duymak beni rahatsız etmişti.

Uzattığı telefonu hırsla elinden alıp bakışlarımı dışarıya çevirdim. ''Bu yaptığın çok yanlış.'' diye söylendim, dudaklarımı utançla ısırırken. Kişisel bölgem tahrip edilmişti.

''İçine iyilik meleği kaçmış senin.'' dedi, düz bir sesle. Trafik akmaya başlamıştı. ''Yok kimliğini kaybetme, yok kötülüğe kötülükle karşılık verme. Böyle bir dünya yok.''

Ona döndüm. Onun da bakışları bana çevrildi. ''Herkes ektiğini biçer. Sana kötülük yapan birini görmezden gelmek enayilik olur sadece.'' dedi, kendinden emin bir sesle.

Kaşlarımı çattım. ''Ya, ne alakası var?'' dedim, zaten sinirliydim yazdığımı izinsiz okuduğu için. Bir de üstüne düşüncelerimi saçma bulduğunu söylüyordu. ''Biri kötülük yapıyorsa cezasını bulur zaten, senin de kendi ruhunu kirletmene ne gerek var ki? Dünyada yeterince kötü insan var zaten, kötülük gören herkes kötü olacaksa işimiz var.'' dedim, öfkeyle.

''Seninle tartışmayacağım, iyilik perisi.'' derken sesi düzdü. O, çok sakindi ama ben gerilmiştim. Dizlerimi sallarken bakışlarımı ondan çektim.

''Asıl ben, seninle tartışmayacağım.''

Yazdığımı baştan okudum.

Başına kötü olaylar geliyor, biliyorum. Bu kadar yeter, daha fazla katlanamam dediğin olaylar. Şimdi söyleyeceğim pek rahatlatıcı bir cümle değil ama gerçek şu ki, o kötü olaylar olmaya devam edecek. İnsanlar, yaptıkları şeylerde sınırlarını zorlayacaklar. Öfkeleneceksin, üzüleceksin. Sana söyleyeceğim şu ki, her ne olursa olsun içindeki seni sakla. Kötülük görmek, kötülük yapmak için bahanen olmasın. Olaylar karşısında kimliğini kaybetme. Kötülüğe kötülükle karşılık verme. O kadar çok kötü insan var ki, sen bu dünyadaki nadir insanlardan birisin. İçindeki seni koru. Bu senin haritan, başkaları kendi çizdikleri kötülük yolunda dururlarken, sen kendi haritanın aydınlık yollarında yürümeye devam et.

AŞK KUYTUSUWhere stories live. Discover now