19. Bölüm

97 10 10
                                    

Hatırlatma Özeti: Fırat'ın kurduğu dünyaya daha fazla hayır diyemeyen Hayal artık her şeyi geride bırakmıştı, kızı ve Fırat ile kurduğu küçücük bir ailesi olacaktı ve kendini bu dünyaya bırakmıştı. Leyla ise hesap sormak için gittiği Rusya'da evlenmek üzereydi, yılları ayrı geçirseler de Ateş onu hep beklediğini ve asla bırakmayacağını söylemişti..

**

"Buraya ilk geldiğimde sürgün edilmiş gibiydim, yapayalnız. İnsan kendi ayaklarıyla kendini mutluluktan sürgün edebiliyormuş işte.. Hele geceleri, işkence gibi. Ay tepeme vurdu mu aklıma sen düşüyordun ama sen yoktun. Sonra bir gece seni düşünürken, düşünmemek için kitap okumayı denedim. Sonra önüme dört satır çıktı.. Tam o an, bu anın hayalini kurdum." dedi ve kızın önüne diz çöktü. Leyla'nın titreyen elleri buz kesmişti.

"Günler gitgide kısalıyor,
Yağmurlar başlamak üzere.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Niye böyle geç kaldın?"

"Çok güzel.." diye mırıldandı Leyla, gözünün kenarından süzülen damlanın ıslattığı yanağında güneş parlıyordu.

"Nazım da sormuş sevdiğine; Niye böyle geç kaldın?" diye yineledi Ateş, ilk kez onun da gözlerinde yaş belirmişti. Leyla yanına çömelip, çocuğun tuzu dudaklarına karışacak nemli göz kapaklarını öptü ve alnı alnına dayalı bir iki nefes bekledi.

"Seni seviyorum." dedi boynuna sarılarak ve "Artık geç kalmak yok.." diyebildi.

"O zaman evleniyor muyuz?"

"Evet." diyerek başını sallayan Leyla bir yandan mutluluktan durmayan göz yaşlarını siliyordu.

"Yüzük alamadım, henüz çok erken olduğundan bütün dükkanlar kapalıydı ama söz en güzelini alacağım."

"Önemli değil sevgilim, beraber alırız."

"Ne demek önemli değil! Çok önemli. Sen her şeyi benimle yaşayacaksın. Her detayı düşüneceğim. Hiçbir şey eksik olmayacak."

"Ateş önemli olan beraber olmamız, zaten sonra her şeyi birlikte tamamlarız, acelemiz yok. Döner dönmez annemle konuşacağım, sen de izin aldığında Fırat Abi ile istemeye gelirsiniz nişan yaparız. Yüzüklerimizi o zaman alırız. Önümüzdeki yıla kadar hem ben de iş bulurum, en azından evlenmeye yetecek kadar para toplamış olurum. Hem de senin durumun netleşir, ona göre nerede yaşayacağımıza karar veriririz."

"Leyla!"

Kendini kaptırmış neredeyse iki yıla uzanan planlarını anlatıp duran kız susup meraklı gözlerini açarak,  gözlerine daha iyi bakabilmek için yüzünü sabitleyen çocuğun iri avuçlarının arasından çocuğa baktı. Çocuk bakışlarını yüzünün her noktasına değdiriyordu. "Bugün saat 16.00 da nikah için bizi konsoloslukta bekliyorlar, amirim her şeyi ayarlıyor."

19. Bölüm

Ateş Zorbey.. Silindir bir tahta parçasının üzerinde dikilmiş, aynada kendini inceleyen ve elleri ile kumaşın her yerine dokunan kızı izliyordu. Kolları zayıf, parmakları tedirgin, teni soluk ve saçları kuru; lakin çok güzel..

Aslında kumaşı güpür olmalıydı, eteği prensesler gibi uzun olsaydı daha güzel olmaz mıydı, böyle taşsız pırlantasız gelin mi olurdu, bunun üzerine nasıl makyaj yapacaktı, duvak konusunda kararsızdı, pahalı Fransız danteli mi yoksa üzeri simli İtalyan tülü mü olsundu, yok yok en iyisi özel kesim on metre havalı bir tül olsun ve herkes ona baksındı.. Keşke bunları diyor olsa diye düşündü Ateş, halbuki Leyla sessizdi ve çekingendi. Şikayet etmiyor, söylenmiyor, Ateş bu sessizliğinden mutlu olup olmadığını anlayamıyordu. Tanıştığında kendini bile tanımayan ve harıl harıl ders çalışmaktan başka elinden bir şey gelmeyen o cesur ama çekingen kızın en cesur adımının karşısında başına gelene inanamayan ifadesindeki o şaşkınlık tertemizdi.

Nefesini TutmakWhere stories live. Discover now