9.Bölüm

190 19 21
                                    


"Neden yaptığını anlamaya çalışıyorum sadece." diyerek döndü Leyla. "Yakmak istiyorsan yak, ama bir sebebi olmalı her şeyin. Sen sebepsiz yere incitecek biri değilsin."

"Değilim." derken gözleri dolmuştu Ateş'in. Leyla ellerindeki çamurlarla ayaklandığında, yanaklarındaki is lekelerini incecik temizleyip geçen gözyaşlarının farkında değildi. Diken gibi battığında, çamurlu elinin tersi ile silip gözlerini ondan ayırmayan çocuğa dikti.

"Neden o zaman?" diyebildi çatallı ve yorgun sesi ile.

Ateş kızın gözyaşlarını gördüğü an, son hızda giden bir kamyonun freninin patlaması gibi sonunu düşünemeden koşup sarıldı Leyla'ya. Ama onu sarıp sarmalamaktan ziyade, sarıp sarmalanmak ister gibi sıkıca, yüzünü boynuna gömerek ve saçlarını avuçlayarak sarıldı. Leyla şaşkın, annesinin gelip her an bu halde görme endişesini bile düşünemeyecek kadar sarsılmış bir halde "Ateş.." diyebildi yanan boğazından.

Tam o an çocuğun dudakları saçlarının arasından kulağına doğru kaydı. "Ben birini öldürdüm." diye fısıldadı

9.Bölüm

"Eğer sen hayatımda olsaydın ben yapmazdım; şimdi ise yaptığım şey için ben senin hayatında olamıyorum.."

Leyla çocuğun nefesinden gelen o acı sıcaklığı boynunda, iri avuçlarını da saçlarında hissederken uzuvlarına inme inen biri gibi kımıldayamıyordu. Taşlar bir boşluğu doldururcasına yerine otururken kaçması gerektiğine emin ama bir nedeni olmalı diye kulağında dönüp duran kalbinin sesine yenik bekliyordu. Hiçbir neden bir canın nedeni olamaz Leyla, hiçbir neden!
Elleri buz kesmişken, Ateş'in değdiği her zerresi az önce yanan fidan gibi alevler içinde çatırdıyorken, Kendini saran kollardan kurtulacak güç öyle ters bir kuvvetle dolmuştu ki içine iki avucu ile hırslanarak Ateş'i göğsünden bastırıp geriye doğru savurdu hiç düşünmeden. Lakin bir yanı da üzerinden kayan ellerin tutup yeniden sarılmasını bağırıyor ama o sese kulak kapatıp kalbi ile mantığı bir meydan savaşı gibi birbirini kırışına direniyordu. Ateş geriye savrulduğunda karşısında tam da beklediği gibi, ise bulanmış kirli yüzünün içinden beyaz gözleri korkarak bakan ve kaçıp gitmek üzere bekleyen Leyla'yı bulmuştu.

"İsteyerek yapmadım Leyla, sadece konuşmak, ne olup bittiğin öğrenmek için girmiştim yanına. Gizlice girdim. Ama o pislik yüzüme karşı neredeyse kahkaha atarak kardeşimi sattığını söylediği an annemin tüm acılarını hatırlayıp kendimi kaybettim. Öldürmek için vurmadım yüzüne, susturmak için vurdum!" diye kendini anlatmak için son cılız bir hamle yaptı Ateş, hiç canı kalmamış gibiydi. Sanki elleri dökülüyor gibi yere düştü kolları. "Ölümün yumruğumun ucuna kadar düştüğünü göremedim, öfke gözümlerimi kör etmişti, göremedim!"

Leyla sessizdi, ne yapacaktı? Kaç Leyla, kapıyı kilitle, dolabın içine gir ve saklan!.. bir an aklından geçenler öyle acımasız geldi ki, her şey dolabın içine saklanan el kadar bebek için değil miydi zaten?.. Ama katildi, biri ölmüştü. Peki katiller böyle mi bakardı? Ürkek, korkak, aciz gibi ama bir o kadar da mağrur.. Merhamet denilen şey bir an ortadan yok olsa herkes katil olabilir miydi? Ateş'in yaşadıklarını yaşamadan yargılamak ne kolaydı, ama biri ölmüştü.. Onun yüzünden.. Toprak altında bir avuç kemik.. Karşısında ömrü çürüyen kanser bir anne.. Yok olmuş bir bebek.. O acılar ile heba olmuş çocukluk, gençlik.. Hangi adalet terazisi doğru tartacaktı bu kayıpları, kimin ömrü kimden daha değerliydi? Boynuna bir vebalin ağır yükü dolanacak diye yüreksizce bir adım geri atarken, cesaretsiz gözlerinde bir de korku görüyordu Ateş. Ve o katil öfkesi yeniden çıktı sahneye; Leyla da ondan korkacaktı madem, herkes haklı çıksındı korkusunda! Birden ifadesi değişti, yere düşen ellerine can gelmiş gibi kasları gerilerek yumruklarını sıktı ve keskin çenesi daha da kasıldı. "Hep onlar yüzünden." diye tısladı dişlerinin arasından ve ani bir hamle ile bahçenin dışına yürümeye başladı.

Nefesini TutmakWo Geschichten leben. Entdecke jetzt