Laz Kızı Kolejde | 23 •

3.7K 244 16
                                    

"Kahve isteyen başka biri var mı?" Alkan'ın sınıfa sorduğu sorusu ile birkaç kişi ceplerinden paraları çıkarıp uzatırken, Alkan "Gidin alın o zaman." diye bağırıp sınıftan çıktı.

Kahve isteyenler ellerinde para ile bir süre oldukları yerde durduktan sonra erkekler küfür ederek tekrar yerlerine oturdu, kızlar ise kol kola girip sınıftan çıktılar.

Pantalonumun cebinden bana seslenen telefonum ile kaşlarımı çattım. Kim mesaj atmıştı?

Cebimdeki telefonu çıkardıktan sonra kilit ekran şifresini yazarak mesaja baktım. Evren yazmıştı.

"Aldın mı karneni?"

Ellerimi klavyenin üzerinde gezdirerek mesajına yanıt verdim.

"Yok, daha değil."

Mesajını beklemeden tekrar telefonu cebime attım. Pencere kenarına mermerin üzerine oturmuştum. Gözlerimi kapattığım sıra yanımıza gelen Alkan ile tekrar açmıştım.

Alkan, herkese kahvesini uzattıktan sonra elindeki tepsiyi öğretmenler masasına bıraktı. Sıranın üzerine çıkarak oturdu. Buğra abim "Oğlum, söyle hangi kızı isteyeyim sana?" diyerek grubun şamata halini geri çekmeye çalıştı.

Alkan, utana sıkıla "Kağan'ı isterim babacığım." dedi. Nefes ile yüzümüzde tebessüm ile onları izliyorduk. Kağan elini 'nah' yaparak salladığında güçlü bir kahkaha atmıştık.

Kağan elindeki kahve bardağını Alkan'ın oturduğu masaya bıraktı. Ellerini havaya kaldırarak bakışlarını yukarıya, tavana, dikti. "Allah'ım sen sabır ver, sikicem belasını."

Dedikleriyle gülüşümize sınıftan bir kaç kişi daha katıldı. Alkan, Kağan'ın kahvesini kendinden uzaklaştırdı. Kağan'ın üzerine eğilip "sende beni sevmiyor musun?" diye sorduğunda Nefes ile gözlerimizi onlardan aldık.

"Sapıklar." Nefes, iğrenir şekilde konuştuğunda Alkan'ın pencereden gördüğüm görüntüsü omuz silkti. "Seni de Buğra'ya alırız canım." dedi.

Ben dahil, Buğra abim ve Nefes ile öksürük krizine girdik. Ciğerlerimiz çıkacak gibi öksürürken pencerenin zoru zoruna oturduğum mermerinden yere düştüm.

Nefes ile Buğra abim de sarılır gibi birbirlerinin sırtlarına vuruyorlardı. Minnacık öksürük krizinden sonra kendime geldiğim de Kağan ve Alkan bana bakıyorlardı.

Alkan "Ben ne dedim ya?" diye sorduğunda hepimiz ona 'kes, köpek!' bakışları attık.

Öldürüyordu bizi ayak üstü, namıssız!

İçeriye giren sınıf öğretmeni ile ayağa kalktık. Kendi sıralarımıza geçtik. Hocamızda karneleri dağıtmaya başladı. Şu, bu taktir teşekkür derken benim ismimin okunması ile hızlıca yerimden kalkıp belgemi almaya gittim.

Allah'ıma şükürler olsun bu sefer halının şekillerini ezberlememe gerek yoktu. Yüksek bir puanla takdirimi almıştım. Hoca ile birkaç fotoğraf çekildikten sonra tekrar yerime geçtim.

Benim ardımdan giden Nefes, yine taktirini almıştı. Buğra abim de taktik ile geri döndü. Kağan, beklenmeyecek şekilde taktir almıştı. Alkan'da düz geçtiğinde bizim işimiz bitti diyerek sohbetimize geri döndük.

Kimsenin benimle ilgilenmediği o an telefonumu elime alarak Evren'i numarasına mesaj yazmaya başladım.

"Karnem nasıl sence?"

"Düz mü?"

"Salak mısın?"

"Kızma hemen, ne aldın?"

"Taktirname."

Taktirnameyi gururla yazmıştım. Tahmin etmişsinizdir.

"Diğerleri ne aldı?"

"Nefes, Buğra ve Kağan taktir aldı."

"Alkan?"

