|ÖZEL BÖLÜM |

1.1K 88 45
                                    

Sevgilim, adına şiirler yazılmış.
Demişler ki; Çok sevmiş çok da sevilmiş bir adammış.
Gözlerinde büyütmüş sevdayı.
Ateşi aşktan bir yangınmış.
Gün doğmuş,
Gece, ay'ı koynuna sarmış.
Bir düşün içinde koca bir devir başlamış.
Perdeler kapanmış, sahne devam etmiş.
Çünkü bizim hikayemiz vedası olmayan bir sahneymiş.

Ani kararlar daimi sonuçlar doğurabilir.

Her karar ise mutlu sonlara çıkmazdı.

Benim bu zamana kadar verdiğim çoğu kararın sonu kötüye çıkmıştı. Yaptığım en iyi şey Sehun'la evlenmek olmuştu. Yirmi beş yıllık hayatımın en iyi kararıydı bu. Ve daimi bir mutluluğun içinde sürükleniyorduk. Elbette pürüzler oluyordu ama Sehun her zaman büyük bir olgunlukla bunu törpülüyordu.

Ben çocuk olan taraftım.

Elbette olgun olan taraf Sehun olacaktı.

"Hav hav."

Havlama sesini takip ederek gözlerimi yavaşça kapının eşiğine çevirdiğimde kocaman olmuş köpeğimi orada gördüm. İri vücudunu taşıyan bedeni ve bacaklarıyla kapının kenarına uzanmıştı. Bembeyaz kürkü, pürü Pak görünüyordu. Burnumu çektim. "Kocam nerede?"

Patilerini bana doğru sürüklediğinde biraz şaşırmıştım. Birbirimizden biraz bile hoşlanmıyorduk ama merdivenin kenarına kadar gelerek başını bacağıma sürttü. "Ne?" diye sordum. "Sen de bir gün herkesin bana aşık olacağını kabullenip bana aşık oldun değil mi?"

Onun yanına inerek ellerimi tüylerinin arasından geçirdim. Hayret, sahiden buna izin veriyordu. "Kocam beni kandırdı." diye mırıldandım. "Onu tanıyorsun, senin baban oluyor. Yaptığı çok kırıcıydı. Sen bu sefer benim yanımda ol tamam mı? Dayanışma içinde olalım. Ama ben şimdi onun bal gözlerini görürsem nası-"

Kapı çaldı.

Şaşkınlıkla duraksadım. Bu evin kapısını çalan pek olmazdı. Genellikle diğerleri geldiğinde şifreyi giriyorlardı. Bir yabancı olabilir miydi? "Peşime düş." dedim. "Ters bir durum olursa gelen kişiyi ısırmaktan çekinme kızım."

İsmi olmayan köpeğimizin benden daha hevesli bir şekilde kapıya koştuğunu gördüm. Hayret bir şey, niyeydi bu heyecan? Sokak kapısını açtığımda onun bu haline neredeyse gülümsüyordum ama Sehun'un gözleriyle karşılaştığımda suratımı astım. Yun içeriye girdi, karnıma bir öpücük bırakıp salona adımladı.

Köpüşüm, Sehun'un üstüne atladı.

Onun o muzzam yüzüne hasret çekiyormuş gibi baktıktan sonra Sehun'un köpüşümü sıkıca sarışını ve gözlerini gözlerimden ayırmadan içeriye girişini izledim. Küskün bakışlarımdan vazgeçmeden dudaklarımı büzmeye devam ettim. Köpüş, Sehun'un içeriye girmesine izin verdiğinde elindeki market poşetlerini gördüm. Evdeki malzemelerin bittiğini fark etmemiştim. "Niye kapıyı çalıyorsun, anahtarın var senin."

"Belki eşimin bana kapıyı açmasını istemişimdir?"

Şerefsiz.

"Aa, eşin de mi burada? Hiç haberim yok ama..."

Onunla alay etmeme aldırmadan mutfağa ilerlemeye başladığında peşinden gittim. Ne almıştı acaba? Bana bir şey almış olmalıydı. Kesin almıştı. Almadıysa eğer onunla hiç konuşmazdım. Poşetleri tezgâhın üstüne bıraktığında bana baktı. Mahcubiyeti gözlerinden okunuyordu. Uzanıp elini tuttum. "Mahçupsun ama pişman değilsin, öyle değil mi?"

KAFES/HunHanWhere stories live. Discover now