Bahar'dan
Hastanedeki işimi bitirip çıkmak için hazırlandım. Yavuz'un sesini duymak iyi gelmişti. İki gün olmuştu gideli ve ben onu çok özlemiştim. O iyi olsun da, ben beklerim onu. Yavuz yokken ben de hastaneye geliyordum gündüzleri. Onun bunun için itiraz etmesini, benim itirazlarımı dinlemeyip beni sürekli kucağında taşımasını bile çok özlemiştim. Aklımdakilerle iç çekip gülümsedim. Koltuk değnekleriyle ayağa kalkmıştım ki Nazlı geldi neşeyle.
"Hah, yetiştim bu sefer çıkmadan."
Gülerek baktım Nazlı'ya. Yavuz yokken beni yalnız bırakmak istememişti. Akşamları benimle eve dönüyor, gece de bizde kalıyordu. Canım benim. Hemen gelip kolumu tuttu.
"Yardım edeyim mi?"
"Sen sadece çantamı alsan yeter Nazlı."
"Tamam."
Nazlı çantamı alınca çıktık odadan.
"Nazlı, hemşirelerden rica eder misin bize bir taksi çağırsınlar."
"Tamam canım."
Nazlı önden önden gidip hemşireyle konuştu. Sonra yanıma gelip benimle yürümeye devam etti.
"Bizimkiler ne zaman dönecekler Bahar?"
"Bana mı soruyorsun? Baban daha iyi bilmez mi?"
"Bilir bilir de soramıyorum ki. Zaten takık Ateş'e. Hiç fitili ateşlemeyeyim şimdi. Hem sen Yavuz abiyle konuşmuyor musun?"
Gülerek çevirdim başımı. Niye babasına soramadığını biliyordum tabi ki. Takılıyordum arkadaşıma.
"Konuşuyoruz canım. Birkaç saat önce konuştuk. Yakında geleceklermiş."
Nazlı neşeyle döndü bana.
"Oh çok şükür."
Ben de onun neşesine güldüm. O sırada taksi gelince o tarafa yürümeye başladık biz de. Deli kız. Ne Ateş'ten vazgeçebiliyor, ne de babasını ikna edebiliyordu. Kolay mı sevdiğinden vazgeçmesi? Ben de Yavuz'dan vazgeçmezdim asla. Onsuz yaşayamazdım ki ben. Taksiye binip evin yolunu tuttuk. Gel artık sevdiğim. Ben çok özledim seni.
———————-
Leyla önde diğerleri arkada hızla girdiler hastaneye. Kopuk'u görünce onun olduğu tarafa doğru hızlandırdılar adımlarını. Kopuk da onları görünce mahçupça eğdi başını. Leyla gelip kollarını tuttu.
"Kopuk Yavuz nasıl? Ne oldu?"
"Ben koruyamadım Yavuz komutanımı, uyaramadım, anlamadım oynanan oyunu, hepsi benim yüzümden."
Kopuk ağlamaklı bir halde konuşuyordu. Sinan gelip elini yüzüne getirdi.
"Kopuk sakin ol, senin bir suçun yok. Ne oldu Yavuz'a?"
Kopuk gözlerini silip konuştu.
"Bilmiyorum. Ben tutulduğu yere gidip gizlendim. Sonra Dragan bütün adamalarını alıp gitti. Ben de korktum Yavuz komutanımı öldürdü mü diye. Hemen içeri girip aradım onu. Sonra baygın halde buldum. Nabzı çok yavaştı ama yarası falan yoktu. Ne oldu bilmiyorum."
Kopuk'un dedikleriyle anlamaz anlamaz baktılar birbirlerine. Dragan Yavuz'u nasıl olmuş da öldürmeden bırakmıştı? Yarası yoksa neden baygındı? Hiçbir şey anlamamışlardı. Hepsi tedirgince doktorun çıkmasını beklerken, Hamit ve Yıldırım geldiler hızla. Onlar konuşamadan doktor çıktı dışarı. Hemen etrafına toplandılar.
"Doktor durumu nasıl?"
"Durum biraz karışık."
Hamit biraz öne çıkıp kaşlarını çattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...