1.6

2.5K 206 69
                                    


           

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

           


Ağlıyordum.

Sağ yanağım gözyaşlarım yüzünden ıslanıp ve acısını maksimuma çıkarırken, bacaklarımı kendime çekmiş, sadece ağlıyordum. Başka yapabilecek bir şeyim yok gibiydi, tüm hareket yeteneğim elimden alınmışta dilim kesilmişti sanki. Canım yanıyordu ama ağzımı açıp birkaç cümle söyleyemiyordum. Esen rüzgar bedenime çarparken yapma diyemiyordum, kıyıya vuran denizin dalgalarına bakıp git buradan diyemiyordum. Ben çok güçsüzdüm. Gerçek buydu işte. Kimse Min Hee Ran aslında nasıl birisiydi bilmezdi. Bilemezlerdi.

Hıçkırığım boş sahilde yankılanıp tekrar bana ulaştığında kurtuluş yolum yoktu. Yaşamak zorundaydım, farkındaydım. Kimse bana yardım etmeyecekti, bu çukurun içinden tırnaklarımı kıra kıra ben çıkacaktım ama ben yapacaktım. Bu esareti yine ben bitirecektim.  Kışa son verip güneşin gökyüzünü ele geçirmesine yine ben yardım edecektim.

Ama ilk defa sığınmak istiyordum. Küçüklüğümden beri maruz kaldığım bu işkenceyi birilerinin bitirmesini, birilerinin beni kucaklamasını istiyordum. Dizlerimde ki bağlar benim tekrar dikebileceğim kadar güçlü değillerdi. Çökerlerse, çökerdim.

Elimin tersiyle gözlerimi sildim ve görebildiğimden emin olduktan sonra telefonumu uçak modundan çıkarıp, aramak istediğim o ismin üstüne tıkladım. Gece saat iki buçuktu, uyumadığını biliyordum. Sanki, şansımaymış gibi birkaç çalıştan sonra sesini duydum. ''Merhaba?'' Dedi, tebessüm ettiğini tahmin ediyordum. ''Jaehyun...'' Gülümserken konuşmak istedim. Küçük bir tebessüm sunmak ve iyiymiş gibi davranmak istiyordum ama olmuyordu. Bunu o kadar uzun süredir yapıyordum ki, artık bedenim daha  fazla rolü kaldırmıyordu. ''Hee Ran? Sen... ağlıyor musun?'' Nasıl anladığını sormak istemedim, sadece boğazımı temizledim.

''Ben gideceğim.'' Diye mırıldandım bir çırpıda. ''Sana ulaşamadan yolumu kesecekler. Ne yapacağım?'' Birkaç saniye nefes aldığını düşünmedim. ''O ne demek?'' Sesi çok kısıktı şimdi. Bu sefer yüksek bir hıçkırığı onunla paylaşmaktan çekinmedim. ''Gideceğim. Beni seviyor musun?''

Sessiz kaldı ama ben çok şey anladım.

''Neden ağlıyorsun?''

''Çünkü böyle hayal etmedim.'' Omuzlarım çökmüştü bir anda. ''İçimdeki umut kırıntıları artık toz, anlıyor musun? Bana izin vermiyorlar.'' Kıkırdadım. Delirmiş gibi hissediyordum, beynim uyuşmuştu sanki. ''Beni gönderecekler, Jaehyun. Ama sen benim hep, gamzeli çocuğum olarak kalacaksın.''

Telefonu yüzüne kapattıktan sonra yukarıya baktım.

''Onu hep hatırlayacağım, değil mi? Amerika'da olsam dahi, kalbim sadece onun için atacak. Böyle.. böyle olacak. ''


Gerçekten, böyle olacak mıydı?

pacify her || jung jaehyunWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu