sex in the ferris wheel

6K 419 127
                                    


side story 2 ♡ dönme dolap

"Atlıkarıncaya binmek istiyorum dedim."

"Bende hayır dedim Jungkook, insanların içinde çırpınmayı kes ve başka bir oyuncağa bin. O zaman seninle binerim ben de."

Küçük olan, gözünü kapatan kıvırcık saçlarına sinirle üfledi ve tabii ki de Jimin'in lafını dinlemeyerek atlıkarıncaya binmek için bilet gişesine gidip bir tane bilet alarak Jimin'in ona seslenmelerini duymazdan gelip beyaz, süslü ve büyük bir atlıkarıncaya bindi.

Birazdan hareket edecekti ve Jungkook saf bir mutlulukla olduğu yerde hafifçe zıplıyordu. Jimin umurunda değildi.

"Jungkook in." Hızlıca küçüğünün yanına adımlamış, bileti olmadığı için içerideki alana giremediğinden onu yüksek sesle ikaz etmek zorunda kalıyordu. Hiç hoşnut değildi içinde olduğu durumdan.

"Hayır, inmeyeceğim. Ya hem ben seni zorluyor muyum benimle bin diye? Git bekle beni bir yerde."

"Evet, yaklaşık yüz defa falan 'benimle sen de bin Jimin' dedin."

"Her neyse! Git hadi."

Jimin sinirle dudaklarını yalayıp kafasını kararmış gökyüzüne dikti. Etrafta genç yaşlı çocuk bir sürü insan vardı ve Jungkook'un aşırı hareketleri dikkatlerini çekmiş olacak ki nerdeyse hepsi onlara bakıyordu. Dolayısıyla Jimin'in sinirleri bozulmuştu ve Jungkook'u buraya getirdiğine pişman olmuştu. Gerçekten, neden hiç onun sözünü dinlemiyordu?

Sinirlerini yatıştırdıktan kısa süre sonra sakinlikle kafasını Jungkook'a çevirdiğinde tekrardan tepesi attı. Gerçekten bugün sabrı sınanıyordu, hem sevgilisi tarafından hemde etraftaki küçük böcekler tarafından.

Muhtemelen kendi yaşlarında olan bir adam -simsiyah giyinmişti ve kesinlikle atlıkarıncalara ilgisi olmadığı belliydi- Jungkook'un tam olarak arkasındaki ata oturmuştu ve ona doğru olabildiğince eğilmiş sohbet etmeye çalışıyordu. Miniği ise onu daha fazla delirtmek ister gibi gülümseyerek adama cevap veriyordu. Aralarında nerden baksan iki metre vardı ama Jimin'in gözleri her şeyi daha farklı görüyordu.

"Tanrım sen bana sabır ver."  sabır dilenerek hızlıca gişenin önünde bekleyen adama yaklaştı ve kulağına bir şeyler fısıldayarak çalışan aleti durdurmasını sağladı. Kulağına ne dediğini boş verin..

"Jungkook buraya gelmen için üç saniye var. İn şu sik- sevimli attan."

Jungkook ona baktığında açıkçası biraz korkmuştu çünkü Jimin'in çenesi birazcık titriyordu ve bu, o çok sinirli olduğu anlarda dişlerini fazla sıkmasından kaynaklanıyordu. Bu yüzden sözünü dinleyerek attan inip tıpış tıpış sevgilisinin yanına geldi.

Jimin onu korkuttuğunu anlamıştı ama biraz daha gözü korksun diye yüz ifadesini değiştirmiyordu. Artık bazı şeyleri kendisi kavramalıydı.

Biraz ilerleyip Jungkook'u dönme dolabın yanındaki banka oturttu ve "Burada bekle, döneceğim iki dakikaya." diyerek oradan uzaklaştı. Gişe görevlisinin yanına gitmişti.

Bir kaç dakika sonra geri döndüğünde ise yüzü hala Jungkook'a korkunç geliyordu ama bir şey dememeyi seçti. Neye sinirlenmiş olabilirdi ki bu kadar?

friend's hyung ࿐ jikookWhere stories live. Discover now