Laz kızı kolejde | 25 •

3.5K 206 22
                                    

Medya : Kağan ve Alkan - Alkan değişti-

"Evrim!" Beynimin içinde her yeri siyaha boyayan karamsarlık muhtaç olduğum sesi duyunca durdu. Gözlerimi araladım. Her yer yemyeşil, çiçekler rengarenkti. "Yanıma gel, kızım." itaat eder bir biçimde arkamı döndüm. Yeni aldığımız pembe tül elbisemi havada uçurmak istercesine çiçeklerin üzerinden zıplaya zıplaya koştum.

Koştum, koştum ve koştum... Dünyanın en güzel kadını olarak adlandırabileceğim kadının kolları arasına girmek için koştum. Mutluluğuma koştum. Anneme koştum.

Kollarını kocaman açmış mavilikler içinde kaybolan annemin yanına geldim. Sarılmak için ellerimi omzuna koydum.

O ise, gitti.

Buhar oldu, ellerimden kayboldu.

"Anne!" diye bağırmalarım cevapsız kaldı. Etraf simsiyah oldu.  "Yardım et!" Sesim kısıldı. -ki ben bile duyamadım. Gözlerimi kapattım. Açtım. Mekan değişmişti.

Evdeydim. Trabzon'da ki evimizde... Babam, annem ve abilerim. Herkes gülüyordu, mutluyduk. Kahvaltı sofrasında mutlu bir aile tablosu gibiydi işte.

Simsiyah oldu her yer, bırakmak istemesem de bu anıyı da söküp aldılar beynimden.

Her yerde başka anılar belirmeye başladı. Farklı farklı, güzel mutlu anılar. Fakat, tek bir tanesi göz yaşlarımın denize dönüştüğü bir anıydı.

"Kızım!" Hıçkırıklarının arasından ismimi zikreden yorgun sesiyle büyük bir feryat koparan anneme bir kere daha bakmadım, bakamadım. "Annecim, ne olur gel yanıma. Gitme onlarla!"

Kin, öfke, nefret. Artık her ne deniyorsa içimde ki duyguya!

Tek kelime edemedim, benim yerime konuştu hıçkırıklarım. Adliyenin duvarları ağladı halimize. Yanımızdan geçenlerin canları yandı.

"Evrim!" muhtaç olduğum sesi uzaklaştı. Siyahlara geri döndüm, döndürüldüm.

° ° °

Gözyaşlarımın ıslattığı yastıktan hızlıca ayrılan bedenim nefes nefese kalmıştı. Bir kaç saniye sadece duvara bakarak gördüğüm rüyayı tekrar gözlerimin önüne getirdim.

Derin bir nefes aldım. Onu aklımdan biraz daha uzaklaştırmak için gözlerimi yumdum.  Lakin 'bu kadar unuttuğun yeter!' der gibi gözlerimi kapattığım anda yine karşıma çıkmıştı. Gülümsemesi ışık gibi yayılan karanlığımdan çıktım.

Gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmak için komodinin üzerinde her zaman hazır bulunan sürahide ki suyu bardağa boşalttım. Bir kaç yudumda bitirdiğimde yatakta duramayacağıma kanaat getirerek yorganı üzerimden ittirerek yataktan çıktım.

Penceremin kenarına gelerek gözlerimi etrafta gezdirdim. İstanbul'da, gecede, yıldızlarda...

Annem ve babam ayrılalı beş sene olmuştu. Annemi görmeyeli beş sene olmuştu. Koskoca beş sene! Dile kolay mı bilmem ama kalbe ve beyne zordu.

İstanbul'un ihtişamına, arkadaşlarıma, ailemin ilgilerine kendimi o kadar kaptırmıştım ki uzun zamandır anne özlemini içime ata ata bitiktirdiğimi fark etmemiştim.

Ayaklarıma söz geçiremeyerek giysi dolabımın yanına geldim. En altında ki bölmeye koyduğum renkli albümlere göz atarak rastgele bir tanesini elime aldım.

Albümün kapağına uzun bakışlar atmaya son vererek albüme bakmak için ilk sayfayı araladım. Abajure yakın olduğumdan net olarak resimleri görebiliyordum.

Laz kızı kolejde Место, где живут истории. Откройте их для себя