0.7

2.9K 240 91
                                    

           

''Hee Ran!'' So Ri'nin ses tonu sınıfı doldurduğunda okumaya çalıştığım kitabı bir kenara bıraktım. ''Ne oluyor?'' Aceleci ve birazda endişeli duruyordu. Kaşlarım merakla çatılırken ayaklandım çünkü bir sorun var gibi görünüyordu. ''Minyeok, Henry'i sıkıştırmış. Herkes izliyor.'' Damarlarımda dolaşan onca kan bir anda durup, sinirlerimde sıkıştığında öfkeyle dolduğum barizdi. Okulumda bulunan ve kendisini kabadayı zanneden birkaç erkeğe ses çıkarmanın zamanı gelmiş, geçiyordu, ben durmak bilmiyordum. ''Gidelim.''

Doğrusu, ikisi arasındaki problemi biliyordum ama o kadar saçmaydı ki, bilmiyor gibi yapıyordum. Kim birisine, sadece kız arkadaşıyla çarpıştığı için zıt giderdi? Minyeok güzel yüzü aksine çirkin bir beyine sahipti. Bu onu itici yapıyor, bende ise Henry'i koruma isteğini dışarı çıkartmama yardımcı oluyordu. Bir nevi işime geliyordu.

Burun buruna birbirleriyle inatlaştığını gördüğüm iki bedene olabildiğince hızlı ilerledim. ''Çekilin!'' Parmaklarım ondan kısa olan çocuğun göğsüne koyulmuş dirseğe tırmanırken yüzüm gergindi, tıpkı kaslarım gibi. ''Çek şu pis gövdeni arkadaşımın üzerinden!'' Dikkati dağıldığı için sendeleyen Minyeok bana alayla baktığında kızgındı, bunu hızlı nefes alışverişlerinden anlamak basitti. ''Drama kraliçemiz işte burada!'' Bana doğru eğildiğinde gözlerine bakıyordum. ''Peki Hee-si, senin sahnen tam olarak nerede başlıyor?'' Dişlerimin arasından konuşmaya başladığımda suratımın kırmızıya boyandığını biliyordum. ''Sen nerede başlamasını istersin, Minyeok? Bacaklarının arasına geçirdiğim dizimden sonra mı, yüzünün üzerinde oluşacak yumruk izinden sonra mı yoksa en kötüsü, bolca mineral içeren tükürüğümle birazcık temizlenecek yüze sahip olduktan sonra mı? Sen seç, hadi.'' Bir cevap vermediğinde bağırdım. ''İnsanların üzerine gitmeyi kes, mankafa. Yaptığınız tek şey hayatınız boyunca sahip olamayacağınız şeyleri tırnaklarıyla kazanan kişilerle uğraşmak. Git, git ve kendini becer.'' Göğsüne sertçe vurduktan daha sonra iki büklüm olan arkadaşımı kollarıma aldım.

Kalabalık hala yerini koruyorken onlara attığım sert bakışlarımı sonlandıramadım, ta ki birisini görene kadar. Elleri cebinde, başını hafif yana kırmış ve yanındaki Yuta abi ile beni izleyen Jaehyun, tüm hareketlerimi kısıtlamıştı. Yani, öyle ki bir an Henry'i ellerim arasından kayıp gitmesine izin vererek düşmesine sebep oluyordum. ''Üzgünüm.'' Diye mırıldandıktan hemen sonra önüme döndüm ve onu sağ salim revire götürdüm. ''Teşekkürler.'' Bayık gözleriyle zar zor söylendiği kelimeleri anlayıp sadece tebessüm ettiğimde odadan çıkmak üzereydim.

Titreyen telefonum ile bir kenara geçtim ve mesaja bakmaya başladım.





jaehYun:

Güzel kelimelerdi

Ve güzel bir duruştu, Ran-si

Olduğun kişiyle gurur duymalısın


Olduğun kişiyle gurur duymalısın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.










**


hee ran'ı sevin

o sizi sevior


nasıldı ama

gerçi jaehyun yoktu ama OLSUWENGLWEJKGLKWEJFIWEJFWEFJ


yorumlarınızı bekliyorum, mwuuuuuuuuuuuuah<28

pacify her || jung jaehyunWhere stories live. Discover now