"O mu?"
"Düz geçti ya o!"

"Siktirname."

Alkan'ın yazdığı şeye kıkırdadım. Yüz ifademi gören abime kocaman gülümseyerek mesaj yazmaya geri döndüm.

"Doğru."

Telefonu tekrar cebime taktım. Ortamdaki sohbetin ne olduğu belirsizdi. Bir Elif evlenmiş diyorlardı, sonra da 1907 Fenerbahçe konusu açılıyordu.

Fenerbahçe'de düğünü olan Elif'in Fenerbahçe'li olmasından çıkmıştı.

Hay konunuzun sapını, seveyim.

____

"Boz ayıları en iyisidir." Buğra abim kafenin televizyonunda ki haberi izlerken bir yandan da masa da konuşulan kavgayı dinliyordu.

"Hayır, kutup ayıları daha iyi ve tatlı." Nefes, elinde ki çayı yudumlarken bir yandan da telefonuyla ilgileniyordu.

"Saçma saçma konuşma! Pandalar daha tatlı." Kağan, kafedeki kızları izlerken bir yandan da kavgaya dahil olduğunda şaşkınlıkla onları izledim bir süre.

Kağan'ın sözü ile bakışlar masada toplandı. Buğra abim, "ben boz ayı olsaydım. İlk önce tüm insanlığı yerdim. Karnım doysun, gerisi önemli değil."

"Ben, panda olsam, Uyurdum! Ne bok yerseniz yeyin, umrum olmaz." bakışlar, Buğra abimden sonra Kağan'a döndü.

"Ben kutup ayısı olsaydım, ağlardım. Bu kadar tatlı bir hayvanın yaşam alanı eriyor." Nefes'e dayanamıyorum bakışları attım.

"Selamünaleyküm, mümin kardeşler." sandalyenin çekilmesi ile birlikte yanımıza oturan Alkan'a "Aleykümselam." dedik hep bir ağızdan.

"Ne yaptınız?" sorduğu soru ile omuz silktim. Telefonumu elime alıp oynamaya başladım. Onlar kendi aralarında sohbete geri dönerken telefonuma gelen mesaj ile kaşlarımı çattım.

0536..: selam güzel kız.

"Aleykümselam, ismi cismi belli olmayan..."
"insan?"

0536..: nasılsın?

"Sevgilim var, yazma."
"Sıkarım topuğuna."

0536..: Aslan sevgilim benim be!
0536..: Dur Evrim'im, kendi numaramdan yazıcam.

Telefona attığım 'salak lan bu çocuk' bakışlarıyla birlikte Evren'den mesaj bekledim. Kısa bir süre içerisinde mesaj attı.

"Güzelim."
"Neredesiniz?"

"Bizim okulun karşısında ki kafedeyiz."

Telefonu masaya bırakıp sohbete ortak oldum. Nefes ile ben dedikodu ederim, kızız çünkü biz! Ama siz mahalle delikanlısı gibi gezen canım ciğerim erkek arkadaşlarım ve abim, kurban olayım kız dedikodularına karışmayın.

Sanane Fatma teyzenin kızının, amcasının oğlunun kuzenine kaçtığından!

Sanane Ahmet hocanın okulu bırakaca... Ne Ahmet Hoca gidiyor mu?

"Ahmet hoca, hangisinden bahsediyoruz?" sorduğum soru ile Buğra abim bana çevirdi başını. "Sıpacı ya. Bizi mezun ettikten sonra emekliye geçecekmiş."

Nefes, "İkinci dönemin sonu yani." diye tamamladı Buğra abimin cümlesini. "Sınav senesi zaten bu sene, biz gittikten sonra gitsin bir zahmet." dedim.

"Hakikaten, şu sıpa mevzusu nereden geliyor?" diye sordu Kağan. Alkan ile birbirimize bakıp gülümsedik. Ah, ah... Maziler!

Alkan ile yüzümüzde gülüş solmadan geçen senenin mevzusunu Kağan'a anlattık. Anlatırken o kadar gülmüştük ki bir ara boğazında yemek kalan Nefes'i öldürüyorduk.

Sonucuna bağlayacaksak, Nefes, nefesini hastanede almıştı. Ne kadar büyük lokma yemişse artık. Devamı diğer bölümde anlatırım. O da unutulmayacak bir macera çünkü.

Ha, bunu sormuyoruz derseniz...

Ya şey diycem, siz ne sormuştunuz!?

Laz kızı kolejde Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt