5.Bölüm

193 20 60
                                    

"Hayır, hayır.. Bir dinle.. Ben kardeşimi bulmak için geldim buraya ve Hayal belki kardeşim olabilir.."

"Ne?!"

"O yüzden sana Hayal'i soruyorum, merak ediyorum, öğrenmeye çalışıyorum."

"O yüzden.." diye şaşkın kalkık kaşları ile vurguladı Hayal. "O yüzden bu eve geldin, arkadaş gibi yaklaştın, ihtiyaçlarımızı giderip sana güvenmemizi sağladın!"

"Yoo, hayır hayır! Çok yanlış anladın şu an!"

"Hayal hakkında bilgi alabilmek için mi yazdın bu oyunu! Ve çok doğal oynadın, Bravo!" diyerek alkışladı Leyla ve hızla kollarını göğsünde bağladı yeniden. "Yarın bu evden def olup gitmezsen seni polis zoru ile evden attırırım! Annem hasta diye ağlıyordun bir de! Yalancı pislik!"

Ateş hayrete düşen bakışları ile ne olduğunu bile anlayamamışken Leyla seri adımlarla salondaki yapma çiçeğin olduğu eski vazoyu kapıp ters çevirdi ve içinden dökülen kağıt paraları hızlı hızlı toparlayarak geri dönüp Ateş'in suratına fırlattı. "Def ol Ateş!" diye lanet eder gibi fısıldayarak koşar adım odasına çıkıp kapıyı üst üste üç kez kilitledi. Ateş ayağının ucuna dağılan paralara bakarken yüzü bembeyaz kesilmişti ve eli saçlarının arasında olduğu yerde öylece kalakalmıştı..

5. Bölüm

Leyla sabaha dek uyuyamadı.. Yatağın içinde döndü, döndü, kalktı, oturdu, yeniden yattı, yeniden döndü.. Öfkeli, kırgın, hayal kırıklığı ile parça parça.. Haklı çıkacağını bile bile hayal kurduğu için kendine, sürekli haklı çıkan bir hayata maruz kaldığı için Allah'a, hayatı için yapması gereken onca şey varken durup bir erkeği düşünerek vakit kaybettiği için yeniden kendine kızdı. Odaya bile sığamadı, kendini gecenin ayazında bahçeye atmak istedi ve hissettiği duygu çöplüğüne daha fazla dayanamayarak yataktan kalkıp aşağıya indiğinde Ateş'in suratına fırlattığı paraların hala olduğu yerde öylece kaldığını gördü. Ah tabi.. Yaptıkları ile yüzleşmeyerek kaçmak babası dahil hayatına giren her erkeğin ilk tercihi olduğu için hiç şaşırmamıştı. Hatta parayı geride bırakarak gurur bile yapmış pislik! Vicdan azabı duymam için, duymayacağım!

Yine de emin olmak için içindeki o nefes almasını engelleyen sımsıkı his ile çocuğun kilidi bozuk aralık kapısından gizlice içeriye bakmak istedi, hafifçe ittiği kanadın ardında ise bomboş bir oda buldu. Ateş gitmişti.

Tüm olanları anlatmak niyetinde ders çalışmak için Hayal ile buluştuklarında ikisinin de aklını toplayıp açamadıkları kitapları önlerinde, sakinleşmek için içmeye çalıştıkları papatya çayları ellerinde ve birbirlerinden kaçırdıkları bakışları ile öylece duruyorlardı. İki gün boyunca birbirlerini aramadıkları için ikisi de konuşmaya endişeli başlamıştı; önce Hayal anlattı uzun uzun.. Kendini ispat etmek isterken nasıl duygularının örselendiğini, sevginin peşinden ısrarla yürümek istediği halde nasıl düşüp yolda kaldığını incinen gururunun gölgesinde gözlerinden yaşlar süzülerek sıraladı.. Kızın bembeyaz odasında kapkara bulutlar geziyordu sanki; hava dışarıda güneşli, odanın içinde kar fırtınası.. Leyla'nın hayallere şans verme huyu yoktu, gerçek çizgisinden kaymazdı. Hayal anlatıp duruyordu ama arkadaşının onu tam olarak anlayamadığını da görüyordu; tabi ya.. Kim kalbinin sesinden bu kadar keskin emin olurdu ki? Daha farklısı; kim kalbinin sesini Hayal kadar ciddiye alırdı? O akşam kendini odasına kapatıp saatlerce ağladığını itiraf ederken Leyla şefkatle ellerine uzandı, mosmor göz altları kızın bütün güzelliğine gölge düşürmüş, dudaklarının kenarları kıpkırmızı incecik çizgi olmuştu. Yara gibi.. Neyse ki Mehmet Bey iş gezisindeydi, kızını bu halde görmedi.

Nefesini TutmakWhere stories live. Discover now