punishment

3.7K 401 94
                                    

Onu ne zaman görsem kalbim yerinden çıkarcasına atıyor, benimle konuştuğu hatta bana baktığı anlarda bile kan yanaklarıma hücum ediyor ve kendimi kontrol edemez hale geliyordum. Belki bunlar yanlış, ona karşı hislerim ve onu bu kadar çok arzulamam.. Ama tek bir dokunuşu benim için tüm yanlışları silip doğruya çevirebilirdi.

Spor salonunda ki akşam nefesinin tenimi yakması, parmaklarının vücudumu ateşe vermesi ve sözcüklerinin kalp atışlarımı hızlandırması her gün, her saat, her dakika ve her saniye katlanabileceğim şeydi. Bacaklarımı onu beline sarmış olmam ve onun büyük avuçlarının kalçalarımda olmak düşüncesi bile yutkunmama yeterken, onu iliklerimde hissederken ne hale gelirdim bilmiyorum. O gün gelene kadar sürekli yazmaya devam edebilir ve onun yatağındayken ne tür bir tutkuya kapılacağımı düşünebilirdim.

Yazıyı yolladıktan sonra bilgidayarı kapatırken yükselen minik melodiyle ekrana geri döndüğümde yazının hemen üstünde ki mesaj kutusuna baktım. Normalde yazılarıma hiç yorum gelmezdi, okuyan var mıydı onu bile bilmiyordum ta ki Jimin öğrenene kadar. Mesaj gelmesi ayrı bir olaydı, endişelendiriyordu.

PJM:  Yazdıkların konusunda tutkulu olman hoşuma gidiyor kedicik, inan sana dokunmanın bundan pek aşağı kalır yanı yok.

Mesajı okur okumaz yüzüme yayılan gülümseme, bunun kim olduğu hakkında sağlam bir tahminim olduğu içindi. Onun da aynı şekilde hissetmesi içimi rahatlatıyordu her anlamda.

PJM:  Ama ödevini internetten kopyalaman pek hoşuma gitmedi, umarım bunun hakkında yarın konuşabiliriz.

KookJ: Tabi Bay Park, nasıl isterseniz.

Dudağımı ısırıp bilgisayarın kapağını kapattığımda aptalca ödev umrumda değildi, yazımı okumuştu ve o da beni istiyordu. Yani bana dokunmaktan hoşlanıyordu ve bu bir şekilde bu anlama geliyordu ve ben çıldırmak üzereydim.

Yastığımı yüzüme bastırıp çığlık atarken delicesine zıplamak istiyordum. Dylan O'Brien beni hamile bırakmış gibi mutlu ve heyecanlı hissediyordum. Tanrım gerçekten salakça bir durumdaydım. Annemi odama çekmemek için zıplamayı kestiğimde bir an önce uyuyup yarının gelmesini istiyordum.

°°°

"Bay Jeon, bir dakika bekleyin lütfen. "

Tüm ders üzerimde olan bakışlarının ardından sesini duyduğumda Seokjin'e el sallayıp sınıfın kapısını kapattım. Arsız gülümsememi yüzüme yerleştirdim.

Yanımdan geçerken parfümünün kokusu başımı döndürürken arkamdan duyduğum kilit sesi gülümsememi genişletmişti. Kalbim maraton koşarmışcasına atarken hemen arkamdaki varlığıyla tüylerim ürpermişti.

"Ödevini internetten almış olman," Kalçalarımda ki baskıyla midem kasılırken heyecandan parendalar atabilirdim. "Beni hayal kırıklığına uğrattı Jungkook. Bunun bir bedeli olmalı. " Fısıltısı dudaklarımı ısırmama neden olurken elini belime attı ve masasına doğru ilerletti. Biraz sonra soğuk metalin üzerine oturduğumda bacaklarımın arasına yerleşmişti.

Parmakları belime ve kalçamda geziniyordu, bana bu kadar yakınken neden hala dudaklarının tadına bakmıyor olduğumu merak ediyordum.

En iyisi merakımı gidermekti.

Dudaklarına uzandığım sırada geri çekildi. Kaşlarımı çattım, ne yapmaya çalışıyordu?

Bu sefer o dudaklarıma uzandığında kendimi öpücüğüne hazırlamıştım ama dudaklarımız arasında olan milimler kapanmak bilmiyordu. Eğer bir çeşit oyun oynamaya çalışıyorsa hiç sırası değildi çünkü alt taraflarım şaka kaldıracak durumda değildi.

"Jungkook, " Parmakları bacaklarımın arasında çizgi şeklinde hareket ederken dudaklarımın arasından bir inleme kaçtı. Odada yankılanan sese karşılık gülümsediğinde kendisini tamamen geri çekti. Masasın üzerinde titreyen bir vücutla kalakalmış ona bakarken kapının kilidini açtı ve gülümsemeye devam etti. "Akşam bloğuna yazmayı unutma. "

Komikti, madem ki o beni böyle cezalandırmak istiyordu, benim de kendime özel yöntemlerim vardı.

√√√

dirty blog ||jikook||Where stories live. Discover now