Bahar'dan
Dış kapıyı açıp çıktım evden. Tam bahçe kapısına gelmiştim ki, görmeyi hiç beklemediğim bir yüzle burun buruna geldim. Ben gözlerimi açmış şaşkınca bakarken, Sinan kaşlarını çatmış bakıyordu bana.
"Sinan."
"Bahar."
Ne diyeceğimi bilemeden kaldım öyle. Sinan da hala aynı ifadeyle bakıyordu bana.
"Hayrola, nereye böyle sabah sabah?"
Bakışlarımı etrafta gezdirip konuştum.
"Şey ben, markete gidiyorum. Ekmek alacağım."
"Hıı, öyle mi? Peki bu silah ne elindeki?"
Başımı eğip elimdeki silaha baktım. Ardından tekrar Sinan'a kaldırdım başımı. Sıkıntıyla nefes verip büktüm dudaklarımı.
"Sinan ben..."
"Sen, hayatının en saçma şeyini yapmak üzereydin Bahar. Niye bize bir şey anlatmıyorsun, niye o şerefsiz herife boyun eğiyorsun? Biz burda neciyiz Bahar?"
Sinan'ın sitem eden ses tonuna eğdim başımı.
"Ben mecburdum. Yavuz'u kurtarmak için bunu yapmaya mecburdum" başımı kaldırıp devam ettim "hem sen dedin, hiçbir yolu yok dedin, Yavuz hapse girecek dedin. Ne yapsaydım, elime gelen bu fırsatı geri mi çevirseydim?"
Sinan elimdeki silahı işaret ederek konuştu.
"Eline gelen fırsat bu mu Bahar? Hem bu silahı niye aldın? Fırat senden onunla gitmeni istemedi mi? Bunu niye aldın?"
Ben bir şey demeden bakarken Sinan dehşetle açtı gözlerini.
"Fırat'ı öldürecek miydin? Bahar sen delirdin mi? Bir şerefsiz yüzünden hayatını mı mahfedecektin? Bahar sen akıllı zeki bir kadınsın. Nasıl böyle bir şey yapmayı geçirirsin aklından?"
Ağlayarak bağırmaya başladım.
"Çünkü başka çarem yoktu! Çünkü Fırat beni tehdit etti. Yavuz'u, oğullarımı öldürmekle tehdit etti! Sizin şu hala yakalayamadığınız köstebek benim çocuklarımın dibine kadar girip fotoğraflarını çekti. Bizim burnumuzun dibine kadar gelip Yavuz'la benim fotoğraflarımızı çekti! Öldürüm dedi! Eğer benimle gelmezsen, birine bir şey söylersen onları öldürürüm dedi! Onunla da gidemezdim hiçbir yere. Yavuz'a da kendime de yapamazdım bunu. Kimseye de bir şey anlatamazdım. Ben de öldürecektim onu! Ya ne yapsaydım, izin mi verseydim ailemi öldürmesine? Ya da siz daha bu hainin kim olduğunu dahi bilmezken, ne kadar yakınınıza girdiğini bilmezken gelip sizden yardım mı isteseydim?!"
Sinan bir şey demeden dişlerini sıkmış mahçup şekilde bakıyordu. Ardından yutkunup yaklaştı bana.
"Tamam, sakin ol. Kimseye bir şey olmayacak."
"Evet olmayacak, çünkü ben gidip şimdi o Fırat denen şerefsizi öldüreceğim."
Hızla gidiyordum ki Sinan önüme geçti.
"Bahar saçmalama, bir sakin ol. Ver şu silahı da bana."
Sinan elimdeki silahı çekip alınca geri almaya çalıştım.
"Sinan ver silahı. Hem sen niye geldin buraya? Ya köstebek seni takip ettiyse, ya Fırat ona oyun oynadığımızı düşünüp oğullarımı öldürmeye kalkarsa? Ver şu silahı Sinan."
"Bahar, Bahar bir sakin ol. Kimseye bir şey olmayacak."
Ben tekrar konuşacakken duyduğum sesle eve çevirdim başımı.

STAI LEGGENDO
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...