Kalbim Kışa Mahkumken Bu Kadar Güzel Bahar Olma..

1.4K 88 48
                                    

  Ellerimden çoğu zaman eksilmeyen, daima bütünleştiği kanın kırmızılığına uyum sağlayan beyaz eldivenlerimle, bir yandan kahvehaneden bizim için meydanın ortasına getirilen demir kare masa üzerindeki şırıngaların, son kontrollerini yapıyor; bir yandan da karşımdaki endişeli miniklere ara ara göz ucuyla bakmaya çalışıyordum.Kontrol ettiğim son şırıngayı da tekrar masaya bırakırken önce sağ tarafımda inançsız ve ümitsiz halleriyle beni izleyen köy halkına, sonra da sol tarafımda, buraya sayesinde geldiğimiz arabaya sırtını yaslamış, beni merakla izleyen şu benim gruba kayınca gözlerim, başımı iki yana hafifçe sallayıp istemsizce gülümsedim.Çok ta geniş olmayan omuzlarımda, büyük bir huzur ve gururla taşıdığım beyaz önlüğümün yakalarından steteskopumu geçirip, masanın arkasından ayrılarak çocuklara doğru bir adım atıyordum ki yaşlı bir amcanın koluma telaşla dokunup beni durdurmasıyla, olduğum yerde amcaya çevrilip kaldım. Mahçup bir şekilde gülümseyip çocuklar duymasın diye neredeyse fısıldayarak dudaklarını araladığında, hassasiyetle ayarladığı ses tonu ve kelimelerine karşılık, ben de dikkatle ve meraklı görünmeye çalışarak onu dinlemeye koyuldum.

"Güzel kızım, ille de gerekli mi bu aşı?Bunca yaşları boyunca görmemişler etmemişler doğru düzgün ne doktor, ne aşı yüzü.Baksana şunlara.Korkmasınlar?

Buruk bir gülümsemeyle,  yaşamlarının, yalnızca sağlık malzemesi olan basit bir kaç iğneyi bile, onlar için telikeli konumuna getirdiği çocuklara baktım.Hem az önceki neşeli dansımızdan ötürü bana güveniyorlar hem de önümdeki masada duran, onlar için bir silah kadar tehlikeli görünen iğneler sebebiyle benden istemsizce çekiniyor hatta korkup anne babalarının ayaklarına sarılıyordular."Keşke ölümü çocukların erişemeyeceği bir yere kaldırabilsek" Diye yazıyordu..  Şimdi karşımdaki küçük yüreklere, güven vermek için umutla gülümserken ben, sıkışan yüreğim ise bu sözü haykırıyordu.Güven veren gülüşümü silmeden, yaşamının tüm griliğine, zaman zaman siyahlığına rağmen, bir kaç bembeyaz saç teline sahip karşımdaki güzel gülüşlü amcaya döndüm tekrar.İçim sızladı bir an.Sevilmeye ne kadar uzaksam sevmeye de bir o kadar yakındım.İnsanın sevdiklerine içi sızlar çok iyi bilirim, içiniz yanar onlara.Tam da şu dakikalarda içim sızlamıştı.Sızlatan ise zihnimde dolaşan o güzel yüzüyle, karşımdaki amcanın hatrıma düşürdüğü namıdiğer Huysuz Kemal'di.Ahh, şu yaşına rağmen hala simyah saçları olan sert bakışlı ama yumuşak yürekli Huysuzum!Seni nasıl da özledim..

"Merak etme amcacım, onları korkutmamak için elimden geleni yapacağım.Sadece onlarla biraz konuşmama izin verin." Daha rahatlamış duruyordu şimdi, ya da beni kırmak istemediği için öyle davranıyordu.Usulca bir iki adım attım.Çocuklar benim hareketimle iyice ailelerine sokulunca yerimde durdum.Düşündüğümden daha hassas ve dikkatli davranmalıydım.Hemen solumdan yükselen Fethi'nin "Bahar yapmasak mı?" deyişini ne kadar dikkate almasam da gözüm kısa süreliğine o tarafa kaydı ve onda durdu..Başı önde, sırtı arabaya yaslı, hiç buralı olmadan umarsızca elindeki şey her neyse onunla oyalanıyordu.Gözlerimi kaçırıp tekrar önüme döndüm.Başımı hafif yana eğdim ve derin bir nefes alıp endişemi saklayan gülüşümle, miniklere ilerleyip önlerinde durdum.Dizlerimi kırdıktan sonra bembeyaz önlüğümün çamura bulanışını umursamadan dizlerimin üstüne oturdum.Tüm samimiyetimle gülümsedim.Gülüşümün yüreklerine dokunup usulca ısıtmasını istedim.

"Korktuğunuzu biliyorum.." Sağ elimin baş parmağıyla arkamda duran masayı ve üzerindeki iğneleri işaret ettikten sonra devam ettim. "..Arkamdaki şu şeyleri daha önce hiç görmediğinizi de. Ama inanın bana bütün bunlar sizin iyiliğiniz için." kafamı sözlerimle pek te rahatlamayan miniklerden alıp yine soluma çevirdim.Hâlâ buraya bakmadan elindeki şeyle oyalanmaya devam ediyordu.Orada da çok oyalanmadan tekrar çocuklara dönüp devam ettim: 

VİSALWhere stories live. Discover now