24.BÖLÜM

63.7K 2.9K 170
                                    

Bora Bey öylece gidince üzüldüm. Resmen her şey üst üste gelmişti bir anda adamın hayatında. Bunda benim de payımın olduğunu düşününce daha çok üzüldüm. Nilgün'ü aradım.

— Efendim, dedi her zamanki gibi gülen bir ses.

— Nasılsın? Diye sordum özlemle.

— İyiyim hem de çok iyiyim. Sürpriiiz ben İstanbul'dayım kızıım, diye çığlık attı kulağımın dibinde.

— Valla mı? Diye çıktı ağzımdan.

— Valla kızım. Hatta seni arayıp trolleyecektim ama madem sen aradın bizim kafede buluşuyoruz atla gel çıkışta, dedi.

— Tamam geliyorum sandalyemi tutun, dedim.

Biraz dışarı çıkıp kızlarla iki çift laf etmek iyi gelecekti bana da. Hem özlemiştim onları hem de dertleşecek birilerine ihtiyacım vardı.

Çıkışta Haliç kıyısındaki her zamanki kafemize gittim. Kızlarla keşfettiğimiz, antreman sonrası geldiğimiz bir yerdi. Takımın bel kemiğiydik tabii ben sakatlanana kadar öyleydim. Onlar devam etti. Dersler konusunda ben vasat bir öğrenciydim. Onlar bana göre daha sıkı çalışıyordu. Yani bitirdiğim bölüme göre daha farklı yerlerde olmam gerekiyordu ama ben dersleri hiçbir zaman için ciddiye almadım. Onun yerine lisan öğrenmek bana daha cazipti. O yüzden ben yönetici asistanı olurken onlar daha farklı yerlere geldiler.

Her zaman ki gibi beş kişiydik. Altıncı Zehra hiçbir toplantımıza gelmezdi. Bugünkü bahanesi de çok önemli bir toplantısı varmış! Yersek.

Bol kahkahalı, gıybetli sohbet etmiştik. Ben ve Yelda dışında hepsi evliydi. Nilgün yeni evli olduğu için onunla baya bir dalga geçtiler.

"Kocişine kahve sunumu yaptın mı?" "Kız kayınvalidene ne yemekler yaptın?" "Elticinle aran nasıl?"

Aman kızı resmen madara ettiler. O garibimde ciddi ciddi anlattı neler yaptığını. Sonra birer birer kalktılar. Nilgün ile baş başa kaldık. "Eşi ne zaman istersen ara ben gelir alırım", demiş. Faruk kafa çocuktu. Çıkarkende hiç üzmedi Nilgün'ü. Sadece evlenmeleri biraz uzun sürdü o da Faruk'tan ziyade Nilgün'ün kararıydı. İşlerini yoluna koymadan evlenmek istemedi.

— Eee mahsun prenses anlat bakalım derdin ne? Diye patdadanak sordu Nilgün.

— Ya çok önemli değil. Şirket el değiştirdi, dedim. Tek kaşı kalktı;

— Eee dedi, gülerek.

— Ee si işte yeni patronum yakışıklı, karizmatik, azıcık hödük, biraz egometre bir de benden etkilendiğini itiraf etti, deyince bastı çığlığı.

— Anlatıyorsun. Şimdi hemen neler olduğunu anlatıyorsun, diye gözlerini açtı.

En başından anlattım. Tüm yaşadıklarımızı, bana yaptıklarını her şeyi anlattım. Defile biraz uzun sürdü tabii Faruk aradı;

— Sohbetiniz bittiyse gelip alayım, diye.

— Daha yeni başladı. Burada gıybet diz boyu aşkım azıcık daha n'olursun, dedi miyavlar gibi. Faruk'un kahkahası bana kadar geldi.

— Neyse ödeşiriz artık, dedi ve telefonu kapattı.

— Pis. Neyse eee sonra? Diye sordu merakla Nilgün.

— İşte defileden sonra açıldı dediğim gibi ben reddettim. Yani tamam hoşlanıyorum, etkileniyorum ama korkuyorum Nilgün. Hani bu adamla arkadaş ortamında tanışsak bir iki çıksak sonra sevgili olsak gittiği yere kadar gider gitmediği yerde biter ama adam patronum.
Önce şirket beni tefe koyar, sonra annem beni boğar ilişki yürümezse işsiz kalan taraf ben oluyorum. Tamam iş bulurum onda sıkıntı yok ama ne bileyim. İlk geldiğinde giderim ederim diyordum da işte dizimden dolayı yine masraf. Aman işte bildiğin şeyler. Babam öldüğünden beri yaşadığım aynı sıkıntılar.

Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now