55

9.4K 1K 370
                                    

Merhaba, bu bölümü taa ocağın 10'unda mı ne yazmışız, bu beni duygulandırdı. 💔

Şimdi, lütfen bu bölümü sevin ve yorum yapmaktan çekinmeyin. Aynı zamanda Art-Media 2'ye de göz atın derim, iyi okumalar!

Taehyung Jeongguk'un mesajıyla telefonunu fırlatıp sendeleyerek kapıya koştu. Kapı kolu inip görüş açısına Jeongguk girdiği zaman gözleri dolacak gibi oldu. Jeongguk elinde tuttuğu anahtarı ve koca gözleriyle şaşkınca ona bakarken küçükce gülümsedi. İkisi de birbirlerini sessizce izlerlerken Jeongguk ağzında ne olduğu belirsiz bir şeyler geveledi utançla ve kollarını yavaşça iki yana doğru açtı. Taehyung gözlerini kırpıştırıp durduktan hemen sonra kocaman gülümsemişti. Henüz dengesi yerine gelmemiş olsa da Jeongguk ne olduğunu anlamadan onu kucağına alıp bir tur döndürdü. Arada boynuna öpücükler bırakıyor ve yorgun olmasına rağmen mutlulukla mırıldanıyordu, "Benim bebeğim gelmiş!"

Jeongguk kıkırdamasına engel olamazken ellerinin Taehyung'un geniş omuzlarına kaymasına engel olamadı ve parmaklarını oraya bastırıp ayaklarını yere değdirmeye çabaladı. Taehyung'un beli ağrıyabilirdi. Ancak Taehyung onun bu denemesine izin vermeyip daha sıkı tutmuş; burnunu yumuşak yanaklarında gezintiye çıkarmıştı. Jeongguk gıdıklanmaya başlamasıyla bu kez aşağı inmeyi başarmış ve Taehyung'un kolunu, onun omzuna atmasına sebep vermişti.

"Bebeğim," dedi Taehyung son harfi uzatarak; "Aşkım," yine aynını yaptı ve Jeongguk ağzından küçük bir "Ah..." dökülmesine engel olamadı. "Hadi," dedi onun omzundaki elini aşağı çekip parmaklarını birleştirirken "Namjoon hyung nerede?" Taehyung offladı. "Bir yerlerdedir işte."

İkisi beraber içeriye girdiklerinde Taehyung Jeongguk'a adeta yapışmış gibiydi. Kolunu, elini bırakmıyor, sürekli boynuna, yanaklarına, bulabildiği her yere öpücüklerini konduruyor ve mırıldanıyordu. Jeongguk bu durumdan etkilenmemeye kararlıydı.

Evet, bunu başarabilirdi.

"Ah, sen Taehyung'un bebeği olmalısın. Gel de bana yardım et lütfen. Tanrım, kendilerine geldiklerinde ikisini de geberteceğim." Jeongguk Soomin'e ufak bir gülümseme sunduktan sonra sevgilisini güç bela kendisinden ayırıp kanepeye oturttu. Ama Taehyung'un onu bırakası hiç yoktu, kolundan çektiği gibi Jeongguk'u üzerine düşürdü.

"Imm, sevgilim benim. En sevdiğim, en güzelim. Hadi soyun artık."

Taehyung yarı açık gözleri ile ellerini Jeongguk'un üzerinde gezdirip duruyordu. Jeongguk da onu bırakmayı hiç istemiyordu. Fakat Namjoon'un hali daha da beterdi, ona yardım etmeliydi. "Taehyung, sen burada dur biraz."

Nihayet kendisini sevgilisinden kurtardığında banyoya ilerledi. Soomin Namjoon'un yüzünü yıkıyor, üzerini değişmeye çalışıyordu. Namjoon ise sürekli ağlayıp duruyordu. "Nesi var hyungun?"

Jeongguk Namjoon'un gömleğini çıkarıp Soomin'in getirdiği pijamayı giydirdiğinde Namjoon büyük bir feryat koparmıştı. "Bilmiyorum, şu an umurumda da değil. Bu gece burada kalsın, olur mu? Gerçekten evine kadar götüremem onu. " Jeongguk olumlu şekilde başını salladı ve üçü birlikte banyodan çıktılar.

"Taehyung biraz daha iyi gözüküyor. Onda zorlanmayız." Namjoon'un kolunun altına giren Jeongguk başını dikleştirmeye çalışıp cevapladı.

"Hm, gerek yok. Onunla ben ilgileneceğim." Evet, Soomin çok tatlı biriydi. Onun Jimin ile ilgilendiğini de biliyordu fakat yine de sevgilisini giydirmesini falan izin veremezdi. O tüm bunları seve seve yapardı.

Salona tekrar girdiklerinde Taehyung yüz üstü kanepede yatıyordu fakat tam o esnada Namjoon tekrar hıçkırıklarla ağlamaya başladığında, yere düştü.

ART-MEDIAWhere stories live. Discover now