20, ikinci kısım

15K 1.7K 1K
                                    

Güneş artık yüzünü gizlemişken, ikisi çoktan arabaya binmişti. Jeongguk'un içinde yeşerip duran çiçekler onu gıdıklıyor olmalıydı ki sürekli gülüyordu. Bir ara radyoda çalan şarkıya bile eşlik etmişti. Taehyung da söylesin istemişti ama bunu ona söylemedi. Hem o şu an çok mutluydu, anı bozmasına hiç gerek yoktu. Torpidodaki son vişne suyunu da içtikten sonra yan oturduğu koltukta Taehyung'a doğru eğildi. "Hyung, içki içeceğim değil mi?" Taehyung kısa bir an kızıl çocuğa döndü ve tekrar önüne baktı. Derin bir nefes alıp başını saniyelik bir hareketle yana eğip kaldırdı. Neden bu kadar ısrarcıydı ki bu çocuk? "Ah, bunu gerçekten yapmak istiyor musun?" Jeongguk hızlıca başını salladığında göğsü heyecandan patlayacak gibiydi. "Tanrım... Ama sadece benim verdiğim kadar içeceksin. Başka yok, unut." Jeongguk dişlediği alt dudağını serbest bırakıp bir sevinç birası kopardı ve Taehyung'un omzuna yattı.

"Hyung sen dünyanın en güzel, en iyi, en yakışıklı, en beni çok seven, en karizmatik sesli, en seksi..." Son söylediklerini kulaklarını işitince bir an durdu ve geri çekildi. Taehyung'un dudakları çoktan yanlara doğru kıvrılmıştı bile. "Şey, yani... En en en ne varsa en ondan olan hyungusun. Seni çook seviyorum ben!" Kırmızı ışıkta durduklarında Taehyung gülümsemesini silmeden kızıl çocuğa döndü. "Şapşalsın." Jeongguk geri çekilip saçlarını karıştırdı ve mızmızlandı. "Hayır, hyung. Burada ben de seni seviyorum diyecektin ya!" Taehyung başını iki yana sallayıp kahkaha attığında Jeongguk tam da o an ölebilirdi. Kısılan gözleri, derin sesinden duyulan gülüşler ve arabaya dolan kokusu onu mahvetmişti. "Sen... Ah, Jeongguk. Ben de seni seviyorum."

Taehyung bir iki dakika sonra arabayı ilk gördüğü benzin istasyonu önünde durdurmuş ve aniden Jeongguk'a eğilip ona sabahtan beri yaptığı gibi, tıpkı bir çocukmuşcasına davranmıştı. Yani, belki de öyleydi. "Marketten bir şey alıp geleceğim. Aynen böyle kal minik tavşan, tamam mı?" Jeongguk büyülenmiş gibi kafasını hızlıca aşağı yukarı sallayarak hyunguna onay verdi. Ardından esmer olan arabadan inmiş, marketten aldığı sigara paketini hemence cebine attıktan sonra arabanın kapısını açıp içeri girmişti. O yokken Jeongguk geçirdiği günün ne kadar güzel olduğunu düşündü. Tıpkı bir hayal, bir rüya gibiydi ve- ve inanın Jeongguk bu rüyadan uyanmayı hiç istemiyordu. Hyunguyla bir ömür yaşayabilirdi.

"Jeongguk," Jeongguk ona seslenen hyunguna döndü ve "Efendim?" Diye mırıldandı. Ön dişleri alt dudağını eziyordu. "Bunu al. Böyle şeylere meraklı olduğunu fark ettim ve, başka şeylere gerek yok. Canını acıtmana da aynı şekilde, tamam mı?" Jeongguk'un gözleri hyungunun elinde tuttuğu şu, bu sıralar herkesi kullandığı geçici; yapıştırmalı dövmelerle parıl parıl parlarken "Uf.." diye homurdandı. Aralık ağzından görünen ön dişlerini hyungunun hoşuna gitmiş gibiydi.
"Sen- Sana daha hangi şeyi söylesem bilemiyorum kaplancığım. Aklımı öyle karıştırdın ki! Çok- çok, çok harikasın! T-teşekkür ediyorum sana. Hem Jackson hyung da kimmiş!"

"Araba soğuk oldu." Taehyung kalın sesiyle mırıldandığında çoktan arabasını sürmeye başlamıştı ve Jeongguk elinde tuttuğu paketten sesler çıkarıp duruyor, aynı zamanda hyungunu izlemeden duramıyordu. Taehyung'un tek eli arabayı sürmeye devam ederken diğer eli ona dönmeden Jeongguk'un boynunda durmaya devam eden atkısına çıktı. Onu burnuna kadar çekerken, "Üşüme." Belli belirsiz söylemişti. Jeongguk şanslı olduğuna emindi.

Taehyung verdiği sözleri tek tek yerine getirdiğine göre geriye kalan yalnızca içki içmekti. Halâ bu konuya sıcak bakıyor sayılmazdı fakat kendisi Jeongguk'un yanındayken bir sorun çıkmasına izin vermezdi.

Beraber arabadan inecekleri sıra Taehyung bugün bilmem kaçıncı kez Jeongguk'un düşen atkısını düzeltti ve onu soğuktan korumaya çalıştı. Elini geri çekerken kendine engel olamamış; Jeongguk'un şirin burnuna işaret parmağıyla vurmuştu. Parmağını kendine çekeceği sıra bir şey oldu, Jeongguk onun bunu yapmasına izin vermedi ve hyungunun işaret parmağını düşünmeden kendine çekip dişleri arasına sıkıştırdı. Taehyung'un kaşları havaya kalkarken o çoktan istediğini yapmış, hyungunun işaret parmağını tıpkı bir tavşanmış gibi ısırmıştı. "Isırdım ısırdım! Yaşasın- Tanrım!" Gülmeye başladığında Taehyung hayretler içerisinde ona bakıyordu ki, o da gülmeye başladı. "Sen.." Kısıkça mırıldandığında Jeongguk halâ mutluluk nidaları çıkarmakla meşguldü.

ART-MEDIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin