Medarat Yılanı❦

2.1K 167 434
                                    

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen. Vote/yorum bekliyorum. Bu kadar hızlı gelen bölümler bunu hakkediyor. :)

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :) Bölüm Şarkısı : "In The End" Linkin Park Cinematic Cover (feat. Jung Youth & Fleurie) // Produced by Tommee Profitt

Medyada haritayı yükledim. Detaylı incelemek için bölüm olarak haritayı paylaştım.

Aşağıda Mithra, Vilraj ve Rithu var.

İyi okumalar!

Yayınlanma : 30.07.2018 (23:25)

Sashibai Şahlığı - Başkent : Ghunda- Kılıç Sarayı

Asenath

Elimdeki şarap kadehi ile Ghunda'yı izliyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Elimdeki şarap kadehi ile Ghunda'yı izliyordum. Burası çok farklıydı. Benim kralllığım gibi değildi. Medarat oldukça özeldi, güzeldi. Çöl topraklarına, egzotik ormanlara sahiptim. Zıtlıkların ülkesiydi ve hükümdar bendim. Ulu Kraliçe Snaryta benim ülkemi kurmuştu ve üstün Medaratlıları tek bir ülke altına toplamıştı. Biz yaratıcının seçtiği, üstün ve kutsal millettik. Diğer ırklar, bize köle olmalılardı. Yüce ulusum için elimden geleni yapacaktım. Tanrıça, Snaryta ve onun soyunu seçmişti. Bu seçilmişliğin verdiği güçle, yönetecek ve savaşacaktık.

Sashibai bambaşka bir ülkeydi. Bunu sınırlarına girdiğimde hissetmiştim. Ghunda'da da Şah ve ailesi ile tanışınca ise, emin olmuştum. Şah Naresh'i sevmiştim. İyi bir düşman olacaktı, güçlü bir düşman olacaktı ve beni zorlayacaktı. Beni zorlayan insanları severdim. Basitler, sıkıcı olurdu. Zor olanlar ise, lezzetliydi. Naresh, lezzetli olacaktı.

Naresh'in annesi Anjali ise oldukça güçlüydü. Anjali, gerçekten olağanüstü bir kadındı. Hikayesini biliyordum ve ona hayran kalmıştım. Yokluktan kendisini yaratmıştı. Küllerinden doğmuştu ve muhteşem bir güçle yönetiyordu. Oğlu savaşıyordu ve Anjali yönetiyordu. Harem gibi korkunç bir yerden çıkmış ve cariyelikten şahanalık unvanına ulaşan ilk kadın olmuştu. Benim annem olsaydı, nasıl olurdu diye düşünmüyor değildim. Galiba eğlenceli olurdu.

Sandhya veya Larysa. İki isminin anlamı da ışıkla ilgiliydi. Tuhaf bir şekilde isimlerinin anlamını taşır gibiydi. Bana biricik aşkımı anımsatmıştı. Fiziksel olarak benziyorlardı. Siyah saçlar ve koyu gözler. Aynı zamanda kusursuz beyaz ten. Artanga hanedanının temel özellikleriydi. Konuşması ve tavırları ise Vityor'un yani Makpha'nın dediği gibi değildi. Daha atılgandı. Yine de zeki bir kız olduğu belliydi. Zaman zaman ona ben abinin eşiyim demek istesem de, kendimi tutuyordum. Böyle bir gerçeği açıklamak korkunç olurdu. Savaş sebebiydi ve şu an için bu savaşa gerek yoktu.

Kızım yanıma gelince ona baktım. Halasına bakışları benziyordu ama şimdi Makpha'nın haklı olduğunu anlamıştım. Küçük kızımız, Sandhya'ya benziyordu. İyi ki onu yanıma almamıştım. Zaten burada işler zordu ve bu durum çıkmaz bir hal halırdı.

Ateşin KurbanıWhere stories live. Discover now