KAR (BÖLÜM 3)

1.5K 122 161
                                    

Kış en güzel zamanıdır Ocak ayı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kış en güzel zamanıdır Ocak ayı. Elinde bir fincan kahve, bedenin pencerenin önündeki minderin üstünde, gözlerin toprağı beyaza boyayan karda. Bana huzur veren birkaç şeyden biriydi bunlar işte. Sıcak bir yuva, yumuşak bir yastık. Ocak ayı böyleyken güzel. Soğuk ama içinizi ısıtan şeyler sayesinde.

Ocak ayı, kışın başlangıcı.

Bedenim koltuğun üstünde yayıla yayıla otururken elimdeki elmayı kemiriyordum. Gözlerim ufak ama etkili sesler çıkaran şöminenin üstündeydi. Alev öyle güzel yayılıyordu ki, gözlerimi oradan çekemiyordum.

Sehun hemen yanımda, tam tamına bir buçuk saatir gözlerini dahi kırpmadan beni izliyordu. İlk başta çok fazla rahatsız olsam da daha sonra alışmış ve umursamamaya başlamıştım. Hatta öyle çok alışmıştım ki, komik mimikler yapmaya bile başlamıştım ve bu onu yalnızca gülümsetmişti.

"Aç mısın?" diye sordum düz bir sesle. Ona baktım, düşünceli tavrı dudaklarımın gerilmesine neden oldu. Hızla dudaklarını ıslatıp başını salladı.

"Evet."

Derin bir nefes alıp elmamı yemeye devam ettim. "İyi, mutfak orada. Hazırla da yiyelim bir şeyler."

Gözlerini devirdi ancak bu gülmesine mani olmadı. Parmaklarım keskin çene kemiğine dokunmak için sızlarken buna engel olmak için sımsıkı kapattım avuç içimi.

Cebinden çıkarttığı sigarasını yaktı. Derin bir nefes çekip dumanı yüzüme üfleyince, yüzümü buruşturup elimle dumanı dağıtmaya çalıştım. "Yapma."

"Peki."

Ve, bunu bir daha yapmadı.

Sigarasının sonlarına gelene kadar ikimizde konuşmadık. Salondaki tek ses şömineden yükselen çıtırtılar ve benim elmamdan gelen seslerdi. Doğrusu bu kadar gürültülü yememin onu rahatsız edip etmediğini bilmiyordum ama etse bile bundan vazgeçmeyeceğim belliydi.

Belki de bu yüzden bir şey söylemiyordu.

"Ne zamandır içiyorsun?" dedim başımı koltuğun yastığına yaslarken. Bir bacağımı diğerinin üzerine attım. Hemen ayak ucumda oturuyordu.

"Çok zamandır." dedi sadece.

"Ne zamandır mesela?"

"Çoktandır."

Ofladım, buna da güldü.

Bu hallerimin ona zevk verdiğini biliyordum ve bu sinirimi bozuyordu ama uğraşmayacaktım. Ayağa kalkıp mutfağa gittim usulca. Elimdeki elma çöpünü, çöpe attıktan sonra zıplaya zıplaya mutfağı terk edip tekrar salona girdim. Daha onun yanına gidemeden, "Düşüp ağzını yüzünü dağıtacaksın bir gün, Lu. Düzgün yürü." diye uyardı beni.

KAFES/HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin