1.BÖLÜM

193K 4.1K 692
                                    

Annemin bütün itirazlarına rağmen hazırlanıp işe gelmiştim. Biraz ateşim vardı ama bana göre öyle evde kalmayı gerektirecek bir durumum yoktu. Yinede ne olur ne olmaz deyip taksi ile geldim şirkete. Niyazi Bey daha gelmemişti kafamı masama dayadım ve ateşten olsa gerek öyle dalıp gitmişim...

Ben Aylin Öz 26 yaşında eski bir voleybolcuyum. Koyu kumral uzun saçlarım, elaya yakın iri gözlerim, kırılan burnum yüzünden mecburen estetik yaptırdığım düzgün burnum, annemden aldığım biraz dolgun olan dudaklarımla düzgün yüz hatlarım var ve fakat eski sporcu olup sporu bıraktığım için hafif balık etinde bir yetmiş sekiz boy ile biraz iri yarı bir kızım.

Sporu mecburen bırakmak zorunda kaldım. Aslında o beni bıraktı maalesef. Sporcu bursu ile tam burslu olarak üniversiteye gidiyordum. Derslerim fena değildi Allah'tan. Son sene ikinci dönem önemli bir maçta hırsıma yenilip ağır bir sakatlık geçirdim. Dizime platin takıldı ve ben transfer hayallerime veda edip ilk bulduğum şirkete girdim. Hoş bu işi de antrenörüm sayesinde buldum.

Ünlü moda devi Peralto'da Niyazi Varol'un sekreter-asistanı olarak işe başladım. Üzerinden tam beş sene geçti. Hem sağ kolu oldum, hem programlarını yaptım. İşle ilgi tüm her şeyini ben biliyordum. Hatta abarttığımı düşünebilirsiniz ama yardımcısından bile çok şey biliyordum. Çünkü ailesi ile de ilgileniyordum.

Mesela kızı evlenirken en büyük yardımcısıydım. Zaten o yüzden arkadaş olduk. Evlenince özel bir kolejde İngilizce öğretmeni olarak görev yapmaya başladı. Adı Biricik babası koymuş adını. Öyle de kalmış zaten bir evin tek kızı biriciği. Ben de bir yerde manevi kızları gibi oldum. Niyazi Beyin eşi Suzan Hanım beni çok sever. Özel günlerde verilen aile yemeklerine ben de mutlaka çağırılım.

Biricik evlenmeden önce de sonra da pek şirket işlerine karışmadı. "Yöneticilik bana göre değil" dedi çıktı işin içinden. Biriciğin eşi Koray Beyin zaten kendi şirketi var. Kendisi mühendis. O da bizim şirketle ilgilenmiyor açıkçası. Niyazi Bey son geçirdiği rahatsızlıktan sonra şirketi satmayı düşündüğünü defalarca dile getirse de kıyamıyor, biliyorum. Gittiği yere kadar diyor her seferinde.

Geçen hafta alıcı bir firma avukatlarını gönderdi. Karşılıklı konuştular ama sanırım bir şey çıkmadı ki Niyazi Bey konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmadı.

Ben böyle neredeyse halüsinasyonlar görmeye başlamışken Niyazi Bey geldi.

— Aylin Kızım nedir bu halin? Dedi endişeli bir sesle.

Zorla kafamı masadan kaldırdım yüzüne baktım;

— Şey Niyazi Bey sanırım grip olmuşum, dedim çatlak çıkan bir sesle.

— Kızım bu halde burada işin ne? Kalk kalk doğru evine, dedi otoriter bir sesle.

Eve gitmek çok zor geliyor diyemedim. Önce insan kaynaklarından bir sekreter istedim yukarıya sonra lobiyi aradım ve bana bir taksi çağırmasını söyledim. Eşyalarımı alıp taksiye bindim.

Her zaman aynı durakla çalıştığımız için şoförler artık beni tanıyordu.

— Hastaneye mi Aylin Hanım? Diye sordu şoför.

— Yok yok direk eve gidelim. Öyle hastanelik bir şeyim yok benim, dedim gülümseyerek daha doğrusu gülümsemeye çalışarak.

Kafamı geriye yasladım ve hafif içim geçmiş. Taksicinin "Aylin Hanım geldik" sesine uyandım.

— Teşekkür ederim sağ olun, dedim parayı uzatırken.

— Aylin Hanım bence siz direk hastaneye gitseydiniz iyi olurdu, dedi taksici tekrardan.

Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now