birinci antidepresan

6.6K 316 381
                                    

Yargılara maruz kalmış tüm kadınlara...

🌺

"Git gide daha da kötüye gidiyorsun, Gizel."

Kısa, insanların gözünde erkek saçı olarak bilinen saçlarımı karıştırırken karşımdaki kadına baygınlık dolu bir bakış attım. Annem ne zaman bir şarkının bana psikiyatrist seansından çok daha iyi geldiğini anlayacaktı acaba?

"Falan filan,"

"Artık umursamak zorundasın, biliyorsun değil mi?" diye sordu ilgili bir sesle. Onun ilgisi, onların ilgisi, insanların ilgisi, direkt olarak ilgi bana o denli saçma geliyordu ki, ona iyi bir gözle bakamıyordum bir türlü. "Sen on altı yaşında bir genç kızsın, erkek gibi davranıyor olman..."

"Ne var biliyor musunuz Ayşe Hanım, çok cinsiyetçisiniz ve bu asla değişmeyecek. Erkek gibi davranmak, kadın gibi davranmak... Peki ya insan gibi davranmak?"

"Konumuz bu değil, Gizel. Antidepresanlarını da içmiyorsun. Nasıl iyileşeceksin sen?"

Gözlerime, gerçek bir akıl hastasının gözlerine bakarmış gibi bakıyordu ve haklıydı da. Belki de ben, gerçek bir akıl hastasıydım.

"Keyfim iyileşmek istediğinde, sizin istediğinizin aksine saçlarımı uzatmadan, insanlara iyi davranmadan, antidepresan içmeden yapacağım bunu."

Ayağa kalkıp, kapıya doğru yürüdüm. Normalde olsa arkamdan daha seansın bitmediğine dair bir şeyler zırvalardı ama bu defa bunu yapmadı. Bol ceketimin yakalarını kaldırıp boynumu gizledim ve gözlerim yabani bir edayla hastanedeki insanları incelemeye başladı. Yaşıtlarım yahut benden en fazla birkaç yaş büyük/küçük kızların yanında sırıttığım doğruydu belki ama bu beni asla ırgalamıyordu.

Onların süs takıntısının aksine çok farklı şeylere takıntım vardı benim. Temasa, tene, ellere, karanlığa... En çok da karanlığa.

Tüm tüylerimin bir anda dikildiğini hissettim.

İnsan, ölümün okyanusunda açan bir nilüfer hâline geldiğinde yaşamın hiç tadı kalmıyordu.

Elimi ceketimin geniş cebine attım, çakımın orada olduğundan emin olduktan sonra adımlarımı hızlandırarak eve yürümeye başladım.

Evime varmam çok uzun zamanımı almamıştı. Annem işteydi, o yüzden evde yalnızca ben vardım şu anda. Hızlıca üzerimi değiştirdikten sonra salona geçtim ve üçlü koltuğun üzerine tünedim.

Ne ara uyuyakalmıştım bilmiyordum ama gözlerimi açmamı sağlayan şey zırıldayan telefonum olmuştu. "Hay ses gibi telini sikeyim..." diye homurdandıktan sonra çağrıyı hızlıca yanıtladım.

"Merhaba, Gizel."

Telefonu kendimden uzaklaştırıp ekrana baktım, gizli numara değildi. Numara ayan beyan ortadaydı. Kaşlarım çatılırken, "Merhaba?" dedim sorar gibi.

Derin bir nefes aldı arayan çocuk. Ciğerlerine depoladığı nefesin keder koktuğunu fark ettim. Sesi kalındı ama yaşının çok da büyük olmadığı belliydi, muhtemelen benden birkaç yaş büyük olmalıydı.

"Bugün seans nasıl geçti?"

Kaşlarım çatıldı. "Seansım olduğunu nereden çıkardın lan?"

"Çıkarmadım ki. Biliyorum."

"Tamam o zaman," dedim ve bağdaş kurarak oturdum. "En az senin kadar geri zekâlı bir kadın benim psikiyatristim. O yüzden mükemmel geçti diyemeyeceğim."

"Antidepresanlarını içiyor musun?"

"Hayır."

"Neden?"

"Bir sike yaradıkları yok."

"O zaman sana, yaralarını saracak bir antidepresan verebilir miyim?"

"Nasıl yapacaksın onu?"

"Avucumda tutuyorum desem?"

Güldüm. "Salak değilim desem?"

Derin bir nefes daha aldı. Yutkunduğunu işittim. "Neden olmadığın biri gibi davranıyorsun?"

"Erkek gibi davranma mevzusu mu? Hadi ama..."

"Hayır. Ama bu değilsin."

"Ben buyum. Saçmalama."

"Değilsin."

"Olduğum gibi davranmadığımı düşünüyorsan, telefonu kapatıp hayatımdan siktir olabilirsin."

"Neden böylesin?" diye sordu telefonun diğer ucundaki ses. Boğazıma oturan yumruya engel olamadım o an. "Ne sanıyorsun, sustuklarının kelimelerini katlettiğini falan mı? Ya da olmak zorunda olduğun kişinin gerçekte olduğun kişiyi öldürdüğünü mü? Ah, Gizel... Sen benim, kendini siyah sanan gökkuşağımsın."

🌺

kırmızı nilüfer Where stories live. Discover now