26. BÖLÜM" BANA MECBURSUN"

110K 5.2K 2.6K
                                    


Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.

26. BÖLÜM: "BANA MECBURSUN"

Cesur Cerrahoğlu

Gerçek bir evliliğe adım at.

Karın, kadının olsun.

Duyduklarımı idrak etmeye çalışırken zihnim onlarca kez aynı sözleri tekrar edip durdu. Beni yıkan her kelime gideceğim yolu kapatıp çıkışa ulaşmamı engelledi.

Kendi içimde kayboldum.

Zihnimden ruhuma ekseden her söz ölümün acısını koynunda taşırken bana  hissettirdiklerinin bir tarifi yoktu, çünkü bu düşünce korumaya yemin ettiğim kadını yok etmekten farksız değildi.

Nisa... Hayır, ona... kıyamam. Yapamam!

Sükutun uğursuz tınısıyla cebelleşirken omurgamdan yukarı öfkeli bir ürperti tırmanıp babama düşman gözüyle bakmama sebebiyet verdi. Koca bir boşluğu andıran odadan çıkmam gerekti. İki adım geriledim, yönümü kapıya çevirince nutkum tutuldu, hareket edemedim. Nefessiz kaldım ve nefessiz bıraktığım Nisa her şeyi duymuş gibiydi. Uzun kirpikleri kıpırtısız, göz bebekleri büyümüştü ve bana kötü bakması canımı yaktı. Ağzımı açıp elimi kaldırdım, söylenecek çok söz vardı aslında ama hiçbiri dudaklarımdan dökülmedi.

Güçlükle yutkundum, üzerine gidince geri adım atıp sendeledi,
kayboldu ve aralıktan tekrar görüş alanıma girdi. "Nisa." Sessizce dudaklarımı kıpırdattım, okudu ve beni dinlememeyi tercih etti, başını iki yana salladı, arkasını döndü, koştu. Gözlerimi kapatıp yumruğumu sıktım, ne adım merdiven nede kapı sesi duydum, kimbilir nereye gitti.

"Konuşmamız bitmeden gidemezsin." Kemal Beyin emreden sesi beni durdurmadı, içine düştüğüm saçmalığa son vermek için kaldım. "Söyleyeceklerim daha bitmedi."

Yüzümü ona çevirdim. "Sus artık. Sen... aklını kaybetmişsin!" diye bastırdığım öfkemi sonunda kustum. "Söylediklerin utanç verici!"

"Beni bu sefer çiğneme, Cesur..." Sussun diye elimi yukarı kaldırdım.

"Bu kadarı yeter, daha fazla ileri gitme."

Tekrar "Cesur." dedi elleri titremeye başladı, korktum, yatağın baş ucuna geçip elini tuttum. Yeni bir krizin kıyısında gezinmesi birkaç saniye önce söylediklerini bana unutturdu. "Nefes alamıyorum." Sesi boğuk çıktı ve titreyişi hızla tüm bedenine yayıldı.

"Lütfen sakin ol." Zaman kaybetmeden doktorunu aradım, kısa sürede burada olacağını söyledi ve ben iyi değildim, kötüleştiğini işaret eden kalp atışlarını buradan duyuyordum. Ölecekti!
Alnında biriken iri ter damlalarını görünce tekrar elini tuttum. "Bırakma kendini Kemal Bey ölmek için daha çok gençsin."

"Bana baba de." Buna inanamıyorum! Hastalığını kullanıp beni zayıf noktamdan vuruyordu. Ona inat sessiz kaldım, başını arkaya attı. Geç olsa da bunun iyi bir fikir olmadığına kanaat getirdim.

Tüm gücünü kullanıp "Benden nefret ediyorsun." diye yakındı, çaresizdi ve ona acımamı istiyordu.

"Senden nefret etmiyorum, kafanda kurup inanma, gücünü kendini toparlaya harca."

"Yıllarca yüzünü esirgedin benden."

"Hak ettin!" diye çıkıştım hastalığını unutarak, yanlış zamanda söylenen iki kelimeyi keşke geri alabilseydim. Babamın yarasını zorlayan kalbi göğüs kafesine sertçe çarparken titreyişi arttı, onunla birlikte sarsıldım, o kadar titriyordumki görünmeyen bir güç kollarımı tutup beni sallıyordu sanki.

ÇÜRÜK KOZA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin