10.Bölüm

157 12 24
                                    

Nerede kalmıştık; her şey yolundaydı :) Hayal'in İngiltere'ye gideceğini babasından öğrenen Koray Hayal'e evlilik teklifi hazırlığında, Leyla Mantığının tüm duvarlarına ve katil olduğunu öğrenmesine rağmen Ateş'e karşı hislerine yenik, Ateş ise Leyla'ya babasını öldürdüğünü hala söyleyememiş ama bir aile kurmuş havasında hayatından memnun, kardeşinin aklı beş karış havada tavırlarına karşılık hala temkinli davranan Fırat İrem'den ayrılmış, artık Ateş'i tek başına korumaya çabalarken Hayal'e fazlasıyla gönlünü kaptırmış, iki kardeş de Hayal'in dayısının bir oyununa geldiklerinin bilincinde kayıp kardeşlerini bulma yolunda çözülmesi gereken düğümün Hayal'lerin evinde olduğunun farkındaydı ve İngiltere'ye gideceğini bilip hala Fırat'a söylemeyen Hayal hayatının aşkını kaybetme korkusu içinde büyük bir telaştaydı.. Bu sırada bilmedikleri; Hayal'in babası iki kardeşin Erdek'e geldiğini öğrenmişti ve onları korumaya çalışan ama İrem'in bildiklerini saklamasıyla yanlış tanınan Cemal Komiser de Erdek'e gelmişti.

**

Elinde tepsi ile gelen garsondan çayları alan Ateş ilk çayı Hayal'e uzatırken kardeşinin bu destekleyici ve şefkat dolu tavırlarına alışık olmayan Fırat boğazında bir yumru hissetti. Gözleri de mi yanıyordu? Kimse anlamasın diye başını öne eğip gülümseyerek peynirleri dilimlemeye ve tabaklara dağıtmaya başladığı an Ateş de yardım etmeye başlamış, dört genç her şeyden uzak kahkahalarla sımsıcak saatler geçirmişti. Kah Leyla Ateş'in kaçamak öpücüklerine karşı durmuş, kah Hayal her şeyi unutup başını Fırat'ın omzuna koymuş ve iki kardeş neredeyse unuttukları ve yıllardır akıllarına bile getirmedikleri tüm çocukluk anılarını saatlerce anlatıp, sanki yıllardır açmadıkları güzel anılarla dolu sandığı ortaya sermişti. Dördü de önümüzdeki birkaç haftada her birinin başına geleceklerden habersiz, sadece mutlu olmak ve mutlu kalmak istiyordu.

Çay bahçesinden üç beş metre ötede denize nazır ahşap bankların birinde oturan Cemal Komiser bu kahkahaları dinlerken ufukta demir almış gemileri izleyerek sigarasını içiyordu..

10.Bölüm

Tüm gece, emek verdikçe sıkıntıyla artan 10-11 sigara molasını saymazsa neredeyse nefes almadan, bardaki bilgisayardan çıkarttığı polinom notlarına çalışan Ateş, sabah Leyla'ya süpriz yapmak için neşe içinde zeytin ağaçlarının arasından yokuşu yürürken elindeki rulo şeklini verdiği kağıtları sallaya sallaya ıslık çalıyordu. Gözleri uykusuzluktan hafif şiş, yanakları çökük ama keyfi yerinde olan halinden sebep bakışları pırıl pırıldı. Hızlı hızlı yürürken ayakkabısının bağcığına basıp tökezleyince durdu, eğilip eskimeye yüz tutan sporlarının bağcıklarına uzandı. İşte tam o esnada, normal şartlarda duysa fesleğen kokusu gibi gelen ama şimdi içini gıcıklayan Leyla'nın kahkahasını duydu. Rahatsız olmuştu çünkü kahkahasına karışan genç bir erkek sesi sanki tüm sinirlerine teker teker dokunarak bir şeyler anlatıyordu.

Verandada, büyük ıhlamurun altındaki o her amaç için kullandıkları masada annesinin evden çıkmadan evvel hazırladığı kurabiyeleri yerken attığı kahkahadan sebep son lokması neredeyse boğazına kaçacaktı Leyla'nın. Önünde açık olan kitapları düşmesin diye sıkı sıkı bastırıp, sandalyede kendine doğru çekerek fazlaca salaş sarıldığı bacaklarını biraz daha karnına bastırdı. Kızın gülümsemesi ile yaptığı şakaya daha bir önem veren Murat da yaşaran gözlerini silmek için ince tel gözlüklerini çıkartıp, polinomların açılı olduğu kitabın yanına koydu.

"Kahkaha atmayı özlemişim." diyen genç adam memlekete yeni dönmenin verdiği o sıcak toprak duygusallığı ile çocukluk arkadaşının yanağını sıktı. "Finallere çalışmaktan gözlerim kör olacaktı. Buraya geldim, biraz denize girip sohbet edelim diye geldiğim canım arkadaşımın süprizine bak, polinom soruları!"

Nefesini TutmakWhere stories live. Discover now