passive or active

6.9K 512 217
                                    

"Jungkook buna da cevap vermezsen oyundan atılırsın hayatım."

"Gerizekalı, zaten iki kişi oynuyoruz. Cidden neden yapıyoruz bunu?"

"Doğru, ama orası seni hiç alakadar etmez. Bu yüzden cevap ver bakalım, Jimin hyungla kaç defa yaptınız?"

"Psikopat mısın sen? Neden seks hayatımı merak edip duruyorsun? Ben soruyor muyum sana?"

Jungkook sevimli ve kızgın görüntüsüyle karşısında lolipop yalayan çocuğa bağırırken bundan sonra ona soracağı tesadüfen bulduğunu fark etmişti. Bu yüzden sırıtarak sorusunu cevaplamıştı utansada.

"Şey.. yedi sanırım. Saymadım ki ya!"

Jihoon lolipopu neredeyse ağzından düşürecekti ki son anda toparladı. Lolipopu onun için çok değerliydi. En azından şu anlık.

"Sen şaka yapmadığına emin misin? Bu çok fazla be!" aslında Jihoon için pekte fazla değildi. Sadece Jimin hyungundan daha fazlasını beklerdi.

"Jimin hyung akşamları.. biraz kendini kaybedebiliyor. Öf her neyse, şimdi benim sıram."

Kendi çapında şeytanca olduğunu düşündüğü bir gülüş bıraktı ve ellerini birleştirip sırtını dikleştirdi. Şirin bir çocuktu.

"Genelde üstte misin altta mı?"

"Bu seni ilgilendirmez."

"Ya! Oyun oynuyoruz!"

Jihoon sıkıntılı gibi parmaklarıyla oynamaya başladı. Bu soruyu cevaplamak asla istemiyordu ama zorundaydı.

"Şey ya.. a-altta."

Jungkook ile bir kaç dakika bakıştıktan sonra Jungkook ciddiyetini koruyamayarak kahkaha atmaya başladı. Bu çok komikti. Jihoon bunu yıllardır saklıyordu ve aptal bir oyun yüzünden söylemek zorunda kalmıştı.

"Gerçi belli oluyordu zaten. Sevimli çocuksun sonuçta."

"Öyle mi dersin?" Jihoon dizlerinin üzerinde emekleyerek karşısındaki çocuğun üzerine giderken ona ağzının payını vermeyi amaçlıyordu. Eğer kapıları gürültüyle açılmasaydı.

Jimin'in onları bastığı pozisyon garipti. Jihoon, dizlerini kırarak oturmuş Jungkook'un dibine girmiş hatta ona eğilmişti ve hırlayan minik bir kedi gibi de ellerini yüzüne doğru kaldırmıştı. Jungkook ise ellerini geriye koyarak yüzünü ondan uzaklaştırmaya çalışırken bağırıyordu. Evet, Jimin onları bu şekilde basmıştı.

"Ne yapıyorsunuz hayatımın anlamı ve hayatımın gereksizi olan iki insan?"

Jungkook onu kontrol ettiğinde sakin ama sinirli olduğunu fark etti. Bu yüzden oturduğu yerden kalkıp yanına giderek beline sarıldı ve yanağına yumuşak bir öpücük kondurdu. Yeni duş almış..

"Bana hayatının anlamı olduğunu mu söylüyorsun ağabey? Ay çok seviyorum seni." diyerek ona öpücükler atan Jihoon o an Jimin için tamamen umutsuz vakaydı. Tavşanına yaklaşan umutsuz bir vaka.

"Delirme. Hayatımın anlamı şu an kollarımın altında duruyor benim."

Jihoon dudaklarını büzerek trip moduna girdi.

"Ne yani ben senin için gereksiz miyim? Jungkook'tan neyim eksik benim be!? Terk ederim bu evi ağabey!"

Jimin, onu dinlemeyerek az önce Jungkook'un oturduğu yere geçti. Hemen sonra miniğini de kucağına çekmişti.

Jungkook onun kollarının altında daima küçücük kalıyordu. Küçük, savunmasız bir bebek gibiydi. Ensesinden gelen tatlı kokusu onu mayıştırırken kendini toparladı ve kollarını beline sıkıca sararak çenesini omzuna koydu. Belki de o da oyuna katılmalıydı.

"Ben de oynuyorum. Hadi başlayın."

Jihoon ani gelen çirkefliğiyle konuştu.

"İki kişi aynı yerde oturamıyor maalesef! Bırak çocuğu da yanına geçsin."

"Ne alaka? Jungkook demek ben demek, ben demek Jungkook demek. Olmaz öyle şey. Burada oturacak." dedikten sonra boynunu öpmüştü kollarındaki miniğinin.

"Iyy hyung! Bunu benim karşımda nasıl yaparsınız!?  "

Bu sefer Jungkook lafa atladı. Kendilerini savunması gerekiyordu.

"Sanki senin bizden aşağı kalır bir yanın var. Hyung biliyor musun, Jihoon pasifmiş."

Bundan sonra odaya garip bir sessizlik hakim oldu.

Jungkook'un bunu demesine gerek yoktu.

En sonunda Jihoon utancından çığlık atarak başka bir odaya kaçarken Jimin konuşmaya başladı.

"Kardeşimin ilişkilerinde pasif olduğunu öğrenmek planlarım arasında yoktu. Neyse, siz böyle şeyleri mi konuşuyorsunuz hem?"

Jungkook sadece bir anlığına ona, az önce Jihoon'a sayısız defa seks yaptıklarını söylediğini söylediğini düşündü. Muhtemelen Jimin kafayı yerdi.

"Yok canım, aslında biz pek öyle şeyler konuşmayız. Sadece Jihoon ile dalga geçiyorum. Ehe."

"Öyle olsa iyi olur miniğim çünkü özelimizi kardeşim olsa dahi kimsenin bilmesi kabul edebileceğim bir durum değil. Umarım anlamışsındır beni."

"Anladım tabii ki."

Jungkook boku yediğini düşünüyordu çünkü Jihoon'un intikam ateşiyle yandığını ve birazdan odaya geri dönüp her şeyi sıçacağını biliyordu.

***

slm sizi seviorum

bebeğim jihoon 🤧🤙

bebeğim jihoon 🤧🤙

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



































friend's hyung ࿐ jikookWhere stories live. Discover now