Bir ay sonra
Yavuz'dan
İkizlerin üzerlerini örtüp kalktım yataktan. Ben uyuyamıyorum, bari oğullarım rahat rahat uyusunlar. Bahar'ın yatağının baş ucundaki vazoda duran şebboyların suyunu değiştirdim. Sinan'a söyleyeyim de yenilerini getirsin bugün. Bunlar solmak üzereler. Vazoyu getirip tekrar Bahar'ın başucuna bıraktım. Sandalyeyi yatağın kenarına çekip, başımı yatağa yasladım. Alnımı Bahar'ın omzuna dayayıp elini tuttum.
"Günaydın sevgilim. Bak hava bugün ne kadar güzel. Yaz bitmek üzere, nerdeyse sonbahar geldi ama etraf buna inat cıvıl cıvıl. Oğulların da uyuyorlar hala. Güneşin ilk ışıkları ne de güzel aydınlattı odamızı."
Omzuna bir öpücük kondurup kaldırdım başımı.
"Hiçbiri senin ışığın kadar aydınlatamıyor ömrümü. Hiçbir bahar, senin gibi cıvıldamıyor. Esen rüzgar senin kokunu getirmiyor bana."
Yutkunup elimi saçlarına getirdim.
"Ama yine de umut etmeye devam etmemi sağlıyor işte."
Gülümseyip elimi biraz da olsa belirginleşen karnına getirdim bu sefer.
"Günaydın mercimek, günaydın babacım. Sen de iyisin di mi? Sen de benim gibi, abilerin gibi annenin bize döneceği günü bekliyorsun sabırla, inatla. Bence kesinlikle kız olacaksın. Annen gibi güzel, annen gibi inatçı, annen gibi gözü kara bir kız olacaksın. Sen de benim gibi pes etmedin, savaştın. Biraz daha dayan küçüğüm, az daha dayan. Bu zamana kadar gitmedin ya, artık bırakma bizi."
Eğilip karnına bir öpücük kondurdum. Sandalyeye oturup tuttum elini. Bir ay olmuştu. Bahar komaya gireli, gözlerini kapatalı, tam bir ay olmuştu. Bir aydır ben de oğullarım da ayrılmıyorduk Bahar'ın yanından. Arada bir bizimkiler zorla eve gönderiyorlardı beni. Sadece hızlıca bir duş alıp geri dönüyordum Bahar'ımın yanına. Onun yanında değilken, kalbi atmayı bırakacak diye korkuyordum. Bir an olsun ayrılmak istemiyordum yanından.
Bir aydır biz de bir hastene odasında yaşıyorduk oğullarımla. Bahar'ı özel odaya almışlardı. Sağolsunlar bizim için de bir yatak koymuşlardı odaya. Ben bir aydır doğru dürüst uyku uyuyamasam da, en azından ikizler rahat ediyordu. Herkes biz iyi olalım, Bahar iyi olsun diye uğraşıyordu. Doktorlar, hemşireler Bahar'ı sürekli kontrol ediyorlardı. Sema hemşire nerdeyse bütün vaktini Bahar'la geçiriyordu. Melek sürekli mercimek'i kontrol ediyordu. O da bırakmamıştı bizi. Pes etmemişti benim miniğim. Leyla, Nazlı, Fatma, Güler abla ikizlerle ilgileniyorlardı sürekli. Oğlanlar burda bizimle kalıyorlardı ama bazen eve götürüyordu Leyla. Banyolarını yaptırıyor, birkaç saat uyutup getiriyordu. Hepimiz umutla Bahar'ın gözlerini açmasını, en azından iyileşme göstermesini bekliyorduk. Kapı tıklatılınca başımı o tarafa çevirdim. Sema hemşire ve Kopuk yavaşça girdiler içeri. Kopuk beni görünce gülümseyip yanıma geldi.
"Günaydın komutanım."
"Günaydın Kopuk."
Bakışlarını Bahar'a çevirip iç çekti.
"Bir gelişme var mı komutanım?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı iki yana salladım.
"Durumu aynı, değişen bir şey yok. En azından kötü bir şey de yok."
Kopuk tebessüm edip kafa salladı.

YOU ARE READING
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...