15.Bölüm

149 10 16
                                    

Hatırlatma Özeti: 2 yıl sonunda Ateş Leyla'yı bulmuştur ama beklediğinin aksine zengin bir muhitte, pahalı bir dairede, o güne dek onu bulmayı umduğu hayat standardının üzerinde bir rahatlıkta yaşamaktadır. Avukatlık okuyup, bir cafede garsonluk yapması ile Nişantaşı'nda pahalı bir dairede oturması arasındaki gariplik Ateş'in aklını bulandırmıştır.
Fırat ise kardeşinin kalbini taşıdığını öğrenip onu terk eden Hayal'i fark edemeden annesinin ölümü ile yüzleşmiş, daha da intikam ve hesaplaşma hırsına gömülmüş bir halde geride kalmıştı..

**

Ateş apartmanın önüne geldiğinde kızın 3. kattaki dairesinin soluk ışığına gözü takıldı. "Dönmüş olma pislik, sakın dönmüş olma.."
Asansörü bekleyemedi, merdivenleri uçar gibi çıkarken saat gecenin üçü olduğundan ayak sesleri apartmanın ağır sessizliğinde yankılanınca "sakın dönmüş olma göt herif" diyerek yavaşladı. Kapının önüne geldi, beyaz lake apartman kapısının krom tokmağına uzandı ve derin bir nefes aldı. Tak tak..

İçeriden bir erkekle tartışma sesleri geliyordu. Ateş'in nefesleri sıklaştı ve kapıya daha sert vurdu. TAK TAK TAK.. "LEYLA!"

14. bölüm

Halbuki tam da şu an başka bir yerde, ileriye sarılmış bir zamanda, bir ağaç altı gölgesinde, kaybetme korkusundan bağımsız içinden gelenlerin konuşulduğu bir esintide olmayı ne çok isterdi.. Ne çok isterdi.. Şöyle Erdek kumsalında, çıplak ayakları denize doğru uzanmış, yıldızlar gökte binlerce göz gibi onları izlerken sarmaş dolaş öpüşüyor olmayı. Ama bu korku Leyla'nın en büyük prangasıydı; üstelik aklının önüne geçtikçe hata yaptıran bir çıkmaza dönüşmüştü. Kapı hızlı hızlı çarparken ve kalbi de onunla beraber göğsünü titretirken, Ateş'i kaybedecek diye telaş içindeydi.

"Git buradan!" diyerek gitmemekte direten ve ısrarını sürdüren çocuğu kolundan tutup kapıya sürükledi. Gücü yetmiyordu, bir ağacı gövdesinden tutup sallamak gibi nafile bir hamle ile ittirdi. "Gelme bir daha! Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok benim!"

"Bu şekilde kestirip atamazsın Leyla, sen ne kadar ketum olursan ol bu işin peşini bırakmayacağım!"

"Sana son sözümü söyledim Koray, bırak peşimi!" Kız var gücü ile çocuğu zorlarken elleri güçsüzlüğünü belli edercesine titriyordu. Niye diretiyordu ki sanki, Hayal dönüp onu mu sevecekti bunca şeyden sonra!

"Korkusuz olmakla aptal olmak arasındaki farkı anladığınızda her şey için geç kalmış olacağız. Yapma bunu!"

"Hiçbir şey yapmıyorum ben. Kimseye bir zarar vermiyorum, lütfen artık beni rahat bırak. Hayal ne yapıyor, neden sizi aramıyor bilmiyorum. Nerede olduğuna dair zerre fikrim yok." Leyla bunları söylerken histerik bir tonda dimdik durmaya dikkat ederken, Koray ise onu yüzünde acıyan bir rahatsız edici tebessümle izliyordu. Bu bakışlar hücrelerine kadar rahatsız ettiğinden ellerini havada savurup "Bırakın beni artık, hepinizden bıktım!" diyerek bir hışımla kapıyı açtı ve evden kovarcasına "git hadi!" diye çıkıştı. Tam o an neredeyse eşiğe yapışmış kapı açılsın diye bekleyen ve burnundan soluyan, öfkesinden kıpkırmızı kesilmiş Ateş ile göz göze geldi. Gergin göğsü, çatık kaşları ve kasılmış elleri..

Koray kapı açıldığında gördüğü manzara üzerine "Ah, Ateş!" diye mırıldandı. Kesik kahkahası dümdüz ifadeye saniyeler içinde döndü ve kızı yok sayarak "Seni de kandırıyor değil mi! Bu yüzündeki karışık ifadeni tanıyorum!" dedi üzerine giderek. "Sana da mı yalan söylüyor!"

"Koray yeter, daha fazla saçmalama!"

"Yalnız uçuyormuş gibi görünüp aylarca başkasının kafesine kendini sokan sen mi söylüyorsun bunu? Ateş ne biliyor? Onu da mı kendi kafesinde hapis edeceksin?"

Nefesini TutmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin